Sınıfça bir baloya gidicektik. Daha doğrusu biz balo yapacaktık. Balo için kıyafet,ayakkabı,çanta gibi şeyler almaya gidicektik. Hangi mağzaya gitsek diye kararsız kalmıştık. Duygu bize katılıp bir mağza ismi söyleyince o mağzaya yöneldik. Biraz yürüdük ve mağzaya varmıştık. Mağzaya girdiğimizde gözlerimiz kamaşmıştı. Birbirinden güzel elbiseler,ayakkabılar,çantalar vardı. Yavaş yavaş mağzayı dolaşmaya başlamıştık. Gözüme hemen bi elbise çarpmıştı simsiyah modeli olan üstü güzeldi. Herkes eline elbise aldı ve kabine girdik. Elbiseleri deneyip birbirimize soruyorduk ilk elbiseyi Merve denemişti gayet güzel olmuştu. Ve sonunda herkes denemişti. Ne alacağımıza karar vermiştik. Sıra geldi çantalara aslında bence çanta almamız saçmaydı. Zarif duran bir cüzdan almamız daha hoş olurdu. Bu fikrimi kızlarla paylaşınca hepsi onayladılar. Zaten onaylamak zorundalardı. Hepimiz sonunda cüzdanları ve ayakkabılarımızı seçmiştik. Kasaya doğru ilerledik ve aldık. Mağzadan çıkmıştık. Bizimkiler söylenmeye başladı. Şevval şöyle atılmıştı ' Kızlar bence boşuna uğraşmayın en güzel ben olucam ' Bizimkiler tabi bu lafın altında kalmaz. Duygu şöyle dedi ' En güzeliniz ben olucam boşuna dil dökmeyin ' Bunların bu sözlerine katlanamayıp ' Yolun ortasında en güzelimiz kim olcak diye konuşma yapmazsanız sevinirim. Güzellik bazı şeyleri kurtarmıyor be gülüm. ' Bu lafımdan sonra herkes susmuştu.
Yarın balo vardı. Herkesin içini şimdiden bi heycan kaplamıştı. Sabah erken kalkıp hazırlancaktık ve kuaföre gidip makyaj ve saçımızı yaptırcaktık. Balo saat 7'de idi. Erken kalkmamız için şimdi yatıyorduk. Sabah oldu Yaren hepimizi ciyaklamalarıyla uyandırmıştı. Başka zaman olsa Yaren'e işsizmisin derdim ama bu sefer çok heycanlıydım. Oldukça kızlara laf atmamaya çalışıyordum. Herkes kalkmıştı. Mutfağa yöneldik yemek yapmaya başladık. Beceriksiz Funda daha yumurta kıramıyorken bize yemek hazırlayacaktı. Biz fazla güvenmediğimiz için Funda'ya yedekten kendimize yemek yapıyorduk. Bunu gören Funda ciyakladı ' Ben hazırlıyorum siz otururmusun ayıp oluyor ha ' dedi. Bizde oturmak zorunda kaldık. Hepimiz telefonların başındaydık. Seda aniden öttü ' lan mesaj gelmiş bana mesaj gelmiş olum bana geldi lan geldi mesaj hemde beklemediğim bi kişiden geldi yuppi bee ' Diye anırdı. Hepimiz Seda'nın başına toplandık. Seda çok mutlu görünüyordu. Tabiiki onun mutluluğu bizide mutlu etmişti. Kafamızı çevirdiğimizde Funda bize ' Noluyor lan burda ' Demişti. Tip tip baktıktan sonra kahvaltı hazır demişti. Yemeğe gitmiştik. Gözlerimize inanamıyorduk ya da halisülasyon görüyor olabilirdik. Funda çok güzel bir kahvaltı hazırlamıştı. Herkes oturdu sofraya yemek yiyorduk. Bi yandanda tabi Funda'ya şaşkın şaşkın bakış atıyorduk. Kahvaltı bitmişti. Şimdi evde oturup biraz müzik dinliyecektik. Maksat vakit geçsin. Saatler geçmişti. Hemen kuaföre gitmiştik. Sonuçta kaç kişiyiz kuaförler anca yetiştirir bizi diye düşündük. Kuaförden sonra hemen baloya geçecektik. Kuaföre hepimiz bir anda girince kadınlar şaşırmıştı. Hemen sıraya dizilip saçımızı yaptırıyorduk. Ve sonunda işimiz bitmişti. Heyecanlı adımlarla baloya doğru ilerliyorduk. Ve sonunda baloya varmıştık. İçeriye girdiğimizde kızların gözü bizim üzerimizdeydi. Hemen kendimize biryer bulup oturduk. Aniden Seda bağırdı ' olum çok heycanlıyım lan ' Bende Seda'ya keskin bir bakış atarak ne bağrıyorsun lan mal burda bizden başka insanlarda var demiştim. Seda bi anda ' pardon abla ' dedi. Kafamı çevirip sessizce Funda'ya baktım. Yine dalmıştı hayallere. Hayaliniz bozmakta tabiiki bana düşüyor. Funda'yı aniden sıçrattım. Ve bizim kızlara söylendim ' Kızlar biz buraya oturmayamı geldik kalkın oynayalım' Kızlar haklısın demişti bizim okulun kızlarının yanına doğru ilerleyip oynamaya başlamıştık. Keyfimiz yerindeydi. Biz oynarken yanımızdan geçen kadının kafası baya güzeldi. Bizim okuldaki bi kızın üstüne içecek dökmüştü. Kızlar apar topar lavaboya gidiyordu. Biz ise gülmemek için kendimizi zor tutuyorduk. Kızlar gelene kadar en iyisi oturmaktı. Biz oturduk ve tam o anda hüzünlü bir şarkı çaldı. Hepimiz kayıp gitmiştik hayalimizde. Gerçekleşmeyen hayatlar, bir ara başımızdan geçen kara bulutlar hepsi aklımıza gelmişti. Unutmak zordu, unutmak imkansız. Aslında fazla kötü günlerden bahsetmedim. Biz kötü olduğumuz günleri bile içimizde yaşardık. Dışarıya vurmazdık. Derken böyle dalmıştık. Bizi ayıltıcak şuanlık tek şey roman havasıydı. Ve düşündüğümüz gibi roman havası çalmıştı. Kim tutabilirdiki kendini? Herkes sahneye dizildi bir anda. Başladık oynamaya. Keyifler yerine gelmişti. Saatler gelip geçmişti. Eve gitme zamanıydı. Hepimizin üstünde sanki binlerce ton ağırlık vardı. Hemen uyuduk ve yarın sabaha hazırlanacaktık.