3- Ayrılık

669 21 3
                                    

Artık Mickey ve beni, bizi başka birisi daha biliyordu.

Duygularımı çok karışık hissediyordum. Mickey'den hoşlanıyordum. Ama onun bana karşı olan hislerinden emin değildim. Sadece kullandığı, daha sonra bırakacağı birisi de olabilirdim. Ama sanırım bunlar umrumda değildi. Yanımda olması tamamen yeterliydi.

Hava soğuktu. Kar yağmıştı. Kahvaltımı yaptıktan sonra soğuğa aldırmadan hızlı adımlarla markete geldim. Kash benden önce açmıştı dükkanı. Bu sırada Linda'nın hamile olduğunun haberini verdi. Bunun için çok sevinmiş olması gerekirdi. Yüzünde daha kırık bir ifade vardı. Bense hiç bir şey hissetmemiştim. Sonuçta artık Kash sadece patronumdu ve Linda'nın hamileliği ben iş yaparken benim başımda daha fazla durup işime karışması olacaktı.

Birkaç saat sonra Mickey geldi markete. Rahat tavırları vardı. Her zaman ki gibi kasanın olduğu bölümden bir snicker aldı. Kash sinirlenmişti. Mickey'e aldığı çikolatayı yerine koyması gerektiğini söyledi. Mickey bu tabi ki koymadı ve çikolatayı açtı ve yemeye başladı. Kash daha da sinirlendi ve bir kere daha uyardı. Mickey gülerek çikolatayı yemeye devam edince Kash silahını çıkardı ve ani bir hareketle Mickey'i vurdu. Kalbim olduğundan hızlı çarpmaya başladı. Mickey yerde kıvranırken bir şey yapamamak çok zoruma gidiyordu. Hemen yanına oturup bacağına bastırdım. Bacağından vurulmuştu ve oluk oluk kan akıyordu. Koca bir siktir dedikten sonra Kash'a bir şeyler yapmasını söyledim. Bu olaylar onun yüzünden olmuştu. Telefondan bir yerleri çevirdikten sonra telefonla konuştu. " Birazdan gelirler" dedi. Ambulans gelmesini bekliyorduk. O hala acı içinde kıvranıyordu. Ah, nasıl içim acıyordu. İnsanın sevdiği birine bir şey olması böyle bir şeymiş demek ki. Ailem zaten bizlerden bir haber olduğu için onların yaptıkları beni fazla sarsmadığı için artık o kadar da acıtmıyordu. Ta ki bugüne kadar. Mickey'i böyle görene kadar.

Evet siren sesleri geliyordu. Ambulans geldiğini umarak kapıya doğrun yaklaştım. SİKTİR. Kash polisleri çağırmıştı. Bu adamın yaptığı orospuluklar canıma tak etmişti. 2-3 parça ürün aldığı için hırsızlık ihbarı yapmış. Mickey ise hiçbir şey yapmadı. Öylece gitti. İnanabiliyor musunuz. Gitti. Hapishaneye girdi benim burada bir dakika fazla gördüğümde mutlu insan benden uzak kalacaktı. Tanrım, neden.

Direnmeye çalışıyordum. Güçlü kalmam gerekliydi. En azından Mickey'i bir kez daha görebilmek için. Eve doğru yola koyuldum. Eve geldiğimde Monica ile karşılaştım. Beni görünce sarıldı. " Ne kadar büyümüşsün" dedi. İşte benim annem. Beni yıllar sonra gören uzak akrabammış gibi davrandı bana. Oysa ki büyümemin her aşamasında yanında olmalıydı. Normal bir aile değildik bunu inkar etmiyordum. Ama bu kadar da anormal olmamız gerekmezdi değil mi? Onu görünce biraz da sevindim. Bunca olan olaylardan sonra onu görmek iyi gelmişti galiba.

Mutluluğum Monica'nın siyahi lezbiyen sevgilisini görene kadar sürdü. Evet az önce de belirttiğim gibi bu kadar anormal olmamalıydık. Bu kadını hiç sevmemiştim. Frank'i sevmem ama Frank bu kadından kat kat daha güzeldi.

"Liam'ı alamazsınız."

"Onunla biz ilgilendik, biz büyüttük, sen yoktun. Şimdi yıllar sonra gelip onu almaya hakkınız yok."

Evet, en küçük kardeşim Liam. Hepimizin sarışın olmasının aksine Liam siyahiydi. Ve annemin siyahi sevgilisi Bob, Liam'ın Frank'ten olmadığını iddia ederek onu bizden almaya çalışıyordu. Bunca zaman bizimle kaldıktan sonra Liam'ı böylece alıp gitmelerine izin veremezdik. Özellikle Fiona. O tam olarak Liam'a tam bir anne şevkatiyle yaklaşıp büyütmüştü. Monica'nın yapmadığını Fiona yapmıştı. Evde herkes bir kavga halindeyken Fiona'nın ağzından hiç beklemediğimiz o söz çıktı:

"Monica, artık hepsinin sorumluluğu sende. Artık ben yokum. Madem buradasın onlara da sahip çıkacaksın."

Gallagher evi yeni bir kaosa sürüklenecekti.

*Multimedya Liam Gallagher  

TOGETHER- GALLAVİCHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin