-Oğlum oğlum iyi misin.
-İyiyim anne! Bir an daldım. Bir sıkıntı yok.
-Oğlum istersen gitmeden bir tansiyonuna bakayım. Bak yüzünün rengi de bir anda sapsarı oldu.
-iyiyim dedim ya anne! Sadece bir an içim geçti. Bir sıkıntı yok.
-Tamam oğlum! Ama bana söz ver. Gene böyle olursa, doğruca doktora gidiyorsun.
-Benim güzel annem iyiyim. Bir sıkıntı yok! Gereksiz evham yapıyorsun.
-Tamam yakışıklı oğlum benim, hade Allah kolaylık versin. Dikkat et kendine!
Cenk annesiyle vedalaşıp arabasına doğru yürürken tam olarak ne gördüğünü hatırlamaya çalıştı. Tam olarak ne görmüştü. Anımsamıyordu. Bir tek inanılmaz bir ürperti yaşadığını anımsıyordu. Hayla şu rüyanın etkisin demiyim diye düşünmeden edemedi.
Arabasının kapısını açıp, direksiyona geçti. Aracı çalıştırıp yola çıkar çıkmaz, düşünceleriyle baş başa kalmamak için radyoyu açtı. Yabancı güzel slow bir parça çalıyordu. Şarkıyı söyleyen şarkıcıyı tanımıyordu. Ama hiç bir önemi yoktu sadece bu güzel sesin tadını çıkarmaya çalışıyordu. Araba bu güzel parça eşliğinde kayar gibi ilerliyordu. O parçadan sonra ki parçalarda fena sayılmazdı. Derin bir nefes çekerek ciğerlerini hava ile doldurup bıraktı. "Oh dünya varmış. Ölüm mölüm kafayı tırlatıyorduk bir rüya yüzünden, kendime geldim." dedi. Hem ne ölümü arkadaş şu hayatın güzelliğine bak daha yaşanılacak çok şey var. Hayat bütün canlılığı, rengi ve ahengiyle devam ediyor diye iç geçirdi.
Trafik yer yer daralıyor, korna sesleri trafiği boğuyordu. Dengesiz sürücüler, taksiciler ve trafik eşkıyası minibüsçüler lanet okutuyordu. Ama kesinlikle bunlara aldırış etmeye niyeti yoktu. Bu gün hiç bir şey, onun moralini bozamazdı. Şu iğrenç rüyanın iyi tarafından bakmayı yeğliyordu. O yaşıyordu ve hayatın tadını çıkarmalıydı.
Sağ cebindeki telefona uzanıp, bir çırpıda cebinden çıkardı. Sol eliyle direksiyonu kontrol etmeye çalışırken sağ eliyle dokunma-tik ekranda Elanın numarasını bulmaya çalıştı. Çokta aramak zorunda kalmadı. Aşkım ismi hemen karşısına çıktı. Elayı aşkım diye kaydetmişti. Telefon defterine tıkladığında, bu sayede direk Elanın telefonu en üstte çıkıyordu. Ela zaten onun aşkıydı.
Bir kaç uzun çalıştan sonra Ela telefonu açtı.
-Alo... Canım nasılsın.
-İyiyim aşkım. Uyuya kalmışız. Annemle daha yeni kahvaltı hazırlıyoruz.
-Canım oda güzelmiş. Ne güzel uykunu almışsındır.
-Kesinlikle çok güzel bir uyku çektim. Uyanasım gelmedi.
-Sen nasılsın aşkım.
-Ne olsun canım iyiyim. Bende bu gün erken evden çıktım. İşe gitmeden sesini duymak istedim.
-Aşkımmm. Seni çok seviyorum.
-Bende seni çok seviyorum. Bu gün iş çıkışı seni almaya geleceğim.
-Tamam aşkım. Nereye gideceğiz peki.
-Doğrusu bende bilmiyorum. Gelince karar veririz. Benim için nereye gittiğimizin çok da önemi yok. Sadece seninle vakit geçirmek istiyorum. Nereye istersen oraya gideriz.
-Benim içinde öyle canım! Seninle beraber olduktan sonra her yer ola bilir.
-Canım öpüyorum seni, akşamleyin görüşürüz.
-Bende öpüyorum aşkım. Görüşürüz.
Elanın sesini duymak Cenk'i daha da mutlu etmişti. Hayat gerçekten güzeldi. Birde şu lanet İstanbul trafiği olmasa daha da güzel ola bilirdi. Diye iç geçirdi ama bu gün hiç birşey canını sıkamazdı evet hayat güzeldi ve bu güzelliğin tadını sonuna kadar çıkaracaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜMÜ YAZAN ADAM ( Beklemede)
De TodoSınırsızlık özlemin de kısıtlı yaşamlar. Hiç bitmeyecekmiş gibi akıp giden hayatlar. Ölümün soğuk nefesini iliklerinizde his edeceksiniz.