Zümrüt Şehrin Kurtarıcısı

922 24 14
                                    

Kraliçe Eftelya her zaman ki ciddiyetini koruyordu. Ama bu sefer alışılmadık olan şey yüzündeki endişeydi. Kesinlikle bir şeyler yolunda gitmiyordu onu daha önce böyle görmemiştim. Zümrüt sarayın özenle yerleştirilmiş zümrüt döşemelerinde ellerini ovalayıp bir ileri bir geri gidiyordu. Onu endişelendiren şeyin ne olduğunu merak ederek koşar adımlarla yanına gittim. Geldiğimi hissederek arkasına döndü sarı saçları rüzgarla dalgalanıyordu. Zümrüt yeşili gözlere sahipti bembeyaz teniylede her zaman kusursuz görünüyordu. Önünde diz çöktüm başımı eğerek

“Kraliçem” Beni gördüğüne sevinmiş  duruyordu. Derin bir nefes verdi.

“Kalk Anael .” Yavaşça ayağa kalktım. Gözleri büyüdü acı dolu şekilde gözlerime baktı.“Alcander “ dedi. Bu ismi duyduğum anda gözlerim istemsizce açıldı ve boğazım düğümlendi. Beynime bir tür enerji dalgaları yayılmıştı. “Alcander ,  Alcander” Onun ismini son duyduğum ağız anneme ait di. Ben dolapta gizlendiğim yerden annemin ,  babamın ve kardeşimin çığlıklarını duyuyordum. Yardım edemiyordum çünkü dolaptan çıkmamam için annem tarafından büyülenmiştim. Yalnızca dolabın kapağını açabildim. Her yer kandı ve birden annem bulunduğum dolaba elini koydu göz göze geldik ölmek üzereydi. Çıkmak istiyordum ama çıkamıyordum onlara yardım edemiyordum. Annem gözlerimin içine baktı kraliçeye gitmem için işaret etti. Ve son kez “ Alcander, Alcander” dedi. Hala bu ismin etkisindeydim beni uyandıran ise kraliçenin büyülü sesiydi.” Anael, Anael kendine gel “ Sesi boğuk boğuk geliyordu. Sonra birden netleşti. Kraliçe beni omzumdan tutmuş sarsıyordu. Sanırım bir tür transa girmiştim. Kararlılıkla baktım ona güçlü durmak istiyordum. Tabii az önce girdiğim transı saymazsak. Tekrar gözlerinin içine baktım “ Emredin kraliçem” dedim . Ona olan sadakatim her şeyin ötesindeydi. Sesi kısıldı bana bir adım daha yaklaştı.

“Senden çok önemli ve birazda özel bir istekte bulunacağım. Bu konuda yalnızca sana güvenebilirim.” Kraliçenin as ordusundaydım onun en yakın şövalyesiydim. Zümrüt şehir şövalyeliği sorumluluk gerektiren bir görevdi ve kraliçem bunu yeterince iyi yapabildiğimi düşünüyordu.

“Sizden gelecek her istek benim için bir emirdir kraliçem” diyerek saygıyla eğildim.

“Alcander” Yine bu isim geçmişti. Bu ismi birkaç kez daha söylerse sinirden bir yerlere zarar verebilirdim.” O Dünyaya gitti ölümlülerin dünyasına” Bu berbat bir şeydi onun dünyaya gitmesi dünyanın sonu demekti.

“Nasıl” yalnızca bu kelime çıkmıştı ağzımdan.

“Kütüphaneye sızmayı başarmış, koruma kalkanını aşmış. Bunu yalnız yapmış olamaz, ama ona ary da yardım etmiş  olamaz.” Ary ın yardım etmesi imkansızdı o kraliçenin sadık hizmetkarlarındandı. Kraliçe ve biz asla ondan şüphelenmezdik. O sırada büyük salona Ary geldi kraliçenin önünde diz çöktü üzgün ve bitkin görünüyordu. Göz ucuyla ona baktım oda gözlerini bana çevirdi berbat haldeydi. Ary kraliçenin el hareketiyle ayağa kalktı.

“Sevgili kraliçem size karşı çok mahcubum. Biliyorsunuz böyle bir şeye asla teşebbüs etmem ama eğer ufacık bile şüpheniz varsa beni alın çünkü sizin güveniniz olmadan ben bu işi yürütemem. Ve koruyucu kalkanı aştığına göre belliki yürütemiyorum. Sizin izninizle görevime son vermek yerime genç  büyücülerin geçmesini sağlamak istiyorum. “Kraliçe minnetle ona baktı.

“Hayır Ary kütüphaneyi senden iyi kimse koruyamaz. Bu konuda kimseye güvenemem. Ve senin dikkatli tavrın olmasa büyü kitabının açıldığının ve bu izlerin Arcander e ait olduğunu bilemezdik. Ary Bu bilgiyi dışarıya sızdıran kişi içimizden biri bu yüzden hiçbir alarm devreye girmedi ve büyü kitapları senin ve benim iznim olmadan açıldı. Prosedürü bilen bir kişi ama kim?. Sen ve ben burada kalıp bunu araştıracağız. “ Tekrar bana döndü ve yüzü buruştu. Belliki bana vereceği iş  önemli ve tehlikeliydi. Başımı öne eğerek ne görev gelirse gelsin zevkle kabul edeceğimi göstermeye çalıştım. Şefkatle gülümsedi ve tekrar ciddi tavrını takındı. “Sen Dünya’ya gidiceksin” Bir an duraksadım bu kadar önemli bir görevi beklemiyordum. Orası hayallerimin olduğu yerdi ama Alcander le savaşmak için gideceğimi düşünmek hayalden çok kabustu. Onunla savaşacak nitelikte olduğumu sanmasına sebep olan şey neydi hiç anlayamamştım ama itaat etme duygum ağır bastı tekrar kafamı sallayarak onayladım. Sesi gittikçe kısıldı “ Zamanın büyücüsü Anael onu koruyacaksın” Ne zamanın büyücüsü doğmuşmuydu  mükemmel güçlere sahip büyücü yaşıyormuydu. Ve ne demek onu koruyacağım mükemmel büyücü olan o asıl o beni korumalı diye düşünürken Eftelya içimi okumuş gibi.

“Zamanın büyücüsü, “ duraksadı ve yutkundu o, benim torunum ve o dünyada Alcander onun peşinden gitti, biliyorsunki efsaneye göre de  onu öldürebilecek tek güç zamanın büyücüsü. Ama onu burada tutamazdık onu bulur ve bir şekilde yok ederdi. Bu riski göze almak intihar olurdu. Tek umudumuzu saklamalıydık.” Bunları duydukça şaşkınlığımı gizleyemiyordum. Ben bu gezegende onu yöneten zümrüt şehirde yaşıyordum ancak bunların hiç birisini bilmiyordum. Demek efsane gerçekleşti kurtarıcı doğdu.

“Onu hiç doğmamış gibi gösterdik ama olanlara bakılırsa Alcander öğrenmiş. Onun korunması lazım ona sahip çıkma görevini sana veriyorum. O büyücü olduğundan haberdar değil Dünya’ya göç etmiş bir aileye onu korumaları için verdik ve asla ona zümrüt şehirden bahsetmediler. Onu gidip bu savaşa hazırlamalısın eğer bu savaşı kaybedersek tüm gezegenler için iyiliğin sonu olur karanlık çağ başlar.”

Sorularım vardı elbette ama susmalı mıydım?, sormalı mıydım? bilmiyordum. Biraz düşündükten sonra kafamı kaldırdım tedirgin bir ses tonuyla

“Efendim peki ya o güçlerinin farkında değil mi? Onca güç nasıl saklanabilir. Ve en önemlisi o bunu bilmiyorsa onu nasıl inandıracağım?  Eğer söylediklerime inanmazsa ve içerisinde şüphe olursa bütün güçlerini kaybetmez mi?” Eftelya gözlerini devirdi beyaz uzun pelerinini tutarak beyaz balkonun ağaçlarla kaplanmış olan kısmına gitti uçsuz bucaksız yeşil okyanusa bakarken

“Sorunda bu Anael çok huysuz birisi gözlemlediğim kadarıyla dik başlı ve kendi doğrularının dışına kolay kolay çıkmayan biri ama bu içerisindeki boşluktan kaynaklıyor gerçek ailesinin boşluğundan büyü yapamamanın boşluğundan ve aramızda en sabırlı olan ve sürekli büyüye başvurmayan ve iyi savaşçı olan tek kişi sensin yavaş yavaş kendine güvendireceksin her şeyi yavaş yavaş yapacaksın sen bunu yaptıktan sonra onun içindeki iyilik ve büyü gücü ortaya çıkacak sen bunu yavaş yavaş gözlemleyebilirsin o her iyilik düşündüğünde ve büyüye yaklaştığında yeşil ışık yanacak etrafında bunu yalnızca sen gözlemleyebilirsin. Sana güveniyorum Anael şimdi eşyalarını topla ve Ary le beraber kütüphaneye git o sana nasıl bulacağını öğretecek.” Şu kısacık zamanda öyle şeyler değişmişti ki bunları kaldırmaya nasıl gücüm nasıl yetecekti bilmiyordum Ary ı takip etti ve beraber büyük görkemli kütüphaneye gittik o panik halde ilerliyordu ben ise sakindim bunun sebebini bilmiyordum ama her ne ise pek de iyiye işaret değildi.

Ary büyük bir rafın önünde durdu birkaç kombine şifre girdikten sonra büyü kitabını çıkardı Dünyaya gitmek için gerekli olan büyülü kelimelerin bulunduğu sayfayı açtı bana baktı ve heyecanlı bir şekilde

“Sana fazla bilgi veremeyiz burası pek tekin olmamaya başladı sana verilen güç sana yardım edecek sen yalnızca Türkiye’ye git ve iyilik yaptıkça yeşillenen insanı bul ve onu canın pahasına koru ve şunu da unutma kraliçe onu her gece görmeye gider, onu iki kere koru” dedi elini omzuna koyarak bana güvendiğini belli etmeye çalıştı ama biliyordum endişeleri vardı sonuçta karşımdaki 

 kişi Alcander di cehennem bekçisi.

 YENİ OKUMAYA BAŞLAYAN ARKADAŞLAR DİĞER BÖLÜMLEREDE GEÇİN SEVECEKSİNİZ :) VE YORUMLARIYLA DESTEK OLUP HİKAYEDE YER ALMAK iSTEYEN ARKADAŞLARA HİKAYEMDE YER VERECEĞİM :)

Zümrüt Şehrin KurtarıcısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin