Bölüm 11

725 75 112
                                    

Medya - Low-The İnnocents / Sehun&Suho

Ama sevgilim, bir daha gelseydim dünyaya, yine seni severdim.

Frida Kahlo

Suho'nun kolları arasında geçirdiğim geceden sonra, bu sefer gerçekten duş almak istiyordum. Hayır yani, kokusu ile uzun bir süre yaşayabilirdim ama kendi ter kokum burun deliklerimi işgal ederken ölme tehlikesi ile karşı karşıyaydım.

Sabahın erken vakitleri olduğu için Kris'i uyandırmamaya dikkat ederek kapıyı açtım ve içeri girdim. Onunla her defasında kavga ederek ayrılmak istemiyordum ama saklı tutmaya çalıştığım kavgacı yanım, onun yanında ortaya çıkıyordu. Luhan'ın olayını aydınlatırsam eğer, onunla olan bu sorunumun da çözülmesini umuyorum.

Anahtarları cebime sokup odama çıkan merdivenlere yönelmiştim ki bodruma inen merdivenlerin kapısının açık olduğunu fark ettim. Acaba hırsız mı düşüncesi beynimi tırmalarken Kris'in açık oda kapısından içeriye göz attığımda, orada olmadığını gördüm. Büyük ihtimalle altta olan kişi o idi.

"Ne yapıyorsun?" diye sordum, merdivenin son basamağında durup kolilerin arasına gömülmüş Kris'e bakarken.

Kris, kedi gibi başını uzatıp bana baktı. "Bir şey arıyorum."

"Ne aradığını söylersen, yardımcı olabilirim."

Kris, kolilerin arasında doğruldu ve raflara çarptığı başını tutarak söylendi. "Luhan'a ait bir kolye arıyorum."

Raflarda bulunan kolilere doğru ilerlerken "Nasıl bir şey?" diye sordum.

"Oval bir halkanın içinde baş harflerimizin olduğu bir kolye ucu olacak. Siyah ipe bağlı."

Başımı sallayıp kutulardan birini karıştırmaya başladım. "Luhan'ın eşyaları bu rafta Kris. Orayı aramayı bırak."

Kris, başka bir koliye göz atarken ben de elimdeki ile meşguldüm. Oldukça değişik eşyalar buldukça, Luhan'ın zevkini tam olarak bilmediğimi fark etmiştim. Kötü bir ruh hali üzerime sinerken Kris'in "Bu kâğıtlar da ne?" demesi ile kendime geldim.

Elindekilere baktım. Tanıdık geliyordu ama neden tanıdık geldiğini çözememiştim. Kris'in tuttuğu kâğıtlara bakış atarken tanımadığım kelimeleri söylemeye çalışıyordum.

"Sehun, bunlar farklı bir dile ait. İngilizceye de benziyor. Latince belki de."

"Latince?" dedim, kaşlarımdan birini kaldırarak.

Kris, omuzlarını silkti. "Bir dönem merak salmıştım sadece. Tanıdık geldi." Elindekileri kutuya bırakırken "İşte, buldum." dedi sevinçle.

Tozlu kolyeyi üfleyip temizlerken merdivenleri tırmanmaya başlamıştı. Aslında, kolileri incelemek gibi bir duyguya kapılsam da, duş almam gerektiğini hatırlayıp ben de yukarı çıktım.

***

Elimde tuttuğum kâğıtta yazan adrese son bir kez daha baktım. "Burası."

Suho, başı ile beni onayladığında, yarı açık kapıdan geçip merdivenleri tırmanmaya başlamıştık. Chanyeol'ün sevgilisi Dara, bu apartman dairesinde oturuyordu ve edindiğimiz bilgiye göre uzun zamandır evden çıkmıyordu. Gerçi sevdiği adamın, kendi gözleri önünde faili meçhul kişiler tarafından kurşuna dizilip öldürüldüğünü gören herkes, aynı tepkiyi verirdi. Bunu Minho'nun bize gönderdiği bilgiden okumuştuk ve dahası ise Chanyeol denen adamın Yuri öldükten sadece beş ay sonra ölmüş olmasıydı.

Seeking For √Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin