Multimedia'da şirin Eddie ve Eva var :')
Keyifli okumalaaar!
✽
Önümdeki kitaba odaklanmaya çalışırken öfkemi kontrol altına almaya çalışıyordum. Dünden beri neredeyse bir an olsun olanlar aklımda çıkmamıştı. Bir çocuk gibi, sırf o söyledi diye birinden uzak kalacak falan değildim ama bunu yapmak zorunda olduğumu biliyordum. Bir tek kendimi düşünemezdim. Belli ki Evaleen o çocuğun baskısından çoktan sıkılmıştı ama ona karşı koyamıyordu. Benim yüzümden o çocuk tarafından daha fazla sıkılmaya hakkı yoktu. Uzak kalmam gerekiyorsa kalırdım. Her ne kadar onu bunca yıldan sonra kollarımla sımsıkı sarmak istesem de, olmazdı işte. Her şeyin bir zamanı vardı ve benim de o zamanı beklemekten başka yapabileceğim pek bir şey yoktu.
Sınıf kapısından gelen adım seslerini duyduğumda kafamı kaldırdım ve Evaleen'in çaresiz bakışlarıyla karşılaştım. Üzgün görünüyordu ki ben bunun sebebini tahmin edebiliyordum. Muhtemelen Bay Dwight eş değiştirmemize falan izin vermemişti. Ondan uzak kalmak konusunda zaten büyük bir çaba sarf etmem gerekiyorken birlikte bir proje için çalışmak bana hiç yardımcı olmayacaktı. Gerçi birlikte çalışmamıza o zengin piçi izin verir miydi ondan da emin değildim.
Evaleen karşıma geldiğinde eliyle önümdeki sırayı işaret edip oturmak için izin istediğinde başımı olumlu anlamda salladım. Bazen, yani geldiğimden beri beni hâlâ nasıl tanımadığını düşünüyordum. Ben onun sınıfa ilk girdiğimde, gözlerimiz ilk kez buluştuğunda hiç tereddütsüz o küçük kız olduğunu anlamıştım. Bakışları hiç değişmemişti ve onu tanımam için bana çok fazla yardımcı olmuşlardı.
Kafamı düşüncelerden arındırıp, karşımda çenesini sıranın üstünde duran yumruğuna bastırmış camdan dışarıya bakan Evaleen'e çevirdim. Kitabı kapattıktan sonra kollarımı önümde bağladım ve, "Benimle çalışacak olman seni bu kadar mı üzüyor?" diye sordum alaycı bir tavırla.
Bakışlarını bana çevirdiğinde suratını buruşturup o da benim gibi kollarını önünde bağladı ve arkasına yaslandı. "Ölmen için daha çok gençsin Eddrick." dediğinde dudaklarımı yaladım. Küçükken bana ismimle hiçbir zaman seslenmezdi daha çok.. Ah.
"Beni çok küçümsüyorsun Evaleen." dediğimde hızlıca "Eva." diye düzeltti. Hayır, ona asla Eva demeyecektim. Tanrı aşkına, ben ona hep Evaleen demiştim.
"Bu konu hakkında konuştuğumuzu hatırlıyorum. İsmin Evaleen olduğuna göre bende sana böyle sesleneceğim Evaleen. Şimdi konumuza dönelim, Marcus'a gidip söyleyecek misin?" diye sorduğumda cümlenin ilk başında kaşlarını çatsa da daha sonradan yönelttiğim sorudan dolayı alt dudağını sarkıttı. Hayır hayır karşımda böyle daha fazla durmaya devam ederse kendime cidden hakim olamazdım. Tüm o, beni tanıyıncaya kadar saçmalığı uçup giderdi.
Boğazımı temizleyip kafamı yan tarafa çevirdiğimde arkadaşlarından birinin bizi sırıtarak baktığını gördüm ve kafamı tekrar suratına çevirdim.
"Bilmiyorum, gidip konuşmalı mıyım?" dediğinde omzumu silktim ve önümdeki kitabı açtım.
"Sen bilirsin, nasılsa senin sevgilin." diye cevapladığımda sesimin bu kadar kısık çıkmasına lanetler savurdum. Onu önemsemediğimi yada onunla ilgilenmediğimi göstermek bu kadar zor olmamalıydı.
Önümdeki kitabı aniden kapatıp, "O benim sevgilim değil." diye itiraz ettiğinde dudağımı hafifçe yukarı kıvırdım. "Y-yani" diye bir şeyler gevelediğinde kaşlarımı yukarı kaldırıp diyeceği şeyi bekledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EVA ✽
Teen FictionÇocuk uzanıp minik kızın gözlerinden akan yaşı küçük elleriyle sildi ve yanağına bir öpücük kondurup hızlıca geri çekildi. Geçen gün bunu terasta yine yaptığında yanakları hemen yanmaya başlamıştı. Hatırlayınca tekrar gülümsedi. “Geleceğim uğur böce...