DOST MU DÜŞMAN MI?

70 4 1
                                    

Cengizhanlar silahlarını çekerek karşı gruba doğrulttu. 


"Sakin ol şampiyon." dedi karşıdan gelenlerden birisi, "Sanırım siz de bu karavana talipsiniz, sorun değil. Paylaşabiliriz." diye ekledi. 

"Bu karavan zaten bizim. Canınızı seviyorsanız gidersiniz buradan." dedi Cengizhan. 

"Sizin olduğuna dair kanıtınız var mı?" dedi içlerinden birisi. 

Bu sırada Oğuzhan'ın aklına Tosun geldi. "Var," dedi hemen, "İçeride bir arkadaşımız var. Hem anahtar da biz de zaten." diye ekledi. 

"İşte bu üzücü oldu ama arkadaşınızı görmeden buna inanmam." dedi en öndeki adam, liderleriydi. 

"Tamam o halde, içeri girelim." dedi Cengizhan. 

"Olmaz," diye karşılık verdi adam, "Yalnızca sen ve ben. İçeride bana ne olacağını nereden bilebilirim?" diye ekledi. 

"Pekala, düş önüme." dedi Cengizhan, birlikte karavana yürüdüler. 

Cengizhan, Oğuzhan'dan anahtarı aldı ve kapıyı açtı. İçeri ilk önce Cengizhan girdi, Tosun içeride yatıyordu. "Bak arkadaşımız Emre. Şimdi oldu mu?" dedi Cengizhan, kafasını adama doğru çevirirken. Tam bu sırada bir kurşun sesi duyuldu ve adamın ağzından kanlar boşaldı, adamı vuran Tosun'du. 

"Ne yaptın sen? dedi Cengizhan, Tosun'a bağırarak. 

"Elindeki şeye bak salak, öldürecekti seni." dedi Tosun. 

Kurşun sesi karavanın dışındaki herkesi işkillendirmişti, herkes silahlarını birbirlerine doğrultmuş karavandan kimin çıkacağını merak eder bir şekilde bekliyordu, karavandan çıkan Cengizhan oldu. Eli ve elbisesi kanlar içinde dışarı çıkmıştı, liderlerinin öldüğünü anlayan grup silahını Cengizhan'a doğrulttu. İçlerinden birisi Cengizhan'a tam ateş ediyordu ki ağaçların arkasından bir ses daha yükseldi, adam tam kafasından vurulmuştu,vuran kişi Halim'di. 

"Yeter!" diye bağırdı Cengizhan, "Daha fazla ölüm istemiyorsanız çekin gidin artık, şansınız yok. Hepi topu beş kişisiniz." diye ekledi. 

Halim'in vurduğu adamın yanında çöktü kaldı kadının birisi, diğerleri onu kaldırmaya çalışıyordu ama kadın gözü yaşlı bir biçimde cesedin başında durup kalmıştı. Halit'in aklına, kardeşi Eray geldi o anda. Halit de cesedin yanında durmadan ağlamıştı, kadının içindeki acıyı anlayabiliyordu. Ekip arkadaşları kadını kaldıramayınca Cengizlerin grup yardım etmek için yaklaştı ama içlerinden birisi silahını gruba doğru doğrulttu, "Bizden uzak durun!" diye bağırdı. Cengizler adamın isteğini yerine getirdi ve uzaklaştı. Başka bir işleri kalmayınca karşı grubun liderini karavandan çıkardılar ve dışarıda yere yatırdılar. Ardından ağacın arkasındakiler de geldi ve karavana binip uzaklaştılar hemen oradan. Karavana biner binmez Halit'in ilk işi Halim'e kızmak oldu: "Amacın neydi? Birisinin sevdiğini öldürdüğümüz için bizi tebrik mi etmelerini bekliyordunuz? Kadının kocasını, abisini ya da ne bileyim bir yakınını öldürdük. Aynısı sana olsa ne yapardın, tetiğe basmadan önce bunu hiç düşündün mü?" dedi, Halim neredeyse üzgündü ama kendince haklıydı da vurmakta, buna rağmen sessiz kalmayı seçti. 

Birlikte bu lanetli ormandan çıktıktan sonra dere kenarında durup arabadaki kan lekelerini temizlediler, "Peki bu adamı ne diye öldürdünüz?" dedi Halit, hala sinirliydi. "Tosun öldürdü, bana bakma. Arkam dönükken bana silah doğrultmuş, Tosun da adamın amacının öldürmek olduğunu düşünüp adamı vurdu. Bizden biri olacağına onlardan olsun." dedi Cengizhan, karavanın camını temizlerken. Sonunda karavan temizlendiğinde, "Hadi soyunun!" diye bağırdı Cengizhan, gülerek. Hemen üstündekileri çıkardı ve dereye atladı, dere insanlar olmadan daha temiz akıyordu, her şeyin sebebi olan insanlar olmadan bu dünya daha güzeldi belki de diye düşünmeden edemiyorlardı, gördükleri bunca şeyden sonra. Tosun dışında herkes soyundu ve dereye atladı. Birlikte dereye batıp çıktıktan sonra oyun oynamaya başladılar; birbirlerine su atıyor, birbiriyle güreşiyorlardı. Sonunda Tosun da dayanamayıp nehre atlayıverdi, kıyafetleri üzerindeyken atlamıştı, sırılsıklam oldu kıyafetleri. Deredeyken kıyafetlerini çıkarıp nehrin kenarına fırlattı, ardından yüzmeye başladı. Yara izi hala derindi ama Tosun bunu takmıyor gibiydi. Hep birlikte neredeyse yarım saat boyunca temizlenip oyunlar oynadılar. Sonunda nehirden çıkıp güneşte kurulanmaya başladılar, "Şimdi nereye gideceğiz? Ev aramaya devam mı?" diye sordu Enes, kurulanırlarken. Süleyman bir an şaşırdı, Enes'in sorduğu soruya anlam verememişti: "Ne evi? Korupark'a dönmüyor muyuz?" diye sordu. 

"Er ya da geç öğrenmek zorundasın, şimdiden anlatayım. Kızlar korupark'ta çıkan yangında öldüler; Onur, Kaan, Mustafa'ya gelirsek onlar da iyi muhtemelen, yangın sırasında içeride değillermiş." dedi Cengizhan. 

Süleyman ne diyeceğini bilemedi, kelimeler ağzında düğümlenmişti. Hiçbir şey söylemeden kurulanmaya devam etti. İyice kurulandıktan sonra tekrar yola koyulma vakti geldi, yeni bir barınak bulmak için ellerinden gelen her şeyi yapacaklardı. Cengiz karavanın direksiyonuna geçti ve yolculukları tekrar başladı.Stadyuma tekrar döndüklerinde durup hangi yöne gidecekleri konusunda karar vermek için küçük bir toplantı yaptılar. Herkes başka bir ağızdan başka adresler söylüyordu, sonunda Cengizhan dayanamadı ve: "Susun!" diye bağırdı. Tam Cengizhan konuşacaktı ki Süleyman Cengizhan'ın lafını kesti: "Sanırım yeni evimizi buldum." dedi, arabadan indi ve stada baktı. 

"Az kalsın o lanet yerde ölüyorduk biz!diye çıkıştı Oğuzhan, "İçeride binlerce zombi var, onları temizlememiz imkansız. Hem temizlesek bile bu günlerimizi alır, cephanemiz de biter hem. Hepsini geçtim stadın içinde nerede kalacağız ki?" diye ekledi. 

Süleyman biraz düşündü, sonra: "Temizleyeceğimizi kim söyledi? Onları dışarı çekebiliriz, derenin içine kadar sürsek yeterli olur. Derenin akıntısına dayanamazlar." dedi. Bu kimsenin aklına gelmeyen bir fikirdi, Oğuzhan: "İşe yarar." dedi çok çok kararlı bir şekilde. Elimizde el bombaları var, onlarla dikkatlerini çekebiliriz ama çok fazla olduklarını söylüyorsunuz dikkatlerini çekmek çok zor olacak." dedi Enes, "İçeride kalan olursa hallederiz." dedi Cengiz. "Halledebileceğimiz sanmıyorum, ormanda Yunusların başına gelenleri biliyorsunuz. Süleyman aç kalanların organlarının iflas ettiğini söyledi, orada binlerce aç zombi var." dedi Enes. 

"Haklı olabilir, o kadar iyi nişancılar değiliz. Zombiler artık bizim için çok büyük bir tehlike." dedi Süleyman, "ve bu zombiler de bizim dünyamızda en çok bulunan şey artık."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 10, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ÇINAR ÇOCUKLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin