Değişince Mi Kazanıyoruz? -Ara Verildi-

EMRE VE FURKAN VURULDULAR MI?!?

Kızın suratındaki boyayı belediye görse yeni boyandı oturmayın yazısı asar, hala doğalım ben diyor. (bunu derine gönderiyorum :D)

İçeriye girdim. Benim hemen ardımdan 3 doktor ve 5 hemşire girmişti. Daha ne olduğunu anlayamadan beni ve Derin'i dışarı çıkartmışlardı. Derin ağlıyordu. Onun yanına gidip

Be- Ne oldu?

Dedim. O ise bana sarılarak konuşmaya başladı.

Der- Bana beni çok sevdiğini söylerken bir anda öksürmeye ve ağzından kan gelmeye başladı.

Diyip hıçkırmaya başladı. O değil de bu cidden Derya'yı çok seviyor.

Be- Ağlama bak doktorlar içeride. Derya'ya bir şey olmayacak. Eğer bir şey olacağına kendine inandırırsan ona bir şey olur. Tamam mı?

Der- Tamam.

Dedi ve az da olsa maymun sümkürmesi gibi ağlamasını kesti. Evet o cırlayarak ağlamıyor. Maymun sümkürmesi gibi ağlıyor.

Derin ve ben kapının hemen yanında ki sandalyeye oturduk. Bir süre sonra doktorlar çıktı. Birisi önde diğerleri ise onun arkasındaydı.

Do- Derya'nın yakınları mısınız?

Be- Evet doktor bey. Derya'nın durumu nasıl?

Do- Derya şuan gayet iyi. Ağzından kan gelmesinin nedeni ise yanağının içinde küçük bir yaranın patlamış olması. Yattığı içinde yaradan sızan kan boğazına kaçmış. Sanırım sizi korkutmamak için bir şey söylememiş. Yani hiç önemli bir şey yok.

Dedi. Ardından 'Geçmiş olsun' diyerek yanımızdan ayrıldılar. En son bir hemşire çıkarken kolundan tutup bana dönmesini sağladım. Şaşkınlık ve 'Naptığını sanıyorsun sen? Umarım önemli bir şey için benimle temasa geçmişsindir' bakışlarıyla bana döndü. -saçmalamayın tabi ki öyle bir bakış var-

He- Buyrun?

Be- Yanına girebilir miyiz?

Dedim. Derya'yı merak ediyorum. Napabilirim?

He- Şu an girmeseniz onun için daha iyi. Sizinle konuşmak isteyecektir ve ağzını açarsa az önce patlamış olan yara mikrop kapacaktır. Önemli bir şey söylemeyecekseniz lütfen içeri girmeyin.

Dedi ve gitti.

Der- Onu en son gördüğümde de yanağı içeriden şişmişti. Demek ki bir şey varmış. Neden bana söylemedi ki? Daha az önce yanındayken bana söylemeliydi. Ağzımı bile açmazdım.

Diye kendini suçlamaya başladı. Ben de onun yanından ayrılıp sandalyenin yanından geçerken ona

Be- Lavaboya gidiyorum.

Diyip onun bir şey demesine izin vermeden oraya yöneldim.

Lavaboya girdiğimde içeride kimse yoktu. Bu benim için çok iyi bir şeydi. Çünkü bizimkileri arayacaktım. Emre'yi aradım. 

Çalıyor...
Çalıyor...
Çalıyor...
-Aradığınız kişi şu an da telefona cevap veremiyor. 

Hadi ama Emre. Benim telefonumu açamayacak kadar önemli olan şey ne? 'Off'layıp Furkan'ı aradım. 

-Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor. Lütfen daha sonra tekrar deneyiniz. 

Sen de mi Furkan? Buse'yi aramaya karar verdiğimde endişelenmiştim. 'Ara' yazan yere tıkladım ve aradım.

-Aradığınız kişi şu an da bir başkasıyla görüşüyor. 

Ne oluyor ya? Onlara bir şey mi oldu? Buse kiminle konuşuyor? Tekrar aradım.