"Bazen Bir, Beşe Eşittir"

64 5 0
                                    

 Tekrar güneş batmış, bulutlu bir gece ile ay doğmuştu. Yani uyanma vaktimiz gelmişti. Öyle de oldu. Hepimiz uyandık. İçeri geçtiğimizde ise gözlerimiz Robert'ı aramıştı. Nerede olabilirdi? Ona sormam gereken şeyler vardı. Önceki gün beni neredeyse uyutmayan sorular. Evin içindeki odalara bakarken yukarı kattan Tylor indi. "Robert nerede?" diye sorduk. 

"Ba.. Babamı merak etmenize gerek yok.  Dışarıda, birazdan döner" dedi.

Endişeli gözlerle birbirimize bakındıktan sonra "Bir şeyler atıştırabilir miyiz?" diye sordu Alice. Üzerine geçirdiği, kirden mi yoksa rengi mi öyle olduğunu kestiremediğim, kendisine bol gelen tişörtünün bir ucunu tutup kırıştırarak kısa bir süre yere doğru bakıp düşündükten sonra "Sanırım bunun kimseye bir zararı olmaz" dedi Tylor. Bruce ve Frank dışarıdan evde elektrik olduğunu görmemizi sağlayan pencerelere çakılmış tahtaların arasındaki boşluktan çevreyi gözetliyordu. Camile ve Alice ise yemekle uğraşıyor, bense yine elime haritayı almış rota belirlemeye çalışıyordum. Oturma odasındaki kısa orta sehpanın üzerine koyduğum haritaya kafamı eğmiştim ama çaprazımda oturan Tylor'un bir bacağı sürekli yukarı aşağı oynuyordu. Resmen tedirgin gibiydi. Bu iş hoşuma gitmemişti. Kafamı kaldırmadan gözlerimi ona doğru çıkardığımda göz göze geldik. Bir şey demeden tekrar haritaya indirdim gözlerimi. Frank "Bu, bu Robert mi?" dedi. Birini görmüştü. Tylor hemen tahtaların arasındaki boşluğa kafasını dayayıp baktığında "Evet, bu babam" dedi. Kapıyı açtık. Zaten Alice ve Camille da masayı hazırlamışlardı. İçeri girdiğinde kafasında bir şapka, belinde ise silahı vardı. Ne nerde olduğunu sorabildim o sırada ne de kafamdaki diğer soruları. Yemeğe oturduğumuzda belindeki silahı çıkartıp masaya sesli bir şekilde  koyarak dikkatimizi çekmeyi başarmıştı. Her ne kadar kalın çatık kaşları, sararmış bıyığı ile sert biri gibi görünse de oğlundaki tedirginlik onda da var gibiydi. Hatta bir anlığına göz göze geldiğimizde gözlerini kaçırmıştı. Herkes sessiz bir şekilde yemeği yerken birden "Amy kim?" dedim. Sessizlik, daha bir sessizleşti. Robert ve Tylor kafasını kaldırdı, bana baktılar. Robert ağzını açıp:

"Ne?" dedi Robert.

"Dün gece kapıyı çaldığımda bana öyle seslendin" dedim, "Amy".

"O..."

Adam daha ilk kelimesini bitirmeden bir ses duyduk. Bu resmen bildiğimiz araba motoru sesiydi. Sesi duyduktan hemen sonra penceredeki tahtaların arasından içeri bir ışık vurmuştu. Robert ile göz göze geldim ve bir hareketle masadan kalkmayı denedik ve masadaki silahına davranıp "Hiç bir yere gitmiyorsunuz" dedi.

"Ne, sen ne yaptın?" dedim yüksek sesle. Dışarıdan Cropların konuşma sesleri rahatlıkla duyuluyordu fakat ateş eden yoktu.

"Hadi ama Robert, sabaha kadar bekleyemeyiz. Yoksa işi hala halledemedin mi?" diye alaycı bir ses geldi dışarıdakilerden. 

"Bunlar neyden bahsediyor Robert?" dedi Camille. 

" O kadar suçluyu yakalamayı nasıl başardı acaba beceriksiz şerif" diye bir ses daha geldi dışarıdan. 

"Ne şerifi?" dedim. 

"Amy.. Amy benim karım. Croplar onu kaçırdı. İçlerinden bazılarının hapse yollanmasında parmağım vardı. Onlar ise intikamlarını böyle aldılar. Amy'i benden aldılar" dedi Robert. Sesi titriyordu. Hatta sadece sesi değil, silahı doğrulttuğu eli bile titriyordu. 

"Bunun bizimle ne alakası var?" dedim. 

"Siz uyanmadan Crop gruplarından birine gittim. Onlara size karşılık Amy teklifini sundum. Kabul ettiler. Anlamıyor musun salak herif? Bunu yapmak zorundaydım!" dedi. Elini, bıyıklarını ıslatan göz yaşlarını silmek için suratını götürüp gözlerini ovuşturduğu anda "KOŞUN!" diye bağırdım. Bir hışımla odadan fırlamıştık. Bunu gören Robert arkamızdan ateş açmaya başladı. Dışıradaki Croplar ise bunu duydular ve içerden onlara ateş açtığımızı sanmış olacaklar ki onlar da eve doğru karşı ateş açtılar. Koltuklardan yünler, kapıların tahta parçaları, kırık vazo parçaları havada uçuşuyordu. Her yere mermiler isabet ediyordu. Tam bir cehennem gibiydi. İçeriden Tylor'un "Baba! HAYIR!" haykırışlarını duymuştuk. Bir şey yapamadık. Yapamazdık. Açılan karşı ateşle vurulmuştu. Tylor, tişörtü kana bulanmış, kafasını babasının göğsüne yaslamış, ağlıyordu. Frank ise Robert'a küfürler yağdırıyor, Alice ve Camille da elleriyle kulaklarını kapamış arkamda duruyorlardı. 

"Üç dediğimde yan odaya koşun!" dedim. Daha sonra silah sesleri artınca birden "ÜÇ!" diye bağırdım ve bir kuvvetle yan odaya koştuk. Fakat bir eksik vardı. Bruce korkudan ve heyecandan resmen kitlenmiş, hareket edemiyordu. "Şu lanet garaja gitmenin bir yolunu bulun, ben Bruce'u alırım" diye bağırdım. Zaten bağırmadan konuşmasak kimse kimseyi duymazdı o gürültüde. Tekrar eski konumumuza doğru koştum. Bruce'un kollarından tuttum fakat kendine gelmiyordu. O sırada aldığı hasarlardan dolayı yanımıza bir vitrin devrilmişti. Resmen ucuz atlatmıştık. En sonunda Bruce'u tokatlayınca kendine gelir gibi oldu. Elinden tutup yan odaya doğru koştum. O sırada Tylor'un kanının babasının kanına karıştığını gördüm. O da çok geçmeden vurulmuş olmalıydı. Bütün o silah sesleri içinde garaja doğru koştuk. Kasabanın şerif arabası garajda çalışır vaziyette duruyordu. Frank, Alice ve Camille kaçmaya çoktan hazırlardı. Biz arabaya doğru koşarken Alice arka kapıyı açtı ve direkt içeri atladık. 

"Peki millet sıkı tutunun!" dedi Frank.

"Dur! Ön kapıdan çıkarsan süzgeçe döneriz!" dedim. 

"Zaten farkındayım Bay Beyin!" dedi.

Geri geri giderek ahşaptan yapılmış garajın arka kısmını kırmış ve çıkmayı başarmıştık. O konumda, çalışan bir araba bulmak cidden şans işiydi. Croplar ise bizim için benzin bile harcamıyorlar, peşimizden gelmiyorlardı. Yine de son hızda oradan kaçtık. Boş bir toprak yola çıktık. Kimse konuşmuyordu. Öylece ilerledik. Bilemiyorum, belki bir buçuk, iki saat boyunca gitmişizdir. Ne rotaya uyuyorduk, ne de gittiğimiz yeri biliyorduk. Çalışan bir radyo kanalı olmamasına karşın arabanın müzik çalarında bir CD takılıydı. Rast gele bir şarkıyı açmıştık. Stairway to Heaven - Led Zeppelin yazısı küçük LCD ekranda belirdi. Henüz kalbimin ritmi yeni yeni kendine geliyordu fakat şimdiden gittiğimiz yerde güvenli bir yer bulabilip bulamayacağımızı düşünmeye başlamıştım...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 11, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

NR-ZeroHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin