Bölümü 5

54 6 0
                                    

  Almıla çadırında bir oraya bir buraya dönüp duruyordu. Artık canına tak etmişti bu uzun soluklu bekleyiş. Lakin kağanın otağına gitmekten çekiniyordu. İstemsizce gönül vermişti kağana, utanıyordu karşılaşmağa. Lakin yapacak bir şey yoktu. Güz de gelmişti ne için saldırmıyordular şu alçak Çinlilere. Bir anda çıktı çadırdan. Kağanın otağına yönelmişti. Çerilere buyruk verir gibi "Kağanla görüşmeğe geldim. Gidip haber verin hemen" dedi. O denli hiddetliydi ki ne yaptığını bilmiyor,ne kelam ettiğinin farkına varamıyordu. Çeriler alay etmek yerine Almıla'nın sözüne itaat edip kağanın yanına gittiler. Biraz sonra çeri geri gelmişti ve "Kağan seni bekliyor" dedi. İçeri girdi ve kağanın önüne kadar gidip diz çöktü ve selam verip ayağa kalktı. Yüzünde ciddi bir ifade ile kağana bakıyordu, lakin o alaycı bir tavırla gülümsüyordu. "Ne istersin Almıla? Ne için çerilerime emir verirsin? Bu denli mühim olan nedir?" "Bu kadar mühim olan bizim Çine akını başlatmayışımızdır kağanım. Güz geldi lakin siz hala burda ne için oturup gün sayarsınız?" Bu sözlerin üzerine kağanın bakışlarıda sertleşmişdi. Çok sert bakışıyorlardı. "Bu ne cürret Almıla! Kendine gel. Bir kağanla konuştuğunu unutma!" "Aman ne kağan! Bütün sene ne Çine akın ettik ne başka bir şey yaptık. Kağan sen atalarımızın kanını yerde bıraktın bu nasıl kağanlıktır? Bumu dur senin kağanlığın ha?" Dayanamamış ağlamaya başlamışdı. Kağan ettiği laflar üzerine anlamıştı acısını. Onunda yüreği sızlamıştı bu halini görünce. Oturduğu yerden kalkıp yanıa gitmiş Almıla yı teselli etmek için ağzını açmış lakin konuşması için ona fırsat tanımamıştı. "Kağanım yüreğimdeki sızı geçmiyor. O Çinliler her gün gönül eyleyip eğleniyorlar. Biz burda hiçbir şey yapmadan oturuyoruz. Yüreğim sızlıyor kağanım. Babam kollarımın arasında öldü. Tengri'ye ant içmiş idim öcünü alacağıma dair. Lakin hala bir kılıç değdirebilmiş değilim onlara. Yalvarıyorum öcümüzü alıp bu hain saldırılara karşılığını verelim, Ötüken'deki bütün çinliler çaşıttır (casus) önce onların cezalarını verelim. Sonrada yaman bir akın yapalım. Artık yürekler sığmıyor bu bedenlere." Daha fazla bir şey diyememişdi. Kağan bu dedikleri karşısında tuhaf bir ifade ile Almıla ya bakıyor idi. "Çine elbet akın edeceğiz lakin her şeyin bir çağı vardır. Haklısın aramızda çaşıtlar dolaşır. İşte tam da bü sebepden dolayı sabrederim. Akını güz zamanı yaparsak işlerine gelir. Bırakalımda kışa kadar bizim için mal biriktirsinler. Kışın sana sözüm sözdür akınların en büyüğünü gerçekleştireceğim." Kağanın gözlerine son bir kez baktı Almıla. Hızlıca ayağa kalkıp toparlandı selamını verip otağından çıktı. Çadırına gidip kılıcını bilemeğe başladı...  

Bir geçmiş, birde bu günHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin