Feryad-ı Mukaddime

29 2 0
                                    

Keder, bilinmezlik denizinde yüzdürüyor kelimelerimi, ve adeta canıma hüzün dolduruyor, ne olduğunu bile bilmezken bu denizin suyunun, anlıyorum, anlıyorum ve diyorum ki sevmek delilik, aşık olmak akıl kârı değil, idrak ediyorum ki, yanar alev bir ölüm çukuruna, bile bile atlamak gibi adeta, ölmemecesine, ama yanmak üzere atlamak, bile, isteye...
Yine de engel olamıyorum, kendimle, kendimi savaştırırken gelen bu büyük barış yangınıma, yahut, daha büyük savaşıma, ben ile beni bir eden, sevmekten alıkoyamıyorum kendimi, içimin paramparça çığlıkları aşksız yanlarımın şahdamarını aşk bıçağıyla hiddetle paramparça ederken, ve aşk yolunu sularken, kimsesiz düşüncelerimin kanıyla, ben yine seviyorum seni, yine koynuna uzanıyorum, isimsiz bilinmezliklerin, adı aşk olan, ve ömrün, idrakın yaşamaya yetmediği, yetmeyeceği, can yoldaşım ol istiyorum, ama çığlıklarım nafile oluyor bazen, gözlerim yetiriyor sana feryad-ı mukaddimemi... Ellerine dokunamayan, ve sana sarılamayan benliğim, kum gibi, sürülüyor sahillerin bir başından bir başına.. denizlerin azgın ve zalim dalgaları, zerremi, zerreme bölüyor, bir daha, ve bir daha, suların derin sessizliğindeki, kalbe inen yumrukların, sessizliğindeki, bir dalga sesinin huzurundaki, "an" da arıyorum seni.
Sende bulamıyorum o an, aradığımı... Beni sevmediğinden değil, o an yanımda yoksun, seni bulamıyorum sadece, geliyorsun uzun yollardan bana, biliyorum, seviyorsun, sevgin; adeta kalp otağında bir oda, ama zaman oluyor yoksun yanımda, duamla kalıyorum yine başbaşa, seni diler oluyorum en büyük aşkımdan, en büyük aşk, dile gelmez oluyor o an, acıya saplanıyor ve fütürsuzca daha da çok istiyorum seni ve ağlıyorum yoksun diye rabbime, rabbim hatama bedel sayıyor gözyaşımı, ah, ne büyük sevgili o... Yine merhamet bulutunun koynuna taşıyor biçare ve fırtına yorgunu ağlayan gözlerimi, sonra, sonra anlıyorum ki, sevgiliden seni, sevgiliden kendisini hatırlatacak hatıra yoldaşını, yani seni istemek için, gerçekten aşka ağlamam gerekiyor, gaye ki aşka ağlamaya dönsün, ağlıyorum yine bir bulutun, koskoca bir şehri karasından boydan boya temizlemesi gibi, günahlarımdan uzak ve en büyük sevgiliye layık olmak için ağlıyorum, ve o zaman yüzüm oluyor rabbime, en büyük sevgiliye, en büyük lütfu, onunla aşkımızın nişanesi olarak bana verdiği seni istemeye.... Seni istiyorum, diliyorum ki ayrılmayalım, candaş, yoldaş, sırdaş olalım birlikte... Sen rabbimin emaneti, sen rabbimin lütfu, sen rabbimin bana şükür vesilesi diye verdiği... Sen ki bana en büyük sevgiliye giden yolun güller açan bahçeli durağı, sen ki aşk yolunda rabbe giden zor yolumun çölündeki can suyu... Dokunuyorsun yüreğime, yumuşuyor yüreklerimiz... Biliyorum ki rabbim lütfunu esirgemedi... Ya rab! Şükürler olsun sana! Ey aşk! Şükürler olsun sana! Yol azığımdaki sevdayı lütfettin bana, yolumu sefa ettin onunla, onu yol ettin sana... Seviyorum sevdiğim, yürek nidam, yolu verenin hatrına, seni sevdirenin hatrına, senin gözlerini gördürenin hatrına, sevdamızın hatrına, seni, çok seviyorum...
14.02.2016
21:06
Murat Şahin

Mor Düşler GecesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin