Bir zamanlar uzak iklimlerin birinde, yeşilliğin ve maviliğin kol kola girdiği, günün her saati nehirlerin çağlayanlar gibi aktığı bir dağ köyünde her şey görenlere yeryüzündeki cenneti hatırlatırmış. İçinde yaşayanlar huzur ve güven duyarken, ziyaret için gelenlerse buradaki güzelliğe ve hissettirdiği huzura hayran kalırlarmış.
Günlerden bir gün, iki oduncu odun keserken o güne dek hiç görmedikleri bir varlıkla karşılaştıklarını anlatmışlar bu yörenin halkına. Köyü endişe almış: "Ormanda tehlikeli bir varlık var!"
Bir süre sonra bu soru zihinlerde yeni sorular üretmiş:
"Ya bugüne dek görülmemiş olan başka bilinmeyen tehlikeler de varsa?"
"Bu varlık ya da varlıklar bize nasıl zarar verebilir?"
"Onları durdurmak mümkün müdür, yoksa topraklarımızı kaybedebilir miyiz?"
Bu sorular başka sorunları büyütedursun, köy ahalisi artık evden bahçeye korkuyla çıkar hale gelmiş. Sonundaysa bu bilinmezlik, yalnızlık ve esareti dayanılmaz hale getirmiş.
Ta ki bir akşamüstü köydeki delikanlılardan biri ormanda yürüyüş yaparken kendisini gölge gibi takip eden bir varlığı hissedene dek... Delikanlı durduğunda o varlığın da durduğunu, yürüdüğünde o varlığın da yürüdüğünü anlayınca önce hızla koşup oradan uzaklaşmak istemiş. Sonra ise tüm cesaretini toplayıp ona doğru yaklaşmış. Neye benzediğini görüp onu alt etmeye karar vermiş. Derin bir nefes alıp arkasını dönerek yavaş yavaş ilerlemeye başlamış. Bir de bakmış ki, o ilerledikçe gölge varlık da aynı hızla geriye doğru uzaklaşıyor.
Sonunda gölge varlıkla delikanlı arasında bir adımlık mesafe kaldığında insana çok benzeyen bu varlığın çehresi çaresiz bir hal almış. Gökyüzü kurşuni rengiyle geceye bürünürken delikanlı hızla boğazına sarılıp yere yatırarak sormuş:
"Kimsin sen?"
Fısıltı şeklinde bir inleme duyulmuş:
"Benim adım korku.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Korkma Sadece Oku
HorrorKarabasan 02.07.2018 sıra 1 ☺☺☺ Okurken tüylerinizi diken edecek hikayelere hazırsanız hemen şimdi bu kitabı okumalısın.