Geceye kadar plan yapmıştı Cleyton, Lessie ve Jacop üçlüsü. Jacop soygun yeri olarak üç-beş km ötedeki bir marketi göstermişti.
"Bence orası olmalı. Yani en azından kendimizi deneriz. Neredeyse günün her saati açık. Market sahibi de yaşlı bir adam." dedi Jacop uykulu gözleriyle.
"Yaşlı bir adam... Çalınacak bir emek... Tehlike... Bilemiyorum Cleyton. Çok zalimce." dedi Lessie düşünceli düşünceli.
"Bizim yaşadıklarımız da az buz şeyler değil Lessie." dedi Jacop.
"Coens'i kullanıp para çalsak? Sonuçta çalacağız. Her türlü tehlikene de olsa." dedi Cleyton akıllıca.
"Coens'i kullanırsak yakalanabiliriz. Takip ediyorlardır bence. Bu yüzden ailelerimize bile haber yetiştiremiyoruz. Bence alacağımız birkaç dolar için gereksiz." dedi Lessie.
"Aile demişken, gerçekten annem nasıl acaba?" diye düşündü Cleyton, iç çekerek.
"Babamla görüştüm ben. Kendileri hayatlarına aynen devam ediyorlarmış. Galiba Cage sadece bizimle ilgileniyormuş. Eğer fazla ses çıkartmazsak bize fazla zaman ayırmayacakmış." dedi Jacop sakin ses tonuyla.
"Cage... Demek bize fazla zaman ayırmayacakmış." dedi Cleyton.
"Evet."
"Peki neden şimdi söylüyorsun bunu? Neden ilk konuştuğunuzda değil?" diye sordu Cleyton şüpheli bakışlarla.
"Çünkü unuttum."
"Unuttun?"
"Evet, unuttum. Artık ne zaman yargılanmadan arkadaşınız olacağım?" dedi Jacop burnundan soluyarak.
"Yine mi tartışacağız Jack? Yine burnundan mı soluyorsun?" dedi Cleyton, Jacop'un gözlerinin içine bakarak.
''Neyse..." diye araya girdi Lessie her zamanki gibi. "Tartışmayalım. O adamdan başlasak mı? Denemiş olalım en azından." dedi.
"Hani bu zalimceydi Lessie?" dedi Jacop inanmamış bir tavırla. "Ah... Siz ve sahte hümanistliğiniz."
Lessie, Jacop'un yüzüne şöyle bir baktı. "Üzülmediğimi ve yalan söylediğimi mi düşünüyorsun?" dedi.
"Evet." dedi Jacop soğuk bir tavırla.
"Seni inandıracak değilim öyleyse." diye cevap verdi Lessie, aynı şekilde soğuk davranan Lessie.
"Evet, değilsin." dedi Jacop sadece.
"Evet, toparlanın. Tartışmak bize fayda vermez. Hadi gelin de şu dükkânı soyalım." dedi Cleyton.
Hazırlanıp, çıktıklarında resepsiyon yerinde yine İtalyan tipli, o görevli vardı. Yüzü iyice beyazlamış, gözlerinin altı mosmor olmuştu. Gözlerinin içi de kan çanağı gibiydi. Cleyton, Lessie ve Jacop geldiğinde, yine o soğuk tipiyle onların üzerinde bir göz gezdirdi. O zombiye benzeyen yüzüyle, üzerlerinde göz gezdirdikten sonra hafif bir boğazını temizledi.
"İyi günler efendim." dedi soğuk yüz ifadesiyle.
"İyi günler." dedi Lessie şaşırmış ve iğrenmiş bir ifadeyle.
Görevli hafiften sırıttı. Cleyton adamın yüzüne bakıyordu. Ancak Jacop ve Lessie adama bakmaktan çekiniyordular.
"Yüzüne ne olmuş böyle?" diye sordu Cleyton. "Zombiye dönmüşsün."
Adam, Cleyton'a bir kez baktı. Kısa süre baktıktan sonra yine bir kez sırıttı.
"Fazla mesai." dedi o korkutan sırıtmasıyla.
"Ha, kolay gelsin o zaman."
"Teşekkürler."
"Bir şey değil... Hadi gidelim." dedi ve Jacop ile Lessie'yi alarak dışarı çıktı. Çıktıktan hemen sonra geri gelip "Üç saat içerisinde geleceğiz. Geldiğimizde tuvalet hazır olsun. İki gündür tutuyorum kendimi." diye sırıttı Cleyton.
"Tabi efendim." dedi görevli.
Cleyton da tekrar arkadaşlarının yanına gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cleyton Payens II : ERDEMLİLER BİRLİĞİ
AdventureCleyton Payens kitabının ikinci serisi. Cleyton,Jacop ve Lessie'nin olayların içine tamamen girmesiyle devam ediyor. Beğeneceğiniz ve soluksuz takip etmeniz umuduyla...