Yağmur bardaktan boşalırcasına yağıyordu. Yanına bilerek şemsiyesini almamıştı. Sanki yağmur tüm günahlarını temizliyordu. Elleri soğuktan buz gibi olmuştu. Morarmaya yüz tutmuştu adeta. Sırılsıklam olmuştu ama umurunda değildi. Şu an sigara içmek istiyordu. Nefes alabilmesi için sigara içmesi lazımdı. Her zaman gittiği parka doğru yürüdü. Toprak kokuyordu. Çok severdi toprak kokusunu huzur verirdi. Parka geldiğinde salıncakların birine oturmak istedi ama bu yağmurda salıncakta sigara içemezdi. Göz gezdirdi parka nereye oturabilirim diye. Çocukların kaydığı oyuncağa takıldı gözleri oraya çıkabilirdi. Hem kimsede fark etmez dedi içinden merdivenlerden çıkmaya başladı. Sonunda oturmuştu, yorulmuştu. Botlarının içinde parmaklarını hareket ettirdi. Güldü. Küçükkende böyleydi yağmurda suyla oynar eve gittiğinde annesi kızarda ama yine mutlu olurdu. Sigarasını yaktı derin bir nefes çekti. Nefes aldığını hissetti. Çocukken bu parka gelirlerdi sevdiği adamla o zaman küçüklerdi. Yaz akşamları anneleriyle gelirlerdi hem dondurma yerlerdi hem de parkta oynarlardı. O zamanlar çok beğenirdi sevdiği adamı şimdi ise çok seviyordu. Ama adam unut demişti. Nasıl unutabilirdi? Nasıl yapabilirdi? Yapamazdı. Aklına o an geldi ikinci sigarasından derin bir nefesi ciğerlerine hapsetti. Barış Manço'nunda dediği gibi "Unutamadım, unutamadım ne olur anla beni." dedi ve sigarasından bir nefes daha çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Garip Yabancı'nın Defteri
ChickLitBir garip yabancıyım ben aranızda yaşayan. Ya görmediğinizi ya da görmek istemediğiniz. "Şu var ki ikimizin ruhu da normal insanlar gibi mutlu olamayacak kadar kırık."