5- Soğuk

346 12 8
                                    


Yeni günün başlamasıyla dertlerimde azalma olacağını ümit ederek debelenerek yataktan çıktım. Sabah saat 8'di. Önce banyoda elimi yüzümü yıkayıp üzerimi değiştirdim ve aşağıya indim. Her gün olduğu gibi bizim evde gün erken başlamıştı. Ev halkı düne nazaran daha sakindi. Kahvaltıyı hergünün aksine ablam Fiona yerine Monica hazırlamıştı. Bunca yıl sonra gelip bizimle ilgilenmeye çalışması hoşuma gitmemişti. Kahvaltıya kalmadan dışarı çıktım. Çünkü Monica'nın annelik rollerini görmeye tahammül edemezdim. Kardeşlerime görüşürüz dedikten sonra dışarıya çıktım. Okula gitmek için Mandy ile buluşacaktık. Evin bahçesinden çıkıp birkaç adım attıktan sonra Monica kolumdan tutup durdurdu.

-Ian?

-Monica?

-Biraz konuşabilir miyiz?

-Konuşacak bir şeyimiz olduğunu sanmıyorum

Gerçekten böyle düşünüyordum. Evet bahsettiğim annelik rolleri. Sadece kimlikte annem olması. Yapmacık davranışları.

-Ben. Ben çok üzgünüm. Sizi bıraktığım için. Ama her şeye yeniden başlayabiliriz. Lütfen izin ver buna Ian. Lütfen..

Ah Monica. Böyle yalvarması şu soğuk havada içimi kıpırdatıyor. İçimden bir şeyler kopuyor sanki. Her ne kadar bundan nefret etsem de içimde bir şeyler karşı koyamıyor.

-Sonra Monica. Sonra konuşalım.

-Ian, kendine iyi bak.

-Sen de.

Hava gerçekten soğuktu. Kaç derece olduğunu bilmiyorum ama gözümden yaş süzülse oracıkta donacak gibi. Biraz yürüdükten sonra Mandy ile buluşup okula geçtik. Mickey'nin gidişi hala beni üzüyordu. Yani buna üzülmek demek ne kadar hafif kalırdı. Kahroluyordum. Onu içeride tek başına her düşünüşümde ciğerim yanıyordu. Evet dışarısı çok soğuk. Ama kim bilir içerisi nasıl daha soğuktur? Üzerinde ince kıyafetlerle nasıl üşüyordur orada. Üzerimdeki suçluluk duygusu benim de üşümeme sebep oluyordu. Bir an önce Mickey'in dışarı çıkmasını dört gözle bekliyorum. Şunu söylemeliyim ki çıktığı gün ona öyle güzel bakacağım ki, bir daha üşümeyecek. Hani yaz gelir ya bir yerde serinlemek istersiniz, Mickey'nin ona ihtiyacı olmayacak. Sürekli kendimden eksiltip ona vereceğim. Ona öyle güzel bakacağım ki yüzünün her santimini ezberleyene dek. Eğer olur da o her santimini ezberlediğim yüzünü unutmaya kalkışırsa beynim hiç acımayacağım bir tane tabanca alıp sıkacağım beynime. Lan biz ezberlemek için o kadar vakit harcamışız sen gel unut olacak iş mi? Bir de ezberlemek için beklemişiz o kadar. Mickey bi çıksın ikimizi de dünyanın en mutlu insanı yapacağım!

*

Pek de yorucu olmayan fazlasıyla özlem dolu günün ardından eve dönüyorum. Direk yukarı odama çıkıyorum. Lip'i elinde bazı kağıt ve plastik torbalarla görüyorum.

-Hayırdır Lip?

-Hayır hayır, DNA testi vereceğiz birlikte. Bakarsın ikimizden birisi bu eve ait değildir de buradan kurtuluruz.

Bu fikir aklıma yatmış gibiydi. Gerçi sonuç ne olursa olsun burası evim ve ailemdi. Çok değişen bir şey olmasa da sonucu merak ediyordum.

-Hadi yapalım şu testi.

Bir pamuklu çubuk ile ağzımızın içinden örnek alıp poşetledik. Bundan Fiona'nın haberi olmayacaktı tabi. Şimdilik Lip ile ikimizin arasında. Tabi sonuçlara göre her şey değişebilirdi. Düşüncelerimden bir çırpıda sıyrılıp aşağıya indim. Eveet tam anlamıyla bir aile kaosu ile yine birlikteydik. Liam'ın DNA sonucu Frank'in çocuğu olduğunun çıkması ardından Bob gitmişti ve şuan Frank ile Monica yapmacık evli davranışları yapıyorlardı. Yemek yemek için masaya oturmuştum ama yemek yemekten ziyada Monica ile Frank'in birbirleriyle yiyişmesini seyrediyorduk. İĞRENÇ. Çorbadan birkaç yudum aldıktan sonra üstlerine kusmamak için masadan kalktım. Biraz televizyon seyretmek için salona geçtim. Koltuğa geçip televizyonu seyretmeye başlamıştım. Ta ki Frank'in kullanımış iç çamaşırının yan tarafta olduğunu farkedene kadar. Bu sefer gerçekten kusmaya gidiyorum. FRAANKK!!

TOGETHER- GALLAVİCHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin