O NEREDE?

12.3K 673 112
                                    


ROBB....................(13 GÜN SONRA)

Odamdan dışarı çıkmıyordum aslında çıkmak istemiyordum desek daha doğru olurdu. bulunduğum dört duvar ve süslü tavana bakmak yeterince fazla geliyordu zaten bana..

Anılar belki de ölümden daha acı verici şeylerdi en azından benim için öyle. Sevdiğim insanın sesinin her tınısının bir zamanlar bu duvarlarda yankılandığını bilmek bile kalbimi fazlasıyla parçalamaya yetiyordu artık alışmıştım buna tesellim vardı. Ona bunu yapan şerefsizi bulup öldüreceğimde bunu ispatlayacaktım.

Alvin ve emma beni odamdan dışarı çıkartmak için oldukça fazla uğraş vermişti. Hatta kimiz zaman profesör milton bile geliyordu fakat onları pes ettirebilmeyi başarmıştım. Artık herkes her şeyi biliyordu her şeyin farkındaydılar en başta olması gerektiği gibi..

Yatağıma uzandım. Yuminin yattığı yastığı alıp yüzüme bastırdım evet, biliyorum çok çılgınca hatta delice belki ama yapacak bir şey yoktu. Ben bu kadar acizleleştim işte.

URSULA............

13 gündür hala ne bir haber nede bir kıpırtı vardı. Profesör sürekli olarak sabırlı olmamı söyleyip duruyordu fakat artık sabrım tükenmişti. Dedikleri lafların hepsi boş kelime ve sözcük oyunlarından başka bişey değildi. Askerlerden arama grupları oluşturup etrafa yayılmalarını emrettim. Eh bu 13 gün de her şey aynı kalmamıştı birçok şey öğrendim aslında öğrendik demeliyim anlaşılan en yakınlarımız bile bizi bu şekilde aldatabiliyormuş. Aklım o kadar bulanmıştı ki hala bazı şeyleri anlamakta zorluk çekiyordum. Hayır! İçimde ölüme karşı en ufak bir korku kırıntısı dahi yoktu. Gücümü keşfettiğim zamandan bu yana ölüm benim ruhumun bir parçasıydı artık. Profesör milton yaşlı cılız sesiyle konuşmaya devam etti.

P.M- askerler hiçbir şey bulamayacak bunu biliyorsun ursula.

U-denemekten zarar gelmeyeceğini de biliyorum profesör.

Jon oldukça düşünceli bir şekilde camdan dışarıyı izliyordu. Yüzünde ki ifade oldukça belirsizdi ve bu özelliğini korumaya devam ediyordu. Aslında pek tahmin edilemez değildi en azından benim için, Yavaş adımlarla jon'a doğru yaklaşıp hafifçe kolunu sıktım.

U-düşüncelisin..

J-evet.

Profesör milton da yanımıza yaklaştı. İhtiyar suratından asla eksik etmediği sıcak gülümsemeyle konuşmaya başladı.

P.M-ne düşünüyorsun evlat?

Jon hafiften çenesini sarmış olan sakallarını okşamaya başladı. Cevap vermesi uzun sürmedi.

J-size güvenip güvenmemek arasında gidip geliyorum profesör..

Profesör şaşkınlıkla jonu izliyordu.

P.M-tabiki bana güvenebilirsiniz!

Bu saçma tartışmayı sonlandırmak için araya girmek istedim. Çünkü şuan tek konumuz annem olmalıydı. Ölüm bile umurumda değil iken güven konusu bunun yanında çok saçma ve gereksiz kalıyordu fakat jon benden hızlı davranmıştı.

J-karım ile ilgili önemli bir şeyi gizlediniz. Sadece bizden değil kendisinden de.. Aslında gizlediniz desek daha doğru olur!

Profesör milton cevap vermek yerine sessiz kalmayı tercih etmişti. Aslında verecek cevabı yoktu bunu gözlerinden okuyabilmek güç değildi. Çünkü jonun söylediği her bir kelimenin doğru olduğunu biliyordu jon ise bu konunun üzerinde durmakta oldukça ısrarlıydı. Fakat ben değildim.

VAMPİR LİSESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin