Gözleri odanın tavanını boş bakışlarla izlerken, aklından geçen düşünceler gözlerini puslandırmaya yetmişti.
Bu şehirde kalmak canını acıtıyordu. Üzerini toprakla örttüğü kötü anılar karabasan misali üzerine çöküyordu.
Her ne kadar akıtacak yaşı olsa da onları özgür bırakmayacaktı. Bunu yapmak demek yıllar boyu ördüğü duvarları yıkmak demekti.
Geleli neredeyse 3 hafta olacaktı. Babasının sağlığı iyiye gidiyordu. Daha fazla burada kalmanın anlamı yoktu. Kendisini bekleyen bir işi vardı.
Biliyordu ki ne kadar çok kalırsa ayrılması o kadar zor olacaktı. Her ne kadar ayrılacağı insanlar annesi, babası olmasa da.
Onlarsız yaşamaya alıştırmıştı kendini. Asıl korktuğu kişiler gerçekten ailem diyebileceği kişilerdi.
Gitmeye karar verince bütün samimi duygularıyla kalmasını isteyen ve ellerinden gelen herşeyi yapan insanlar.
Onlar halaları, kuzenleri ve eniştelerinden başkaları değildi.
O zamanlar başka bir kadın için evi terketmiş babasının umrunda bile değildi Deniz. Ama o buna rağmen acilen ameliyata alınan babası için gelmişti.
Ne ironiydi ama. Kaçtığı insanlardan dolayı, yıllardır uğramadığı şehre babası için gelmişti.
Acıyla yukarı kıvrılan dudakları kapının çalınmasıyla düz çizgi haline geldi.
Vücudunu dikleştirerek yatağın başlığına dayadı ve pürüzlü sesiyle gelmesini söyledi.
Meraklı gözleri gelen kişiyi görünce gülümsedi. Sarıya kaçan kumral saçları, beyaz teni ve hafif kısık mavi gözleriyle Ege, içeri girip yatağın ucuna oturmuştu.
" Günaydın "
"Valla gün senin için aydın olabilir Deniz'cim ama aynı şeyi kendim için söyleyemiyorum."
Kaşlarını hafif çatmış bir şekilde "neden?" diye merakla sordu.
"Zatı aliniz kıymetli kıçını kaldırıp 3 gündür odadan çıkmayınca annem ortalığı velveleye verdi. "
"Biliyorsun çok yoruldum, dinleniyordum." her ne kadar hastane ve ev arasında mekik dokusa da onu asıl yoran, duygusal olarak ayakta durmaya çalışmasıydı.
"Evet sevgili kuzen öyle ki sonbahar aylarında kış uykusuna yattın diye korkmaya başladı herkes. O yüzden şimdi hemen kalkıyorsun ve tüm pazar gününün tadını çıkarıyoruz. Yoksa annem bizim canımızı çıkaracak."
Kuzeninin annesinden ciddi anlamda korktuğunu anlayan Deniz kahkahalarla gülmeye başladı.
Halasının panik olunca yapabileceklerini bildiği için Ege'ye hak vermişti. Ama yine de takılmadan geçmedi.
" Vay benim çapkın, kızların yüreğini ağzına getiren kuzenim annesinin kuzusu olmuş." Aynı kahkahalarına devam ediyordu. Gerçekten gülmeye ihtiyacı var gibi.
Bu lafa cevap vermesi Ege için zor olmazdı. Ama uzun zaman sonra onun bu şekilde güldüğünü görmek Ege'yi fazlasıyla mutlu etmişti. Deniz'in kahkahaları son bulduğunda ona sıkıca sarıldı.
Deniz birden Ege'nin sarıldığına önce anlam veremedi." Seni böyle gülerken görmek güzel. Çok güzel."
Bu cümleyi duymak Deniz'in daha sıkı sarılmasını sağladı.
Ege Deniz için daima onu koruyup kollayan bir abi gibi olmuştu. Çocuklukları beraber geçmişti.
Deniz'in dışa vurmadığı bütün duyguları bilen Ege için, onun gülümsemesi çok şey ifade ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKLI DENİZ
RomanceDeniz, ailesinin yıkımından sonra kendi başına, inşa ettiği duvarları korunaklı bir kale haline getirmişti. Boston'da devam eden yaşamı, ani gelişen olaylarla İstanbul'a geçiş yaparken hayatından çıkmayacak bi...