1.5 Cinci Hoca

48 5 0
                                    

Her şey düşündüğünden çok daha güzel ilerliyordu. Konu konuyu açıyor, Ela'nın gülümsemeleri içini ısıtıyordu. Biraz olsun kafasını toparlamıştı. Bu kızı gerçekten seviyordu. Bunu kendisine itiraf etmesi biraz zaman almıştı ama gerçek olan buydu, Elaya duyduğu düşünceler, su kadar berrak ve netti.
Bu gördüğü kabuslar ona bazı şeyler öğretmişti. Hayat kısaydı ve bazı şeyler için çok geç ola bilirdi.

Her güzel şey gibi, bu güzel zaman diliminin de sonuna gelmiştiler. Cenk garsona doğru bakarak hesabı getirmesini istedi. Kasaya doğru giden garson, bir kaç dakika sonra, içinde hesap fişi olan deri kaplı şık bir kutuyu getirip Cenk'in önüne bıraktı. Cenk kutuyu açıp, içindeki hesap fişine baktı, hesap sağlam gelmişti ama bunun hiç bir önemi yoktu, önemli olan sevdiği kadınla geçirdiği güzel zaman dilimiydi.

Kredi kartı ile hesabı ödeyerek garsonlar içinde bir miktar para kutuya bıraktı. Elanın ellerini tutup mekandan çıktı. Yeterince geç kalmışlardı, daha fazla geç kalmadan Elayı evine bırakması gerekiyordu.

Elanın oturduğu binanın kapısına gelmişlerdi. Elanın kucağındaki siyah çantanın üzerinde duran elinin üzerine elini koyup "canım seni çok seviyorum" dedi

Elada boşta duran sağ eliyle, Cenk'in elini tuttu, dudaklarına götürüp öptü ve "bende seni çok seviyorum aşkın" diyerek karşılık verdi. Bir birlerini yanaklarından öperek vedalaştılar. Ela arabadan çıkıp, Cenk'e el salladı, Cenk de ona el sallayarak karşılık verdi ve Ele bina kapısından içeri girince Cenk eve gitmek için gaza basıp uzaklaştı.

Hava tamamen kararmış, bir o kadarda serinlemişti ve yollarda bir o kadar da ıssızlaşmıştı. İnsanı huzursuz eden bir ıssızlık. Gayri ihtiyari dikiz atmasına baktı. Arkasında kendisine bakan bir çift göz gördü. Panik halinde yolun ortasında frene yüklendi,araç sarsılarak durdu ve araç durur durmaz panik halinde arka koltuğa dönüp baktı ama hiç kimse yoktu.

Derin bir nefes alıp arkasına yaslandı, kalbi küt küt atıyordu. Artık profesyonel bir destek almanın zamanı gelmişti, yoksa bu gidişle tımarhaneyi boylaması an meselesiydi.

Cebindeki sigara paketini çıkartıp, içinden bir adet sigara alıp yaktı ve derin bir nefes alarak, dumanı ciğerlerine doldurdu. Camı açıp ciğerlerindeki dumanı dışarı üfledi.

Arabanın kontağını çevirip yoluna devam etti. Ara ara dikiz aynasına bakıp arkada biri olup olmadığına bakıyordu. Bir yandan da kendine kızıyordu, paranoyaklaşıyorum diye! Yaşadığı kolay şeyler değildi ve bunları akıl bulanıklığı ile açıklanabileceğini düşünmüyordu. Bir gün içinde delirmiş olamazdı ya! Çok fazla kendine itiraf edemese de bunun başka bir boyutu olduğunun farkındaydı. Gene de bu fikri hızlı bir şekilde kafasından atmaya çalıştı. Yarın yapılacak en iyi iş iyi bir psikologa gitmek olacaktı.

Eve vardığı gibi kendini yatağa attı. Cebinde ki telefonu çıkarıp, Ela'yı aradı, bir iki çalış dan sonra telefonu Ela açtı.

- Aşkım eve vardın mı?

-Evdeyim canım, üstümü değiştirip yatacağım.

-Tamam aşkım, bende yatıyorum. İyi uykular aşkım.

-Sana da iyi uykular canım.

Telefonu kapatıp komodinin üzerine koydu. Dolaptan pijamalarını çıkarıp, üzerini değiştirdi. Yatağa kendini atıp, uykunun kollarına kendini bıraktı. Uyku biraz nazlansa da narin kollarıyla onu şefkatle sardı.

Bütün gece deliksiz bir uyku çekti, ne kabus ne de başka bir şey ve uyurken bir bebek gibi masumdu. O kadar güzel uyumuştu ki erkenden de uyandı. Uykusunu almıştı ve oldukça da dinçti.Genede, güne dev bir bardak sıkma portakal suyu ile güzel bir başlangıç yaptı. Bu gün işe gitmeyi de planlamıyordu. Rahmi beyi arayacak, bu gün için izin isteyecekti, bir sonraki gün hafta sonuna denk geliyordu ve bu sayede kafasını iyice toparlama imkanı bula bilirdi. Bu günde evden çıkıp iyi bir psikologa gitmeyi planlıyordu, gerçi nereye gideceği noktasında hiç bir fikri yoktu ama bu çok da problem değildi, İnternet ne güne duruyordu. Bir iki tıkla yakınlarda iyi bir psikolog bulması sadece bir kaç dakikasını alırdı.

ÖLÜMÜ YAZAN ADAM ( Beklemede)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin