Giriş

64 8 11
                                    

Koruyucumla tanışmak için Bay Hugen'ın odasına doğru yürüyordum. Dar ve yüksek tavanlı korudorun desenlerini neredeyse ezberlemiştim. Neyseki artık dünyaya gidebileceğim ve buradan kurtulacağım için seviniyordum. Aslında herkes Akademiyi severdi. Ben hariç. İnsanların, gerçek insanların dünyasında olabilmek bizimkinden çok daha cezbediciydi benim için.

Elbette ki her hafta buraya gelip rapor bırakmam gerekiyordu. Rapor da ne rapor ama! Bir hafta boyunca neler yaşadığımı gösteren tensel bağla alınan canlı bir video. Özel hayata saygı Akademide yoktu. Kurallar düzen getirir ama Tanrı aşkına kim tuvalet görüntülerimi bile izlemek isterdi ki! Ne çeşit bir sapıklıktı bu böyle?

Nihayet Hugen'ın odasına geldiğimde aklımdaki düşüncelerden sıyrılmış kendimi yeni bir korkunun içinde bulmuştum. KORUYUCU. İnsanların dünyasına gidebilen benim gibi cadılara çit cadısı diyorlardı ve her çit cadısının bir koruyucusu olurdu. Onları dünyaya hazırlarlar ve görevleri için eğitirlerdi. Ah en önemli ve lanet kısım; onların kıçlarının dibinden ayrılmazlardı. Üst sınıfların konuşmalarından çıkarımlarıma göre ise yaşlı ve genelde tıknaz oluyorlardı. "Bu görevi ben istedim ve onu başımdan atmayı başaracağım." diye tekrarladım içimden. Kendinden emin bir iki defa tıklattım kapıyı ve ardına kadar açıldı.

Hugen o yaşlı gözlerini bana dikti. Uzun beyazlamış saçlarını sallayarak "Gel Victoria Blackway. Otur." dedi. Masasının hemen karşısındaki deri koltuğa oturdum. Odada yalnızdık. Koruyucum yoktu. Lanet! Bir sorun mu olmuştu? Beni göndermekten vaz mı geçmişlerdi?

"Bir sorun mu var?"

"Hayır, Victoria Blackway." -Sanki her cümlesinde adımı söylemek zorunda!- "Koruyucun burada." dedi ve pencerenin kenarından biri sessizce bize doğru döndü. Perde açıldığı için gözlerim güneş ışığından rahatsız olmuştu. Kısık gözlerle bakarken "Arthur Dragomir".

Ne dedi?! Ne demek Arthur Dragomir! "Nasıl yani... Doktor Hugen, Arthur..." diye gevelerken sonunda onu görebileceğim kadar yakınıma geldi. Tanrım! Gerçekten taş gibiydi. Geldi ve yanıma oturdu. Histerik bir kahkaha patlattım istemsizce. Şaşırmıştı. Olabileceği en şapşal haliyle "Dragomir." diyerek cümlemi tamamladı.

" diyerek cümlemi tamamladı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Çit CadısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin