İKİ AY SONRA

52 3 0
                                    

Lise hayatımın ilk senesinin birinci dönemini bitirdik sayılır, günlerden Cuma yağmur tanelerinin birikimi ile birlikte okula adım, adım yolcuyuz canım annemle.
Benim karnem gayet başarılı olduğu için sevinç dolu gidiyoruz.
Okulumuzda ilk 3 saat arkadaşlarla son muhabbetimizi yaptık, güzelce vedalaşıp karnelerin dağılmasıyla birlikte okulumuzdan ayrılığa gidiyoruz.
Babam çoktan eve gelmiş, sürpriz yapmak istemiş karnemin karşılığına.
Murat yine suratı asık gelmişti ağabeycik, yine karnesi kötüydü, olsun onun hediyesi de hazır. Babam ayrımcılık yapmazdı ama murat ağabeyim lise üçteydi bir şekilde kurtarması onun için şarttı.
Akşam yemeği için odalarımızdan çıktık, yine güzel bir şekilde yemek masası şenliğe dönmüştü adeta. Murat üzgündü karnesinden dolayı.
Babam ve annem farkına varıp, gülümseme tebessümü ile Murat'a teselli oluyorlardı, ikinci dönem başarıyla dönemi bitireceksin diyerek güven verdiler.

Yemeği yedikten sonra ailecek televizyonun başına geçip tatlımızı yudumlarken kapı çaldı, gelen komşu kızı buseydi.
Annem açmıştı kapıyı aralarında ufak bir konuşma geçip kapı kapanmıştı.
Yeni taşınmışlardı üstümüze, evi yerleştirecekleri için birkaç patırtı olursa kusura bakmayın diye, müsaade istemeye gelmiş komşu kızı.
Tatlıdan bir tabak yeni komşumuza götürmeyi istedi ablamdan, ablam her zaman ki gibi hemen dediğini yapıp üst kata çıkıp tabağı verip, hoş geldiniz deyip geldi.
Güzel bir akşamdı yeni komşu sevinci falan. Annem kurgulamaya başladı, acaba nasıllar falan filan diye. Babam sürprizi getirdi bize, güzel paket ile hediyelerimizi verdi. Murat'a bilgisayar almıştı ve en çok ben sevinmiştim buna çünkü bilgisayar yüzünden hep odama gelip duruyordu.
Bana da altı adet roman kitabı almış, çok iyi bilir kitaplarla olan ilgimi. Altı kitabın da, baş sayfalarında ''babacığından armağan'' diye yazmış.

Ablam ve Ferhat ağabeyim gülümseyerek, -'' Hani bize hediye, hep keratalara alıyorsun '' dediler. Babam: + Koskoca insanlar oldunuz odunlar. Dedi
Annem; - Herif çocuklara odun deme onlar benim bebeklerim daha.

Ben gülerek yanıt verdim anneme; * Anne alemsin ya torun verecekler sana torun onlar bebek değiller. Dedim.
 Annem;  - İnşallah yavrum...
Babam yine haberlere daldı her zamanki gibi. Saat 19:22geçiyordu.
Ablam nişanlısıyla buluşacaktı saatin farkına varamamış, nişanlısı arayıp seni bekliyorum neredesin diye. Ablam her zaman ki gibi panik bir şekilde üzerini değiştirip çıktı, ne kadar panik olursa olsun ne giyeceğini, ne yakışacağını biliyordu. Ağabeyim de kız arkadaşını tanıştıracağını dile getirdi, ben tabi işi espriyle yanıt verdim;
- Ağabeyim bu kaçıncı yengem? Dedim.
Ağabeyim bozuntuya vermedi, sert bir cevap verdi;
+ Sana gösteririm kaçıncı olduğunu, kerata. Dedi.
Annemin kaynanalığı tuttu, dakikada bir soru soruyordu.Neler yapıyor? Nasıl biri? Nereli? Falan filan.
Ağabeyim hiç yanıt vermedi;
+ Kabul ederseniz yarın akşam yemeğe çağıracağım, kendisine istediğini sorarsınız dedi. Annem tamam deyip tatlı tabakları toplayıp mutfağa geçti, yine o sanatçı; Muazzez Ersoy. Hep dinler annem sıkılmadan, usanmadan.
Murat odasına çoktan çıkmıştı, bilgisayarıyla uğraşmak için. Bende çıktım artık odama, kitaba dalıp epey bir dakikalar harcandı gözlerimin gözbebeğinde. Sabahı etmişim çoktan, gözlerimi açtım ki her zaman ki gibi kulaklığım dolanmış kabloları ve yerde duran telefonum onun yanında kitabım. Her sabah gibi kaçıncı sayfada kaldığımı çözmeye çalışıyorum.
İyi bir hafta sonu olacağı içime doğmuştu, güzel bir mutluluk vardı içimde. Lavaboya gidip yüzümü falan yıkadım, kahvaltı masası yine kalabalık, yine mutluluk tebessümleri. Ablam dün akşam geç gelmesinin nedeni olsa gerek, babam sorular soruyordu ablama. Ablam artık dayanamayıp, Erkan'dan evlenme teklifi aldığını dile getirdi, bu yüzden bana hazırlamış olduğu sürprizinden dolayı gecikmek zorunda kaldığını dile getirdi. Bizim masa sakinleri şokta falan değillerdi, zaten ablam hemşire olmuş, nişanlısı zaten doktor daha neyi bekleyeceklerdi ki?
Annem ve babam buna sevindiler ve mutluluklar dilediler. Aman tanrım ablam gidiyor.
Ağabeyim Ferhat lafa geçti birden;
- Aslı hanım aslı oluyor, o zaman ben rahatça akşam yemeğine kalıcı misafir getirebilirim. Dedi gülümseyerek. Murat ve ben bu konuya çok uzaktık, öylece dinleyip tebrik ettik. Kahvaltılar yapıldı, babam ve Ferhat ağabeyim işe gittiler her sabah gibi. Ferhat ağabeyimde Rant a car bölümün de çalışıyordu, babamda emlak. Tek bir şirketin geliri evlense bile Ferhat ağabeyime de yeter. Çok şükür maddi durumumuz gayet iyiydi. Her hafta sonu üç kişiye kalıyordu evimiz. Ablam için yorucu bir cumartesi olacak bu yüzden bugün yatışta, gece nöbetine gidip on altı saat sonra dönecek ve bir gün tatili olacak. O zaman da büyük ihtimal nişanlısıyla buluşur. Eee... Ne de olsa çok sevdiği birisidir kendisi. Gezdik dolaştık derken akşam ettik, eve döndüğümüzde masa süslü, püslü annem antika yemek takımını çıkarmıştı, nede olsa eve bir gelin geliyor. Ablam olmayacak bu akşam yemeğinde ama gelin olacak ta ablamın yerini alabilir mi ki? Biz oturduk ailecek ağabeyleri bekliyoruz, iki dakikadan geleceklerdi. Ve işte o an, kapı çaldı hepimiz kapıda karşıladık yeni güzel insanı. Hoş geldin edildi ve masaya geçildi. Konuşmaya annem başladı yemekten sonra kahve tattığımız o dakikalarda.

Annem güzel bir tebessümle;
- Kızım neler yapıyorsun, ne işle meşgulsün? dedi.
Sanki gelin değil damat.
Gelinimiz Yasemin;
+ Efendim bayan kuaför işletmekteyim Osmaniye mahallesinde.

Evet, Osmaniye Mahallesi bize yakındı, büyük ihtimal ağabeyim sokakta görüp peşine düşmüştür 

Annem;
- Aferin kızım ne güzel bir işin varmış.

Yasemin gelinimiz teşekkür edip havadan sudan konuşmalar devam edip, gelinimiz 2 saat oturmanın ardından çıkıp giderken, memnuniyetle bir hoşça kal denmişti.

Annem ve babam gelini sevdiler. Babam nedense pek konuşmadı, annem kaynanalık yaptı zaten babam konuşkan biri değildir, kumandasını ver eline tamamdır. Bir günü geride bıraktık ve bir Pazar kahvaltısını bir sandalye eksik yaparken, babam bir şey söyledi.

- Masa sakinleri bir şey dikkatimi çekti. Aslımın sandalyesi boş, evet şimdi işte ama kısa zamanda dünya evine girecek, alışmaya başlasak mı acaba?

Annem üzgün bir tebessüm çıkardı yüzünden;
+ Bey ne çabuk büyüdü Aslımız. 

Ardından kapı susmak bilmeyip yine çaldı.Babam kapıyı açmaya giderken şaşkınlık içinde elinde büyük bir kutuyla döner.


KAYIPWhere stories live. Discover now