Bölüm 19: Duygu

1.4K 94 57
                                    

Sanırım bu bölüm biraz uzun oldu. Her yeni bölüme başlarken bu bölüm en fazla altı sayfa olacak diyorum kendime. Ama sonra, "Şu ayrıntıdan da bahsedeyim. Bunu da kesin eklemem gerek," gibi şeyler geçince kafamdan, maalesef o bölümün sonunu bir türlü göremiyorum.

Yapacak daha bir sürü güzel şey varken vaktini bu bölümü okumaya ayırmış olan herkese şimdiden teşekkürler. İyi okumalar...

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Hayal sadece Zeynep'in işe gitmediği zamanlarda kızarmış ekmek kokusuyla uyanırdı. Onun evde olmayacağını bildiğinden şüphe içinde mutfağa doğru ilerledi. Sabahları kafasının yerinde olmadığı bilinen bir gerçekti. O yüzden Barış'ın gece orada kaldığını da unutmuştu. Zeynep sabah erkenden işe gideceğinden, bir iki saatliğine bile olsa onun evde yalnız kalmasını kimse istememişti. Bu yüzden de Barış geceyi orada geçirdi.

"Barış?"

"Nihayet uyandın mı? Günaydın." Barış'ın yüzünde pencereden yansıyan güneşin de desteğiyle adeta parlayan bir gülümseme vardı. Bu onun da gülümsemesine neden oldu. Sabah huysuzluğu adlı rahatsızlık yüzünden sabahları hiç gülümseyemezdi aslında.

"Günaydın." Gözü Zeynep'inkinden bile daha donanımlı olan masaya kaydı ve gülümsemesi daha da büyüdü. "Bence sen bana gönderilmiş bir meleksin."

Kızın sözleri Barış'ı duraksattı. Her zaman böyle şeyler çıkmazdı ağzından çünkü. Başını iki yana sallayarak yere baktı. Gülümsemesi daha da büyüdü. Az miktarda utangaçlık sızmıştı içine ve bunu kendine yakıştıramamıştı.

Kahvaltı sırasında telefonuna gelen bir mesaj, Hayal'in moralini bozdu. Mesaj Zeynep'tendi. Kerem'den intikam almak için Barış'ı üzmemesini söylüyordu. Bunu daha önce söylememişti çünkü Barış evdeydi. O bunu bir kurtuluş olarak görmüştü ama Zeynep ona her şekilde yetişmeyi başarabiliyordu. Mesajı hemen sildi. Söylediği şeyi umursamadığı anlamına geliyordu bu.

"Ne oldu?" Telefonuyla ilgilenirken yüzünün düştüğünü fark etti Barış. Yine katilden gelen bir şeyler olup olmadığını merak etti.

"Yok birşey... Yani önemli birşey yok."

"Anladım."

Gözü onun tabağına kaydı yine. "Zeynep'le seni anlayamıyorum. Nasıl bu kadar az yiyerek yaşayabiliyorsunuz ki? Ben bir gün sizin gibi yesem günün sonunda on kilo vermiş olurdum."

"Böyle bir şeyin olabilmesi imkansız."

Barış'ın aşırı ciddi cevabına sadece gözlerini devirerek karşılık verdi. Onun bu hallerine alışmıştı ne de olsa. "Bugün ne yapacağız?"

"Bilmem. Düşünürüz. Ama önce benim eve uğramamız gerek. Senin için sorun olmaz değil mi?"

Ağzı dolu olduğu için başını iki yana sallayarak verdi cevabını.

"Üçte burada olmamız gerekiyor, biliyorsun."

Yine aynı nedenden aynı şekilde cevap verdi. Bu sefer hareketi evet anlamındaydı. Kerem'in okuldaki işi, saat iki gibi bitecekti. Ve yine Hayal dışındaki herkes, ne kadar çok kişi olurlarsa o kadar iyi olacağını düşündüğünden Kerem'in işi bitince evde buluşmaları gerektiğine karar verilmişti. Ama onu görmek isteyip istemediğinden emin değildi kız. Eski Hayal içeriden bağırıyordu yine: "Senin istediğin Kerem. Sadece ne istediğinden emin olamadı. Bir anda panikledi sadece. Normal şeyler yaşamıyorsunuz ki. Senin istediğin Kerem. Saçmalama!" Şimdiki Hayal yüzünde hain bir sırıtışla onun bağırıp çağırmasına izin verdi. O istediği kadar bağırabilirdi. Sonuçta kontrol kendisindeydi. Bu yüzden de Kerem'i görmenin onu rahatsız edeceğine inanmaya hakkı vardı.

Karanlığı ÖldürmekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin