✽14✽

11.6K 573 104
                                    

Bölüm, beni yorumlarıyla çok mutlu eden LaklakBi için. Umarım beğenirsin canım :')

Multimedia'da Marcus ve bölüm şarkısı vaaar.

Bu bölümü yazarken o kadar yorgundum ki, paylaşıp paylaşmamak arasında çok düşündüm. Ama sizi daha fazla bekletmek de istemedim. Öyle işte. Yine de yorum yapıp vote verirseniz mutlu olurum :):):):))

Keyifli okumalar, kocaman öptüm hepiniziii! 

Gözlerimi sertçe kapatıp, az önce "Neden?" diye sorduğum soruya Tony'nin kötü bir cevap vermemesi için dualar ediyordum. Sesi o kadar korkmuş ve endişeli geliyordu ki göğüsümün tam ortasında koskocaman bir taşın olduğunu hissediyordum. Nefes alamıyordum. Kötü bir şey olduğunu biliyordum ve bu beni öldürüyordu.

Bir anlığına da olsa kendimi kötü bir şeyin olmadığına inandırmıştım. Gerçekten buna inanmıştım ta ki telefonun diğer ucundan Tony'nin hastane ile ilgili bir şeyler anlatmasını duyana kadar. İlk önce bütün vücudum buzlar içinde gibi hissetmiştim daha sonra ise o buzlar ateşe dönüşmüş, adeta bütün vücudumu yakıyordu. Gözlerimi hızlıca kırpıştırıp, kendime gelmek ve mantıklı düşünmek için kafamı iki yana salladım. 

Bir süre bekledikten sonra adresi sormak sonunda aklıma gelebildi ve Tony adresi söyledikten sonra telefonu hızlı bir şekilde kapattım. Üstüme bir kot ve tişört geçirdikten sonra koşarak merdivenlerden indim ve bir taksi bulmak için caddeye çıktım. Bu kadar endişelenmemem gerektiğini düşünsem de biliyordum ki önemli bir şey olmasaydı Tony beni arama gereği duymazdı ve ben bunu düşündükçe daha çok endişeleniyordum. Eddrick'e gerçekten kötü bir şey olduğunu düşünmek, içimi yakıp kavuruyordu. Korkuyordum. Gerçekten çok korkuyordum ve bu konuda kendime engel olamıyordum. Cebimdeki telefonun titrediğini hissetsem de bunu umursamadan yoldan geçen bir taksiyi durdurdum ve hızlı olmasını da ekleyerek adresi söyledim.

Telefonum bir kez daha titrediğinde kimden geldiğini tahmin ettiğim için şuan bakmak falan istemiyordum. Derin bir nefes alarak başımı koltuğa yasladıktan sonra gözlerimi kapattım ve kaçıncı olduğunu artık tahmin edemeyerek dua etmeye devam ettim. 

Telefonumun bu kez melodisi kulaklarımı doldurduğunda nefesimi dışarı vererek cebimden çıkardım. Tabiî ki Marcus'du başka birinin olmasına ihtimal vermemiştim zaten.

Beynime bir ok gibi saplanan düşünceyle birlikte saçlarımı karıştırıp telefonu açtım. Konuşmasına fırsat vermeden "Ne yaptın?" diye bağırdığımda taksicinin göz ucuyla bana baktığını görmüş fakat bunu umursamamıştım. Başka ne bekliyordum ki? Bu işte tam da tahmin ettiğim gibi Marcus'un parmağı vardı. Her lanet olayda olduğu gibi!

Benim aksime o sakince "Ne hakkında konuşuyorsun?"  diye sorduğunda inleyerek nefesimi dışarı verdim. "Ayrıca neredesin sen?"

"Seni ilgilendirmez geri zekalı! Ne yaptın ona?" 

Sesim o kadar çok titremişti ki göz yaşlarımı daha fazla tutamayacağımı anladım. Parmağımla gözüme sertçe bastırdığımda Marcus'un telefonun diğer ucundan "Neredesin?" diye kükrediğini duydum ve tek bir kelime etmeden ilk önce aramayı sonlandırdım daha sonra da telefonumu tamamen kapattım. Hiçbir zaman yanılmayacaktım. Marcus tehlikeliydi ve bana dediği gibi Eddrick'e zarar vermişti. Bende burada oturmuş ondan bir açıklama bekliyordum. Bunu asla yapmazdı ki o. O sadece kendini düşünen bencilin tekiydi ve ben ondan gerçekten bir açıklama falan beklemiştim. Ah.

EVA ✽Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin