Cehennem Köpeği

140 16 5
                                    

----Zümrüt Şehir ---

Ary derin derin nefes alıp veriyordu. Fazla zamanı yoktu hemen bir plan yapmalıydı gerekli büyüleri düşünmeliydi. Kafasını toplamaya çalışıyordu bu hiç de kolay değildi yakınlarda  onu arayan bir cehennem köpeği olduğu düşünüldüğünde. İşe yaramayan bir büyü yapsa köpek onun yerini hissedecek ve onu saniyeler içinde parçalayacaktı.

“Düşün Ary düşün cehennem köpeğini nasıl savabilirsin”  Bunu daha önce büyücüler okulunda öğrenmişti. Eftelya onları yerin altındaki zindanlara kapattığından beridir bu bilgi gereksiz olarak görülmüştü ve hiç tekrarlanmamıştı. O kitabı bulmalıydı yada büyülü sözleri hatırlamalıydı. O bunları düşünürken, beyaz kolonun arkasından salyalı büyük dişli ve bir kamyon büyüklüğünde ki cehennem köpeği başını göstermişti henüz onu görmemişti ama ona bir nefes kadar yakındı. Ary kendini hiç bu kadar ölüme yakın hissetmemişti ama onu asıl kaygılandıran şey bu olanlardan kraliçeye bahsetmeden ölmek onu yalnız bırakmaktı. Ary sonunun geldiğini biiliyordu artık büyü bir türlü aklına gelmiyordu o sırada korkuyla bir nefes verdi ve korkunç köpek ona döndü koca ellerini açarak üzerine atladı ama bir anda cansızlaşmıştı. Onun üzerine düşmeden donmuştu. Ary korkuyla kapattığı gözlerini açtığında karşısında Eftelya’ yı gördü. Onun hayatını kurtarmıştı. Minnetle onun gözlerinin içine baktı ve gülümsedi. Bu kadına bu kadar bağlı olmanın yerli yerinde bir duygu olduğunu tekrar anladı. Yorgun ve sevinçli bir şekilde ayağa kalktı.

“Teşekkürler krali” Eftelya panikle yanına koştu ve Ary’ ın yaralanmış olan kolunu tuttu.

“İyi misin Ary hemen bana kolunu ver lütfen pansuman yapmalıyız” Ary ağzını açıp bir şeyler söylemek istiyordu ancak kraliçe buna izin vermiyordu panikle sürekli kolundan bahsediyordu. Ary gücünü topladı ve

“Kraliçem öncelikle sakin olun benim kolumdan çok daha önemli bir şey var bu kütüphane sizden ricam burayla ilgilenmeniz kalkan iyice aşılabilir oldu yeni güçlü bir büyüyle yenilemeliyiz yoksa her sır ortaya çıkacak” dedi sanki bunların olması yakın bir ihtimalmiş gibi.

Kraliçe onu dinliyordu ancak önemsemiyor gibiydi.

“Bu yara iyileşmeli biraz daha açık kalırsa ölürsün. Hemen kalkmalısın Şifaodaya gitmeliyiz dedi ve onu belinden tutarak kaldırdı. Canı yandığı çok belliydi ve bu durum kraliçeyi endişelendiriyor ve üzüyordu. Ary ın bir an önce iyileşmesi lazımdı ve kesinlikle  kalkanın yeniden inşa edilmesi gerekiyordu. Ary ı çekiştirerek şifaodaya getirmişti. Ary oraya ulaştığında daha da bitkindi. Eftelya bağırarak konuşuyordu.

“Hemen yardım edin! Cehennem köpeği tarafından yaralandı.”

Şifacı bir anda paniklemişti

“Cehennem köpeğinin ne işi var burada” gözleri Eftelya’yı sorguluyordu ancak Eftelya bir şey söylemeye niyetli değildi kimseyi korkutmak istemiyordu ama tedavi için bu kadarını söylemesi şarttı. Derin bir nefes aldı ve ciddi bir ses tonuyla şifacıyı tersledi.

“Sen yalnızca işine bak ve onu iyileştir ne pahasına olursa  olsun “ görkemli pelerinini döndürdü ve kapıya doğru ilerledi. Sarı uzun bukleli saçlarını savurdu ve son bir kez Ary’ a baktı içi acıyordu.

“Korkulacak bir şey yok şifacı sen işini mükemmel bir biçimde yap” Omuzları dikleşmişti. Kendi bile bu söylediğine inanmıyordu ancak ortalığı karıştıramazdı. Tekrar arkasını döndü ve Ary’ın en kısa zamanda iyileşmesini ümit ederek odayı terketti.

----Melodi---

Sabah sporlarını gece sporlarına dönüştürmüştüm. Gecenin sessizliğini hiçbir şeye değişmezdim. Evet güneş ışığını daha çok seviyordum ama sessizlik olamayınca pek bir şey ifade etmiyordu. Uzun bir ormanda tek başıma yürüyüş yapıyordum. Geceden korkmuyordum aksine onu kendi ışığımla aydınlattığımı düşünüyordum. Bazen kendimi o kadar kaptırıyordum ki ne kadar yürüdüğümün farkına varamıyordum saate bakmadan. Yürürken bütün günümü nasıl geçirdiğimi düşünüyordum ertesi günü ne yapacağımı planlıyordum. Bugün de aklıma Anael denilen o ukala takılmıştı. Ne büyük bir egosu vardı öyle. Ama bugün okuldan çıkarken onu alt etmiş  olmanın mutluluğuyla dönüp baktığımda yüzünde şaşkın bir ifade vardı evet bunu beklemiyor olabilirdi ama bu kadar şaşırmakta fazla gibiydi. Sanırım egosu sandığımdan daha büyüktü. Ben bunları düşünüp onun adına üzülürken çalıların arasından bir kıpırtı geldi. Her zaman kıpırdanmalar olurdu ama bu sanki benimle beraber koşuyordu. Ürpermiştim adımlarım istemsizce hızlanmıştı. Büyük ağaçların gölgesinde koşuyordum ve kesinlikle emindim birisi de benimle beraber koşuyordu. Ses gittikçe yakınlaşıyordu. Yolun sonunda şehrin ışıklarını görebiliyordum ve hızlanarak o bana yetişmeden önce şehre varmak için dua ediyordum. Kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum ama peşimde birisinin olması ve bu kadar karanlık olması beni korkutuyordu. Sonunda kuruntu yaptığımı düşündüm ve durdum. Seste durdu işte bu çok korkunçtu. Ama şunun da farkındaydım kaçsam da yakalayacaktı. Sonra bir köpek sesi duydum ağlıyor gibi bağırıyordu. Belli ki canı çok yanıyordu. Yeşilliklerin içerisine doru girdim korkarak. Ellerimle büyük ağaçların öne eğilmiş dallarını çekiyordum. Uzun çimenlerin arasında kocaman bir yumurta gördüm. Bu da neydi böyle? Yavaşça ona yaklaştım. Birden hareket etmeye başladı. Paniklemiştim korkarak arkamı döndüm yardım edecek birini arıyordum ancak buralardan kimsenin geçmediğini düşündüğümde bu isteğimin yersiz olduğunu anladım. O anda yumurta çatladı ve içinden yumuk yumuk bir canlı çıktı kertenkele ve köpek karışımı bir şeydi daha önce böyle bir yaratık görmemiştim. Onu daha yakından incelemek için eğildim ve yaratık birden elime atladı korkup yere düştüm ama sonra dişleri olmadığını fark ettim elimi sadece yalıyordu. Hoşuma gitmişti onu elime alarak ona baktım ama çok çirkin ve bir o kadarda sevimliydi. Onu elimden ayırıp kucağıma sardım. O anda bir çıtırdama duydum. Bu sefer kesinlikle iki ayaklı bir şeydi ve bana doğru geliyordu. İrkildim korkusuz durmaya kararlıydım.

Zümrüt Şehrin KurtarıcısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin