Bölüm 1

259 14 1
                                    


1842.. Bilinmeyen bir yerde

Almıla uçsuz bucaksız bir bozkırda ilerliyordu. Artık tamamen kaybolmuştu. Düşüncelerinin içinde kaybolmuş aklını yitirmişti. Peki bu bahadır gibi güreşen, attığı ok boşa gitmeyen, dolu dizgin at koşturan kıza ne olmuştu. Onu bu denli yıkan nedir? Almıla göğe dikti gözlerini. Tanrıyı aradı uçsuz bucaksız göklerde. Tanrı neden ona yüz çevirmişti bir türlü anlayamıyordu. Kendi kuşkularında boğuluyordu sanki. Yapılacak tek bir şey kalmıştı artık. Atını şahlanrırdı dolu dizgin at koşturmağa başladı. Babası İşpara Alp'in öcünü alacaktı. Kendi düşlerine öyle dalmıştı ki arkadan ona yetişmeğe çalışan atlıları fark bile etmemişti. Kulağının yanından bir ok vınadı tamda önüne düştü. At bir anda şahlandı. Ömründe sırtı yere gelmemiş Almıla yere devrilmekten son anda kurtuldu. Kim bu hadsizler diye bir hışımla atını geriye çevirdi. Sadağından bir ok çekti, pek çevik bir haraketle yayına taktı ve gezledi. Gözleri o denli kararmıştı ki az kala Çalık Beği göğsünden vuruyordu. Çalık Beğ suskundu. Gözlerinde aynı acıyı paylaştıkları görülüyordu. Artık çadıra dönmeleri gerektiğini ve gelecek güz öcünü almak için Çine istila ediceklerini söylüyordu. Bir çocuk teselli edermişçesine. Onu dinlemekten başka bir çaresi yoktu. Ötükene ilk defa bu kadar isteksiz dönüyordu. ..

Bir geçmiş, birde bu günHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin