Başına geleceklerden habersiz, çalan alarmın sesiyle sevinçle açtı gözlerini. Güne başlamak için yataktan kalkıp banyonun yolunu tutarken kardeşi odasından fırlayıp ondan önce banyoya girmişti. "Sude sakın girme ben gireceğim" diye bağırsa da kardeşi kapıyı kapatmadan önce ona dil çıkartarak içeri girdi.
Kapıya vuran Su "Bunu ödeyeceksin küçük hanım" diye bağırdığında içeriden gelen tek ses sifonun sesiydi. Bazen neden tek çocuk olmadım diye sitem ediyordu. Ne gerek vardı bir çocuğa daha o yetmemiş miydi anne babasına. Güya babasının ilk göz ağrısıydı ama evde hep ezilen o oluyordu. Kardeşiyle aralarında bir yaş olsa da Sude evin şımarık küçük çocuğu, Su'nun aksine tam bir baş belasıydı.
Kapının önünde duvara yaslanıp ellerini göğsünde birleştirerek Sude'nin çıkmasını beklerken babası yatak odasından çıkmıştı. Hakan Bey, Su'nun halini görünce "Yine niye asmış güzel suratını benim miniğim" dedi.
Al işte babası yine ona bebekmiş gibi davranıyordu. Bu durum sinirlerini bozsa da babasına aşık bir genç kız olduğu için sesini çıkartmıyordu. Siyah saçlarını iki yana atıp çakmak çakmak olmuş ela gözlerini, babasının kahve gözlerine çevirirken "Niye olacak baba, yaptı kızın yine yapacağını. Sabah matematik sınavım var ona yetişmem gerekiyor ama Sude hanımı bekliyorum." dedi.
"Sinirlenme hemen, gerekirse ben bırakırım seni kızım kızma kardeşine" diyen babasının sözleriyle hemen gülümsedi. Kollarını göğsünden çözerken "Gerçekten mi?" dediğinde içeride onları dinleyen Sude, hemen kapıyı açarak "Beni de bırakacaksın o zaman baba" dedi kıskançlıkla.
İki kızının da gülümseyerek bakan Hakan Bey "Tamam prensesler tamam, ikinizi de bırakacağım. Hadi hazırlanın da kahvaltıya geçelim" diyerek mutfağa ilerledi.
Babası gidince Su, Sude'yi iterek banyoya girerken Sude de hazırlanmak için odasına yönelmişti. Su başarılı bir öğrenciydi. Anadolu lisesinde okuyordu. Puanı daha iyi okullara yetse de evine en yakın okul Anadolu Lisesi olduğu için onu tercih etmişti. Sude'nin bütün kıskançlıkları da bu yüzden değil miydi? O iyi bir puan tutturamadığı için meslek lisesine gitmek zorunda kalmıştı. Babası taksi şoförlüğü yapıyordu. Durumları çok iyi olmasa da iki kızını okutmasına yetiyordu kazandığı Hakan Bey'in. Ailesini kimseye muhtaç bırakmamak için gece gündüz çalışan babasının hakkını derslerine daha çok çalışarak vermek için uğraşıyordu Su. Hayalleri vardı onun. İleride çok başarılı bir iş kadını olacak, babası bu kadar çok çalışmak zorunda kalmayacaktı. Ailesine o bakacaktı. Ama hiçbir şey planladığı gibi olmadı. Aşık oldu Su. Daha on yedi yaşındayken en büyük darbeyi duyguları yaşattı ona. Aşk adı altında yaşadığı acı erkenden büyümesine sebep olurken ne hayalleri kaldı elinde ne de geleceği. Fakat her karanlığın bir aydınlığı olduğu gibi bir gün yine o çok istediği iş kadını olacaktı. Bir süre her zorluğun üstünden tek başına gelirken zamanı geldiğinde yine duyguları yaşatacaktı ona en güzel mutlulukları.
Okuldan çıktığında yakın arkadaşım dediği Kader, matematik sınavının ne kadar zor olduğundan bahsediyordu. Su'nun telefonu çaldığında "Senin ki arıyor yine" dedi. telefonu çalınca Kerem ile buluşacağı aklına geldi. Tamamen alından çıkmıştı. Kendini iyi hissetmediği için tek istediği eve gitmekti ancak Kerem'e nasıl açıklama yapacağını da bilmiyordu.
"Aşkım" diyerek telefonu cevapladığında Kerem "Sevgilim nasılsın" dedi.
"İyiyim aşkım okuldan çıktım şimdi sen nasılsın" derken içinden Kerem'in buluşmayalım demesi için yalvarıyordu. Sabahtan beri bulanan midesiyle daha fazla ayakta kalmak istemiyordu. Eve gidip uyumak istiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÖZDE EVLİ (SÖZDE Serisi 2 KİTAP OLACAK)
General FictionSözde nişanlının devamı değildir. Sözde nişanlıdaki Su ve Koray'ın aynı zaman diliminde farklı yerlerde geçen geçmişlerinin kader sonucu nasıl birleştiğinin hikayesidir. İyi Okumalar.