1.Bölüm

267 23 15
                                    

Medya:Tibet

    Okul sabahına uyanmış olmanın vermiş olduğu mutluluk (diyemiyeceğim) hüznün yorgunlukla birleşmesi ile iyice çökmüş halde yurdun penceresinden dışarıyı izlemeye başladım.

Her yer bembayazdı kar en az on beş santim olmuştu. Aynı zamanda güneşde yavaş yavaş doğmaya başlamıştı.

Okulun tatil olma ihtimali ile tekrar kafamı yastığa bıraktım. Tam gözlerimi kapattım derken birden içeri günboyu nöbet tutmaktan gözleri kıpkırmızı olan Kimya Hocası Harun Başer girdi.

"Koğuş kalk" diye bağırmaya başladı. Artık her pazartesi bu manyağı çekicektik. Emre uyku sersemliği ile hocaya küfür etti ve güzel bir tekme yedi.

Kayra ve Toprak yataklarında yoktular. Emre ile nerden olduklarını düşünürken birden tekrar kapı açıldı ve iyi insanlar lafın üzerine geldiler. Toprak kıvırcık saçlarına kız tokaları takmış Kayra ise yüzüne bıyık ve büyük bir ben çizmiş kendilerince espriler yapıyorlardı. Amaçları güldürmekte olsa bu günün 2. Dönemin ilk günü olma hüznünü kimse bozamazdı.

O an aklıma (niçin bilmiyorum) Facebook'ta tanıştığım salak kız gelmişti(Hazal Ekin). Kızın gerçekten zihinsel sıkıntıları vardı. Tanışır tanışmaz kavga etmiştik zaten.

Neyse keyfim zaten bozuk daha fazla bozmayayım. Elimizi yüzümüzü yıkayıp Emre ile yemekhaneye indik. Kahvaltıda patates kızartması beklerken karşımıza haşlanmış yumurta çıktı.

Nefret ederdim. Bir bardak meyve suyu içip yukarı çıkmayı tercih ederdim,ki zaten öyle yaptım. Üstümü giyindim,çantama bir defter birde kalem koydum ardından Emre'nin hazırlanmasını bekledim.

Emre hazırlanınca dışarı çıktık. Kayra ile Topra'ğı hiç bekleyemezdik. Dışarı çıktığımızda etrafına şaşkın şaşkın bakan bir kız gördük. Bir kere yardımseverlik yapıp kıza yardımcı olacaktım ki bizim iki gerizekalı (Kayra ve Toprak) birden sırtımıza atladılar. Doğa aykırı yardımsever olmama ben napıyım.

Şaşkın şaşkın bakan kızın bir anda yüz ifadesi değişti ve yerini koca bir kahkahaya bıraktı. Emre sinirlendi ve tepkisini belli etmekte çekinmeyerek;

-"Ne gülüyon lan!" diye resmen haykırdı.

Bense sinirlenemeyecek kadar yorgun,halsiz ve mutsuzdum. Anlarsınız ya okulun ilk günü.

Ayağa kalktım ve kızın "burası neresi?" sorusunu sormaya mahâl vermeden hızla ilerledim. Okula yaklaştıkça daha bir burukluk daha bir hüzün ve son sınırına ulaşmış bir mide bulantısı...

Ağzıma kadar gelen kusmuk tadını duraklatmaya çalışırken arkamdan gelen bir tiz ses ile irkildim. Hızla arkamı döndüm.
Yine o kız...

Bu sefer gerçekten sinirlenmiştim.
-"Sen beni mi takip ediyorsun" dedim yüksek bir sesle.

-"Hı ölüyodum  sana" dedi alaycı bakışlarını üzerimde gezdirerek.

-"Hadi işine" diyerek rest çektim.
Tam gidiyordum ki...

-"Tevfik İleri LİSESİ nerede biliyormusun? " dedi.

Bizim okuldan bahsediyordu bilmediğimi söyleyip öncekinden daha hızlı adımlarla ilerlemeye devam ettim.

Derken...
Bizim iki gerizekalı Toprak ve Kayra bana yetiştiler ve anında yaptılar yapacaklarını.

-"Okulun adını bile unutmuşum Tevfik Ileri'ydi dimi lan" dedi Kayra.

Ve ardından o muhteşem cevap geldi Toprak'tan.
-"Evet".

İşte artık kendimi sinirlenecek kadar enerjik ve zinde hissediyordum.
Kız bana yine seslendi ve bu seslenişi digerlerinden çok farklıydı.

-"Hey yalancı"

Karşı cins ile gerilim yaşamak tarzım olmadığı için polimige girmedim. Hızlı adımlarıma devam ettim.

Okulun kapısından girer girmez sevgili matematikcimiz Ahmet Özdemir'i gördüm. Sabah taramaya üşendiğim saçlarıma elini attı ve köpek sever gibi sevmeye başladı. Ardından beni yıkıcı sözcükler agzından bir ,bir düştü.

-"Naber bebiş im?".

Eğer bu hocaya 1. dönem kanım ısınmış olmasaydı gerçekten tatsız anlar yaşanabilirdi.

Sınıfa çıktım ve en arka sıraya oturdum. Ardından sınıfa Emre ve o kız beraber girdiler.
Kız beni görür görmez...

-"Yok artık kabus mu bu?" dedi.
İlk gordugumdeki o şaşkın ifade yine yüzündeydi.

-"Bööö!" dedim. Alaycı bir tavırla.

Emre yanıma geldi ve 40 yılın yorgunluğunu atarmış gibi attı kendini yanımdaki boş sıraya.
Kız ise yan taraftaki sıraya oturdu.
Emre'nin kulağına doğru yaklaştım.

-"Bu kızı bir yerden tanıyorum ama..."

Emre sözümün bitmesine izin vermeden...

-"Evet bende ama bir türlü çıkaramadım" dedi.

Kafamı dağıtmak için telefonum dan müzik açtım ve kulaklığımı takıp dinlemeye başladım.

Birden sınıfa egoların kralı Savaş geldi.

-"Ooo! Eziklerin kralı yine burda" dedi. Gülerek.

Ayağa kalktım. Savaşın üzerine doğru yürümeye başladım. Emre kolumdan tuttu.

-"Okulun ilk günü şu mala bulaşma ya" dedi.

Aslında haklıydı polimik yaşamaya gerek yoktu ve insanlarada dejavu yaşatmayada. Tam sınıfın kapısından çıkarken bir el omzuma değdi ve beni geriye çevirdi. Elin sahibi Savaş'tı kafamı resmen ağzına soktu ve kısık bir sesle;

-"Şu arkadaki kız kim" dedi.

-"Bilmiyorum".

İNTİKAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin