Bölüm7:İKİZLER TAM ANLAMIYLA GERİ DÖNDÜ!!!!

1.2K 69 4
                                    

Sevgili tatlı okuyucularımız size güzel bir süpriz yapmak istedik bu yüzden aramızı normal tarihinden daha erken bitirdik. Umarım bu yeni bölmü beğenirsiniz.
Multimedia Oktay Soycan

Mordachai kılığına girmiş adama bakıyor ve cevap bekliyordu.
Tok güçlü bir ses,
"Benim evlat."dedi
Ama bu ses bu,
"AMCA!!!"
......................
EDİS
......................
Üzerimi çırparak yavaşça ayağa kalktım. Hala inanamıyordum. Elis'in bu planına amcam da mı dahil olmuştu. Üzerindeki şaşkınlığı atmaya çalışarak.
"Amca sende mi???"
Amcam Elis'in omzuna elini atıp kendine çekerek, 
"Bu kıza kim hayır diyebilir ki Edis!!!"
Elis ellerini iki yana  açıp birazda ukalaca, 
"Kimse!!!! Dedi ve gıcık bir şekilde gülümsedi."
"Size inanamıyorum!!! Beni nasıl korkuttuğunuzdan haberiniz var mı??? Amca senden hiç beklemezdim. Peki Elis sen bu kadar şeyi nasıl hazırladın birde bana çaktırmadan?!"
"Ne diyebilirim ki ikizim ben mükemmelim."
"Benle konuşarak da bu konuyu halledebilirdin?!?"
"Hayır, edemezdim sende en az benim kadar inatçısın ama elbette konuşarak halledebileceğimiz sırlar da var değil mi?" deyip göz kırptı.
Bu sırada üçümüzde aynı anda kafamızı Bodrumun dışarıyı gösteren küçük penceresine çevirdik. Birilerinin sesi geliyordu. Yavaşça pencerenin oraya gittim. Pencere yüksekteydi. Pencerenin tam aşağısında duran sandalyeye bastım ve kafamı eğerek dışarıdakilere baktım.Pencere küçüktü ama genede dışarıdaki konuşanların bizim çocuklar olduğunu gördüm.
.....................
RÜZGAR
.....................
Elis!!! Hala ortalıklarda yoktular. Keşke Elis'i hiç yalnız bırakmasaydım. Aptal kafam!! Neden onu yanlız bıraktım ki??Ya başına bir şey gelirse??? Ama Elis'ten bahsediyoruz değil mi ?  O güçlüdür ona bir şey olmaz? Ah Gene şu şeyi yapıyorum. Onu düşünüyorum. Bana onca yaptıklarından sonra hala onun yanında olmak istiyorum. Ona zarar gelmesinden korkuyorum. Ama neden?? Biraz daha düşünürsem çıldıracağım!!! Bir anda ayağa kalktım. Tüm gözler bana çevrilmişti.

"Edis gideli 20 dakika oldu. Başlarına bir şey gelmiş olabilir. Ben gidiyorum!!!"
Benle birlikte aynı anda Edis'im adamları olan Giray ve Emre kalktı. Emre gayet sakin bir şekilde
"Bizde geliyoruz!"
Başımla onayladım. Birden Kamer'de ayağa kalktı.
"Bizde geliyoruz." diyerek! Sonra da yanındaki çocuğa -yanlış hatırlamıyorsam adı Cenk'ti- kafasıyla kalk işareti yaptı.
Kısık bir sesle,
"Hah bir sen eksiktin!." Dedim
Kamer kaşlarını çatarak,
"Bir şey mi dedin?" 
"Hayır." diyerek gözlerimi devirdim.
Oktay da atlayarak,
"Bensiz olur mu??" diye bir soru yöneltti.
Kimseden ses çıkmayınca bozuntuya vermeyerek,
"Olmaz tabi !!!" dedi ve ellerini kaldırdı.
Korktuğu belliydi ama beni yalnız bırakmamak için geliyordu. Bende biraz tırsıyor değildim ama Elis'i orada bırakamazdım..... Aa evet bide Edis !!
Ada ise,
"Dikkatli olun!!!" dedi biz kamptan ayrılırken. Bu sırada Kamer bana omuz atıp önüme geçti. Bende aynı şekilde ona omuz atarak önüne geçtim ve,
"Yolu ben biliyorum." dedim. Oktay'da yanıma geldi. Elis'le ayrıldığım yere kadar geldikten sonra biraz daha ilerledik. Ağaçların seyretmeye başladığı tarafa gitmeye devam ettik. Kısa bir süre sonra karşımıza ürkütücü kulübe ev çıktı. Ev ahşaptandı. Sanırım iki katlıydı. Çünkü üst kısmında küçük bir pencere vardı. Tavan arası da olabilirdi. Bilmiyorum!!! Ama ev çok ürkütücüydü orası kesin! Hepimiz büyük bir dikkatle evi inceliyorduk ki sessizliği bozan yine Oktay oldu.
"Vay anasını!!!! Bu ev amma korkunç lan." 
Kamer ukala ukala gözlerini devirdi.
"O kadar da korkunç değil." deyip kendini beğenmiş bir ses çıkarttı. 
Bu söylediğine kendi bile inanmamıştı.
Oktay omuz silkti ve nereden çıkardığını anlamadığım kamerayı çıkartarak.
"Bu anı kaydetmeliyiz." dedi ve kayda bastı.
.................
ELİS
.................
Sanırım planımız işe yaramıştı. Başarmıştım!! Edis kendine gelmişti. Ama onunla hala konuşup halletmemiz gereken şeyler vardı. Tam bunları düşünürken dışarıdan sesler geldi. Edis baktı! Bizimkiler gelmişti. Edis
"Hadi yukarı çıkalım!!!" dedi
Ben ona bakıp yüzüme küçük bir gülümseme yerleştirdim.
"Eskisi gibi olmaya ve şunlara bir oyun oynamaya var mısın? "
Edis kafasını onaylar şekilde sallayarak sırıttı.
Amcam zaten bu sırada üzerindeki kostümü çıkarmış yüzündeki makyajı siliyordu. Edis ve ben birbirimize baktık ve bir anda ikimizde aynı anda koşarak amcamın çıkardığı Mordachai kıyafetlerini tuttuk. O kendine çekti ben kendime. İkimizde canavar olmak istiyorduk. Ama bu canavarları sevdiğimiz için değildi ikimizde canavarlardan nefret ederdik hatta...... Her neyse ikimizde ölü olmak istemiyorduk o yüzden canavar olmak daha ilginç geliyordu. Edis'e baktım ve
"Pekala." dedim ve kostümü bıraktım. Sol elimi açtım üzerine diğer elimi yumruk yaptım ve ona bir bakış attım. Bu taş kağıt makas oynayarak karar vereceğimiz anlamına geliyordu. Oda kostümü bıraktı ve elini benim gibi yaptı.
"3 , 2 , 1!" 
"Hah!!!!"  Edis her zaman makas yapar!!!
Evet Edis ile her taş kağıt makasta ben kazanıyordum. Çünkü Edis her seferinde makas yapıyordu. Bende haliyle taş!! Edis yüzünü buruşturdu. Ben amcamın çıkardıklarını giydim ve Edis ile kendime makyajı yaptım. Çocuklarla biraz eğlenelim!
..................
RÜZGAR
..................
Oktay elindeki kamerayla kendini kaptırmış bir şekilde
"Herkese Merhaba ben Oktay Soycan!!!!Şimdi sizlerle birlikte bu korkutucu eve gireceğiz ve ikizlerimizi kurtaracağız."
Biz ona mal mal bakarken o evin kapısına doğru ilerledi. Bizde onun arkasından gittik. Evin içine girdiğimizde ki bu evin içi dışından daha korkunçtu. Eskimiş ahşap sesler çıkarıyordu. İçimden arkama bakmadan kaçıp gitme isteği uyandırıyordu.Duvarda iğrenç şeyler vardı. Tavuk bacağı, türlü semboller, her an gözü haraket edecekmiş gibi bakan eski bir tablo. Yavaşça ilerleyerek ayrılmadan etrafa bakınıyorduk. Bizim aksimize Oktay bağırarak
"Elis,Edis!!!" dedi. Ama bir şeyi düzeltmek istiyorum bağırmadı , anırdı resmen.Benim yapmak istediğim şeyi arkasında duran Cenk yaptı ve ensesine bir şaplak geçirdi. Bunun üzerine ensesini ovuşturup homurdanarak etrafı incelmeye başladı.
Omuz silkerek arkamı dönmeden.
"Elis'in anlattığı efsanede cinayetler bodrumda oluyordu. Büyük bir ihtimalle onlarda bodrumdadır.
O sırada arkadan bir tıkırtı geldi ve hepimiz arkamızı döndük. Cenk ve Oktay yoktu. Nereye gittiler bunlar??
Kısık bir sesle bağırarak
"Oktay şaka yapmanın sırası değil çıkın ortaya!!" dedim.
Emre dişlerini birbirine bastırarak,
"Şaka yaptıklarını sanmıyorum" dedi ve yere eğildi. Oktay'ın kamerasını yerden aldı.
"Eğer şaka yapacak olsalar bunu kaydetmeme riskine girmezler." dedi. Bu dediğini hepimiz mantıklı bulduk. Bir sessizlik oldu. Sessizliği bozan ise Kamer oldu.
"Bu kadar şaka yeter bence bize bir oyun oynuyorlar.Ben buna katılmayacağım.Ben bodruma iniyorum. Biriniz benimle gelsin. Diğer ikinizde şu diğer odalara baksın." dedi. Sesinde bir tedirginlik vardı. Ben onunla ne kadar istemesem de aşağıya inecektim. Giray ve Emre'de diğer odalara gideceklerdi. Giray ve Emre gittiklerinde bende önden bodruma yöneldim. Kamer'in arkamdan geldiğini hissediyordum. Bodrum kapısını yavaşça açtım. Kapı acayip korkunç derecede gıcırdıyordu.Kapıyı sonuna kadar açtım ve arkama baktım. Arkama baktığımda şok geçirdim. Çünkü Kamer yoktu.
"Kamer şakanın sırası değil!!!Kamer!!!" dedim itiraf ediyorum çok korkuyorum , yeter lan bu ne böyle!!!!Korku filmindeyim lan resmen. Düşüncelerimden sıyrıldım kendimi toparladım ve bodruma giden merdivenlere doğru yavaşça inmeye başlamıştım ki arkamdan bir şey beni tuttu ve duvara yapıştırdı.
"Mordachai!!" dedim. Güler gibi bir ses çıkardı sonra boğazıma kolunu dayadı ve baskı yapmaya başladı. Gözümü kapadım ve derin bir nefes aldım.
.......................
ELİS
.......................
Onlar içeriye girdiklerinde bizde hazırdık. Oktay video çekiyordu. Bu bizim işimize gelmişti.
...
En arkada Cenk ve Oktay vardı. Diğerleri onların önünde konuşuyorlardı. Bizim iki gerzek ise arkada etrafı çekmekle uğraşıyorlardı. Yani ilk hedeflerimiz onlardı.
Bu ev eski bir ev olduğu için yerde küçük gizli bir kapak vardı. Bu küçük kapağı açtığında kutu gibi bir saklanma yeri ortaya çıkıyordu. Edis'de oraya saklanmıştı. Telefonla işaret gönderdim ve oda sessizce kapağı açıp Oktay ve Cenk'i kampa gelmeden önce ayarladığım bayıltma spreyleriyle bayıltarak gizli bölmeye koydu ve  kapağı kapattı. Kapağa kapatırken biraz ses çıktı ama sorun değildi. Kamer korkusunu saklamaya çalışarak işimize yarayacak dahiyane fikrini ortaya attı. İki gruba ayrılmaları işimize yaramıştı.Giray ve Emre mutfağa girince ben arkalarından yaklaşıp spreyi sıktım ve onlar olduğu yere düştüler. Düşmeleri ses çıkarmıştı ama Rüzgar  fark etmedi. Kamer ise sesi fark etmiş olacak ki buraya doğru geldi. Bu fırsatı değerlendirmek adına gelen Kamer'i de bayılttım. Edis hala o bölmede Cenk ve Oktay'la olduğu için diğerlerini ben bayıltmıştım. Çünkü Edis çıkarsa onu görebilirlerdi ve ses çıkardı. Rüzgar arkasını döndüğünde Kamer'i göremeyince tedirgin oldu. Ama sonra kendini toparlayıp merdivene bir iki adım attı. Bende arkadan hızla yaklaşıp Rüzgar'ı duvara yapıştırdım. Rüzgar
"Mordachai!!!"dedi. Onun bu şaşkın haline tam gülecekler kendimi tuttum. Ama ağzımdan tuhaf bir ses çıktı. Elimi boğazına bastırdım. Oda gözlerini kapattı. Sonra bir anda gözlerini açtı. Gözlerime dikkatlice baktı. Sonra derin bir nefes aldı. Sonra bir an duraksadı ve sanki tanıdık bir koku almışçasına havayı içine çekti. Gözleri iyice açıldı.
"Elis!!!"
Ne?? Benim olduğumu nasıl anladı???? Nasıl ??? Kendimi övmeyi sevmem ama iyi numara yapıyordum. Bir şey söylemeden durdum. Sessizliğim onu onaylar gibiydi. Sanki daha da emin olmuşçasına,
"Hangi halde olursan ol kokun hala aynı. Bu rutubet kokulu iğrenç yerde tek güzel kokan şey senin kokun. Bu rutubet kokulu yerde bile kokunla kendini ele verebiliyorsun!!" Dudaklarımdan bir tane, 
"Nee??" Döküldü.
Oda utanmış mahçup bir şekilde,
"Yanlış anlama yani burası pis ve rutubet kokuyor.Ve senin galiba şampuanın kokuyor o yüzden yani. Belkide parfümündür ama parfüm böyle kokmaz . Ya ben ..."
Eğer konuşmaya devam etse daha çok saçmalayacaktı bende sözü keserek onu susturdum.
"Rüzgar!!!"
Bana kırmızı yanaklarıyla baktı.
"Sus ve...... utanmayı bırak." dedim kafamı yana eğerek. Kolumu ondan çektim ve kapağı açıp Edis'i çıkardım.
"Edis sen diğerlerini aşağıya indir!" 
Kafasıyla beni onayladı ve gitmeden konuşmalarımızı duymamış olacak ki!
"Biz olduğumuzu nasıl anladın Rüzgar ??"
Rüzgar Edis'e bakmadan
"Anladım işte." dedi .
Edis bu cevaptan memnun olmasa da omuz silkti ve çocukları aşağıya indirmeye başladı.
Bende Oktay'ın kamerasını koca cebimden çıkardım. Emre'yi bayılttığımda almıştım. Yavaşça Rüzgar'a yaklaştım.
"Sen öldün Rüzgar." dedim ve kötü kötü sırıttım.
Rüzgar anlamsızca baktı. Bende ellerimi ovuşturdum.
...
Herkesi aşağıya indirip bağladık. Şimdi ikinci kısımdaydı. Uyanmaları için yüzlerine teker teker su dökmeye başladım. Edis de onlar gibi elleri bağlıymış numarası yapıyordu. Yani onunda yüzüne su dökecektim. Yüzlerine suyu döktüm. Sırayla uyanmaya başladılar. Etraf karanlıktı o yüzden yüzlerine su döker dökmez saklandım. Işıkları açacaktım ama zamanı vardı. Karanlıkta onları dinlemeye başladım.Oktay uyandı.
"Neler oluyor?" diye seslendi korku dolu bir sesle. O korkulu sesi karşısında gülmek istedim.Şimdi hepsinin sesindeki korku tınısını duyacağım ve planımı uygulayarak katlayacağım korkularını. Bu arada diğerleride uyandı ve korku dolu sesler artmaya başladı. Elimde olsa kahkaha atardım. Ama kendimi tutuyordum. Giray,
"Nasıl geldik buraya???" dedi şaşkın haliyle
Cenk konuştu.
"Edis yanımda!!!"
Edis rolünü iyi yaparak yavaşça uyanmaya başladı.  Edis'in yüzünde ki morlukları görünce hepsinin bembeyaz olmuş yüzleri bir kez daha beyazlaştı. Biliyorum başkalarının korkularından zevk almak oldukça psikopatça ama ben zaten psikopatım!!!  Yaptığım iş beni psikopatlaştırıyor. O kadar ironik ki!! Ben bunları düşünürken kardeşim anlatmaya başlamıştı bile.
"Ben Elis'i aramaya çıkmıştım. Sonra buraya geldim. İçeri girdikten  sonra bayılmışım. Uyandığımda yanımda Elis vardı. Sonra........" dedi.
Benim oyunculukta usta olan kardeşim yutkunarak.
"O.....geldi Elis'i götürüyordu!!! Direndim!!! Bana vurdu. Bayılmışım. Elis, Elis nerede????Kardeşim!!!"  diye bağırmaya başladı. Yanımdaki sandalyeyi sertçe yere çarptım ve
çığlık attım.Sonra sesimi boğuluyormuş gibi çıkarttım ve sustum. Ses kesildikten sonra hiç birinden çıt çıkmıyordu. Edis gülmemek için kendini zor tutuyor ve başını öne eğiyordu. Herkes bunu ölürken ki çırpınış sesleri zannediyordu. Salaklar!! Sırada ışıklar diyerek ışıkları açtım. Hepsi başını yerden kaldırdı. Edis hariç. O hala aynı şekilde devam ediyordu. Bende olsam gülmek isterdim. Hatta nasıl durduğumu merak ediyorum. Işıklar açılınca yerde yatan Rüzgar'ı görmüşlerdi. Hepsi gözleri büyümüş bir şekilde bakıyorlardı. Ben yaptım diye söylemiyorum çok güzel , profosyenel makyajlı Rüzgar'a bakakaldılar. Çünkü önlerinde boynu kesilerek öldürülmüş bir Rüzgar vardı. Şuanda iliklerime kadar korku hissediyorum. Yanlış anlamayın . Ben korkmuyorum. Onların korkusunu hissediyorum. Ve ortaya çıkma vakti.... Elimdeki Ses kalınlaştırıcıyla kahkaha atmaya başladım. Hepsinin kafası bana döndü.
"Sıradaki zavallı kim???" Yavaşça yanlarına gidip elimi omuzlarında gezdirdim. Kamer'e gelince durdum. Biraz oynayalım bakalım. Bana yaptığını sana ödeteceğimi söylemiştim Kamer Sert. Sertmiş neresi sertse. Bir insan soyadına bu kadar zıt olabilir mi?
"Bence ilk sen olmalısın değil mi?Adın ne senin???"
"Ben olamam lütfen bırak beni gideyim yalvarırım. Para veririm sana. Her şeyi yaparım."
"Nıç. Nıç .Nıç." dedim. Her birisinin arasında duraklayarak.
"Sana bir soru sordum. Hem her şeyi yaparım diyorsun ölüver benim için. Ve ve ve.." hevesli görünerek, 
"Benim için ölürken çığlık atmayı unutma olur mu ?" Dedim  en ürkütücü sesimle. O ise öyle kafasını iki yana sallayıp ağlıyordu.
"Lütfen onun dışında bir şey yalvarırım."
"Elis'le konuştuk. O hiç ağlamadı biliyor musun sadece ölürken çığlık attı. Ve istediği şey kardeşini öldürmemem. Biraz cesur ol Immm ismin neydi???"
"K..k..Kamer."dedi kekeleyerek.
"Hmm.. Acaba seni nasıl öldürsem derini mi yüzsem, yoksa organlarını dışarıya mı çıkarsam.!!!" 
"Ne olur yapma!!!"
"Cenk'i öldür???"
Cenk şaşkınca,
"Ne Kamer ne diyorsun sen ???"
"Onu öldürün canavar bey o çok kötü biri??"
Canavar bey mi!??!?
Kendimi gülmemek için zor tutuyordum. Kamer'e yaklaştım ve, 
"Sanırım derini yüzeceğim!!!" Yerinde debelenerek,
"Ne olur ???"
İnanamıyorum!! Kamer altına ahh ,  tamam bu kadar yeter kahkahayı bastım. Benim kahkahama dayanamayan Edis'te kahkaha atmaya başladı. Edis yanıma gelerek belimden sarıldı. Hepsi şaşkın ve korkmuş suratlarla bakıyorlardı. Ama daha çok şaşkınlardı. Oktay yine tüm salaklığını yaparak.
"Has.....Sen gay misin?" 
Bu soruya bir kez daha kahkaya boğulurken Rüzgar bir gözünü açıp Kamer'e baktı.O da gülmeye başladı. Bunu gören çocukların gözleri fal taşı gibi açıldı. Bu sefer bize sinirle bakmaya başladılar.  Biz kahkahalara boğulurken onlardan da homurtular ve itirazlar geliyordu.
"Sadece küçük bir şakaydı beyler!!"
Giray sinirle, 
"Komik değildi!!"
Kamer zorla konuşarak,

İNTİKAM İKİZLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin