-Daha Fazla Ölüyordum-

199 16 4
                                    

Yola koyulup evimi aramaya başladım. O eve ailemi kaybettikten sonra hiç gitmemiştim. 'Düşün Ayaz düşün, neredeydi bu ev? ' diye kendimle kavga ederken birden aklıma Damla geldi. O kızda yıllardır hissetmediğim bir duyguyu hissetmiştim. 'Sevgi'

Sanki o küçük kalbi insanları mutlu etmek için atıyordu. Damla'yı düşünürken eve geldiğimi anımsadım. Anahtarımın olmadığını geldiğimde farkettim. Ama annem anahtarı her zaman posta kutusunun içindeki ufak bölmeye koyardı. Bir umutla posta kutusuna doğru hızlı adımlarla yürüdüm. Posta kutusunu açtığımda anahtarların hala orada olduğunu görmek beni mutlu etse de eski anıların canlanması sinirlenmeme neden olmuştu.

Anahtarı aldım, kapıya yürüdüm. Kilidi her çevirdiğimde daha fazla acı çekiyordum. İçeriye girdiğimde yıllardır girilmemiş ev tozla kaplı ve berbat haldeydi. Koltuğun üzerindeki örtüyü kaldırıp, elimle üzerinde kalan tozları ittim ve koltuğa uzandım. Duvarda asılı olan aile tablosuna gözüm takılmıştı. Bu koltukta annem saçlarımı okşayıp uyuturdu beni. Düşüncesi bile hala mutlu etmeye yetiyordu.

Yedi yıl belki de daha fazla olmuştu. Ailem bir trafik kazasında ölmüştü. Kardeşim ve ben evdeydik. Yanımızda bakıcı vardı çünkü ben henüz 11, kardeşim ise 2 yaşındaydı. Ailemin maddi durumu iyiydi ve bu fakir kasabada herkes sahte de olsa yüzlerine gülüyordu. Hepsinin gözü paradaydı. Arabanın kaza yapmasını köylülerin sağladığını biliyordum. Fakat suçun üstünü nasıl örteceklerini de daha önceden planlamışlardı. Akrabalarımızdan kimse bizi istemeyince  komşularımız bizi ve kalan paraları almak için yetkililere başvurdular. Beni kabul ettiler fakat kardeşimi yetimhaneye koydular.

Mutlu olacağımızı söyleyip bizi ayırdılar. Ben karşı evdeki yeni evlenmiş sayılan bir çiftin yanında kalıyordum. Benle birlikte paraları alamadıkları için bana kötü davranmaya başladılar. 3 sene zorla yanlarında kalıp yaptıkları işkencelerden dolayı orayı terkettim. Bulduğum her fırsatta yetimhaneye Ela'nın yanına gittim. Olayın ilk başlarında neyin ne olduğunu farkında değildim ama hergün ağladığıma dair yemin edebilirdim. Tabi ki kardeşimi bırakmak istememiştim ama daha 11 yaşındaydım. Annemle babamdan bana kalan tek şey kardeşim ve bu işe yaramayan tuğla yığını. Bir an önce onu oradan kurtarmalıydım. Çünkü artık bana "Burada kalamıyorum, işkenceye dayanamıyorum, yardım et." demesini sindiremiyordum.

Bugün 18 olmuştum ve artık herşeyin farkındayım. Bir düzen sağlamalıyım. Geçmişi unutmalı ve kendime çeki düzen vermeliyim. Bu evi düzeltip kardeşimle daha iyi yaşayabileceğimiz bir ev haline getirmeliydim.

'Unutmalıyım.'

'Annemler bir kere ölmüştü fakat ben hergün daha fazla ölüyordum.'

____________________________________

Medya: DAMLA

Umarım beğenmişsinizdir arkadaşlar.
Okuduğunuz için çok teşekkür ederiz.

°Sosyal Medya Hesaplarımız°

Instagram : cerencvak & mihriban_turgut
Twitter : xanddiex

Kapalı Dünya Açık YaralarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin