Hastahaneden çıktıktan sonra, Autumn her ne kadar yanında bizi istemediğini söylese de,onu dinlemeyip evine girebilmesi için yardım etmiştik.Young bizde kalmayı teklif etmişti ama Autumn ona öyle bir baktı ki,Young sadece yutkunmakla yetindi.
Daha araban iner inmez bizi istemediğini vurgulayan gözlerini üzerimizde gezdirmeye başlamış, bizse bakışlarını görmezden gelerek onu evinin kapısına ilerleyebilmesi için yardımcı olmuştuk. Ayrıca bu halde hiçbir halt yapamayacağını anlayana kadar onunla kalmaya ve her halükarda bırakmamaya da kararlıydık.
Jooyoung Autumn'u odasına çıkaracağımız sırada,bir işi olduğunu ve gitmesi gerektiğini söylemiş ve Autumun'un yanağını minikçe sıkıştırıp bizi yalnız bırakmıştı.Açıkçası bundan sonraki adımın ne olacağından emin değildim.Üstelik Autumn ona dokunmama bile izin vermiyordu.Koluna girip yukarı çıkmasına yardım edebilmek için koluna gireceğim esnada "Gerek yok,ben kendim çıkabilirim." diyerek karşı koymuştu.Arabadan inerken koluna girdiğimi ve buraya kadar ona dokunarak geldiğimizi fark etmemiş miydi?
Beni geçip aksayan ayağıyla merdivenlere yaklaştığın da küçük bir çocuk acemiliğiyle adımları teker teker çıkmaya başladı.Arkasında öylece durup yavaş yavaş adımlayışını izledim.Korkulukların solda olması,Autumn sargıda olan sol kolu için fazlasıyla sorundu.Bu yüzden hiçbir yerden tutunamıyor ve adımlamakta zorlanıyordu.Arkasında durup sap gibi onu izlemektense yanına gidip duvarın yüzeyinden yardım almak için çabalayan sağ elini avuçlarımın arasına aldım.Gözlerini ayaklarından çekip, ne yaptığıma bakmak üzere yüzüme diktiğin de "Bir an önce yatağında olman gerekiyor Autumn.Bu gidişle yarına anca varırsın odana." deyip elimin arasında direnen parmaklarını susturdum.
"Neden sinirleniyorsun,rahatsız olamaz mıyım? Bir kadın her zaman parmaklarınıza ya da dokunuşlarınıza karşılık vermek zorunda mı?" dedi yüzüme pislik herifin tekiymişim gibi bakıp.
Ne ara bu anlayışı benimsediğinden bir haber olduğum feminizmin etkileriydi bunlar,bu defa kesin emin olmuştum.Autumn kesinlikle erkekler nefret ediyordu(!) Artık...benden bile."Sinirlendiğim felan yok.Sadece bana yabancı biriymişim gibi davranman sinirlerimi bozuyor ve ben artık bakışlarını kaldıramıyorum."
Trabzanların sonuna gelmek üzereydik.
Artık normal şeylerden konuştuğumuza sevinmiştim.Hiç değilse susmuyor benimle tartışıyordu.Dün sabah,alnına dudaklarımı bıraktığım sabah,onu uyanık yakaladığım zaman, bir şeyler tam olmasa da kısmen değişmişti...O günden sonra Autumn hareketlerinde gözle görünür bir anlayış hakimdi.Odasına yaklaşırken elini ellerimden çekip içeri girdi.Peşinden gidip gitmemek konusunda tereddüt ettim,üstünü değiştiriyor ya da beni istemiyor olabilirdi. Kapının arkasında durmuş öylece bekliyordum,ne aşağı inebiliyor ne de içeri girebiliyorum.
Kendine gel Baekhyun, ne zaman onu görmek için ondan izin aldın ki,burası yıllardır çekinmeden girdiğin ev ulan. Çekinmene s*çayım! - diye düşünürken ani bir hareketle ve tereddüt etmeden kapıyı açıp içeri girdim.İçeri girmemle kendime küfür etmem bir oldu.Autumn üstünü değiştiriyor ror du.Sen az önce çekinmene mı sıçıyordun pardon?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
monacrómach
Fiksi Remaja'kurtarılabilmek için ölümün kıyısına kadar gelmek gerekiyordu.' second raund \end