(Multidekiler Umay ve Araf)
Olayın üzerinden iki gün geçmesine rağmen o gölgeye hala ulaşamamıştık. Olanları Koray'a anlattığımda çevredeki kafeleri gezip güvenlik Kameralarını inceledik. Bizim barın çaprazında ki kafenin kamerasından birkaç görüntü elde ettik. Gölge bardan koşarak çıkıp motora atlıyo. Atlamasıyla birlikte arkadaşı gazı kökleyerek hızla uzaklaşıyolar. Karanlıktan dolayı yüzü gözükmüyo ki başını da öne eğmiş. Bi beş saniye sonra da ben çıkıyorum. Bu görüntünün haricinde elimizde hiçbir şey yoktu. Ve yapabildiğimiz tek şey beklemekti.
Oturduğum yataktan kalkarak dolaba yöneldim. Hızla üzerime rahat bir şeyler geçirerek mutfağa indim. Bugün Koray kahvaltıya gelecekti ve kahvaltıyı biz hazırlayacaktık. Mutfağa girdiğimde tezgahın üzerinde bi not buldum."Kahvaltılıkları hazırlayıp çayı koydum. Ufak bir işim çıktı. Yarım saate geleceğim. Ek bir şeyler hazırla ve portakal suyu sık. Koray kahvaltıda portakal suyu içer."
Ah Doğa ve şu emir kipleri (!)
Buzdolabına yönelerek malzemelere baktım. Sanırım krep yapabilirim, gerekli malzemeleri çıkartarak hamurunu hazırlamaya başladım. Yirmi dakikanın ardından on beş krep hazırdı. Krepleri masaya koyarak portakal suyunu sıktım. Bu sırada Doğa da gelmişti. Masada her şey hazır gibi gözüküyodu. Oturup beklemeye başladık. Çok geçmeden Koray'ın sesi duyuldu,
-Bu mükemmel sofra benim için mi?
Doğa'yla aynı anda kafamızı sağa-sola salladık. Koray'da yerine oturdu.
-Portakal suyumda sıkılmış. Ah kızlar beni fazla şıma-
-Koray kapa artık şu çeteni. Yiyeceksen ye yemiyeceksen defol.
Koray Doğa'nın bu ani çıkışı karşısında gözlerini büyüterek ona baktı. Ardından kafasını eğerek yemeye koyuldu. 3. krebine geldiğinde içine önce çikolata sonra reçel somra peynir en üstede domates koyarak sarmaya başladı. Lütfen biri omu yemeyeceğini söylesin, şimdi kusucam galiba... 5. krebini de sarmaya başladığı sırada dayanamayarak,
- Koray, sen kaç gündür yemek yemiyosun?
- Sanırım uzun süredir böyle güzel yemek yemedim,
Diyerek sarmaya devam etti.- Bu arada krebi kim yapti?
- Ben yaptım,
Diyerek gülümsedim.- Nefis olmuş,
Diyerek göz kırptı. Tam "afiyet olsun" diyeceğim sırada Doğa,-Abartma Koray,
Diyerek lafı ağzıma tıktı. Koray'ın " birileri kıskand galiba" demesiyle Doğa tabağındaki zeytini gözüne doğru fırlattı. Ben de kendimi daha fazla tutamayarak kahkayı bastım.-Az daha hızlı atsaydın Doğa, gözümü çıkaramadında..!
Doğa omuzlarını silkip kahvaltıya devam etti. Kahvaltıdan sonra Koray'la birlikte bi işleri olduğunu antremana tek başıma geleceğimi söyleyip gittiler. Sofrayı toparlayarak odama çıktım. Birkaç saat onaylandıktan sonra antreman icin yola çıktım. Benim için ayrılan yere geçip çalışmaya başladım. İki saat kadar çalıştıktan sonra telefonuma mesaj gelmesiyle ara verdim.
DOĞA :
Çıkışa gel, beş dakikan var ACELE ET.Gözlerimi devirerek eşyalarımı toparladım ve çıkışa doğru yürümeye başladım. Doğa ayağıyla yerde ritim tutmaya başlamıştı. Adımlarımı hızlandırarak yanına ulaştım. Hiçbir şey söylenmeden yürümeye başladı. Bende adımlarını takip ettim. Doğa'nın aniden durmasıyla yanımızdan siyah çelik kaplamalı motor büyük bir gürültüyle geçti ve yedi sekiz metre ileride durdu. Doğa burada beklememi söyleyerek motora doğru ilerledi. O sırada motorun sahibi motorda inerek siyah kaskını çıkardı. Buradan bile insanın dikkatini çekecek kadar belirgin mavi gözleri siyah saçları vardi. Beyaz teni üzerindeki kirli sakalı görüntüsüne hafif serserilik katmıştı. Baştan aşağı siyah giyinmeside cabasıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fısıltı Şehri
Novela JuvenilAcıma duygusunun yok olduğu, karanlığın ortasında kaybolmuş ve kimsenin bilmediği sırlarla dolu bir şehir. Umay Keskin... Babasının masum olarak adlandırdığı bu şehre ayak uydurabilecek,aşk ve acıyı aynı anda taşıyabilecek miydi, yoksa uyum sağlay...