"Neredeyim ben?"diye sordum kendi kendine. Garip bir yerdeydim. Yanan evler , dev anka kuşları, dev şahinler gökyüzunde uçuyordu. Deniz kenarında mavi renkli ejderler, ormanlık alana doğru ise taştan aslanlar vardı. Taştan olmalarına rağmen canlılardı. Gördüklerim karşısında şok olmuştum ve birazda tedirgin olmuştum. Yine de bu yere karşı içimde anlam veremediğim garip bir özlem vardı. İnsan hiç görmediği bir yeri özleyebilirmiydi?
Anlamsız bakışlarla etrafı incelerken arkamdan çocuk sesleri geldi.
"Merhaba kral Armes"dedi çocuklar bütün şirinlikleri ile. Gelen çocuklar Erica ve Alec'ti.
"Yine mi siz?"diye sordum gülümseyerek.
"Burası neresi?""Burası senin fırtına odan.
"Fırtına odasıda ne oluyor? Ayrıca siz neden buradasınız? Aileniz nerede?"
"Fırtına odası bilinç altımızın bizi aşırı baskı altında korumaya aldığı bir çeşit rüya dünyasıdır.Biz de senin hafızanla arandaki tek engeliz."
"Nasıl yani?"
"Hafızanın silinmesi için mistik güçler etki etmiş. Biz de bu etkinin korumasıyız. Hafızanı istiyorsan bizi öldürmelisin."
"Be-ben kimseyi öldüremem"dedim ve durdum. Ne olursa olsun asla çocuklara zarar veremezdim. Çocukların yanıtıma tepkileri ateşe dönüşerek etrafımı sarmak olmuştu. Ateş kaybolduğunda ise kendimi odamda yatağımda uzanırken buldum.
"Armes ne oldu?"diye sordu Amy büyük bir telaşla. Tamam bayılmıştım ama tepkileri biraz fazla gibiydi."Ben bilmiyorum. Bir şeyler dönüyor ama ben sadece akışta boğuluyorum. Sanırın Sirena'yı bulmalıyım" dedim ve hızlıca yataktan kalktım.
"Armes o kızdan hoşlanıyor musun?" Diye sordu Amy sinirle.
"Amelia!" sesimi istemsizce yükseltmiştim. "Özür dilerim sesimi bir an kontrol edemedim. Bak Amy ben sadece seni seviyorum ama görüyorum ki bana güvenmiyorsun. Benim Sirena dan tek isteğim geçmişimi öğrenmek. Şimdi lütfen beni Sirena'nın evine götür. " dedim sesimdeki endişeyi gizlemeye çalışarak. Amy hiçbir şey demeden kapıya doğru yöneldi. Ben de Sirena'nın yolda düşürdüğü tokayı alıp peşinden gittim. Evden çıktığımızda Amy'nin üşüdüğünü fark ettim ve az önceki bağırışımdan dolayı özür dilemek için yavaşça sarıldım ona. Birkaç blok geçtikten sonra Sirena'nın kaldığı eve gelmiştik. Nedense kendimi yine tuhaf hissetmeye başlamıştım.
Amy kapıyı çaldıktan birkaç saniye sonra kahverengi saçlı,kahverengi gözleri olan uzun boylu beyaz tenli bir adam kapıyı açtı.
"Alex"dedim aniden ve istemsizce sarıldım. Neden böyle bir şey yaptığımı bilmiyordum. Şu an hareketlerimi ben kontrol etmiyordum. Daha önce hiç görmediğim birinin adını bilmek ve sarılmak bana garip gelmişti. Alex'e baktığımda tanıdıdk gelen bir şeyler görüyordum. Sanki bana yıllardır görmediğim bir yakınımı görmek gibi hissettirmişti bana.
"Armes. Kardeşim"dedi Alex. O an anılarımda canlanma hissetmiştim. Alex'i hatırlamıştım.
"Alex. Seni hatırlıyorum.""Armes kendini yorma hadi gel içeriye."dedi Alex ve beni içeriye götürdü. Kendimi tuhaf hissediyordun. Sanki içimden bir şeyler dışarıya çıkmak istiyordu. Kollarımdan ellerime, boynumdan gözlerime bir sıcaklık aktığını hissediyordum. Bir an için rejenerasyon geçirdiğimi düşündüm ve eminim dısarıdanda böyle gözüküyordum.
SİRENA;
Armes ellerinden çıkan enerjiyle korkutucu görünüyordu. Ellerinden çıkan enerji yavaşça önümüzde durup iki küçük bedeni şekillendirdi.
"Neler oluyor?"diye sordum dehşetle. Armes için çok endiseleniyordum. Onu kaybetme fikri bile içimin parçalanmasına neden oluyordu.
Armes' in elinden çıkan enerji sekillendikçe Armes gözlerini açmaya başladı.
Şekillenen bedenler bir anda Alex, Amy, John, Leo, Sides ve bana saldırmaya başladı. Amy haricinde herkes kendini savuna biliyordu. Tam Amy köşeye sıkışmışken "Erica. Alec. Durun"dedi Armes.
O an duyduğunuz isimlerle şok olmuştuk.
"Erica ve Alec mi?"diye sordum öfkeyle."Evet ne oldu ki?"diye karşılık verdi Armes.
"Armes. Bu çocuklar daha doğrusu büyümüş halleri Pondorium'u işgal etti. Biz son anda kurtulduk."
"Pandorium"dedi Armes soluk bir sesle ve durdu. Sanki bir şeyler görüyormuş gibi kısık gözlerle bakıyor ve gülümsüyordu.
"Pandorium. Güzellikler gezegeni"dedi Armes."Artık öyle değil Armes.Gezegenin sana ihtiyacı var. Bir dakika sen Pandorium'u hatırladın mı?"
"Pandorium'u hatırlamıyorum ama oraya olan sevgimi hatırlıyorum. Güzelliklerinin bende uyandırdığı heyecanı hatırlıyorum. Sizleri hatırlamıyorum ama size olan sevgimi hatırlıyorum. Sana gelince Sirena hiçbir şey hatırlamıyorum. Hafızamdaki derin bir boşluksun. Sana yaklaştıkça o boşluk beni içine çekiyor."
"Sirena ve geri kalan anılarıni hatırlaman için bizimle gelmelisin Armes"dedi Alec.
"Bizimle çekirdeğe gelmelisin"diye ekledi Erica.ARMES;
Şaşkınlıkla gözlerimi tavana diktim ve başımdaki ağrıdan kurtulmaya çalıştım. Neydi bu hissettiğim? Neden hatırlamaktan korkuyordum? Yoksa korktuğum şey Amy'yi kaybetmek miydi?
Gözlerimden yaşlar döküldüğünü hissettiğimde Sirena'ya baktığımı fark ettim. İnsan hatırlayamadığı biri için göz yaşı dökebilir miydi?
Bu sırada Amy'nin kapıdan çıktığını gördüm.
"Alec, Erica burada kalın hemen döneceğim"dedim ve Amy'nin peşinden gittim.
"Amy dur lütfen.Amy"diye bağırdım peşinden ama Amy durmadı.
"Amelia!""Adım Amy. Neden bana Amelia diyorsun?"
"Bu zamana kadar buna öfkelenmemiştin.bTamam sana nedenini söyliyeyim. Amelia Shadowraven ismi peri masallarından çıkmış gibi. Bana umut veriyor. İçine düştüğüm bu karanlıktan kurtulmak için saf ışıktan bir yol oluşturuyor."
"Bu çok güzel. Özür dilerim bağırmak istemedim. Sadece seni kıskandım sanırım"
"Amy neden?"
"Boşver. Haydi gel içeriye gidelim."
Amy'nin tavırlarından dolayı Sirena ile özel bir geçmişim olduğunu düşündüm ama birden bu düşünce zihnimin derinliklerinde kayboluyordu.Hafızam Sirena ile ilgili neredeyse her şeyi yutuyordu.
"Hafızamı kazanmak için sizinle gelmem gerekiyorsa geleceğim çocuklar."dedim içeriye girince. Artık sorulardan kurtulmak istiyordum.
"Ben de seninle geleceğim Armes"dedi Sirena."Sana gerek yok.Ben giderim Sirena"dedi Amy.
"Kızlar ikinizde burada kalıyorsunuz. Ben Alec ve Erica ile gidiyorum"dedim. Alec ve Erica'nın elinden tutup ateşler içinde kayboldum.
AMY;
"Amy neyin peşindesin?"diye sordu Sirena. O an ben ve Sirena hariç herkes odadan çıkmıştı."Bir şeyin peşinde olduğum yok."
"Armes' i benden uzak tutmaya çalıştığını fark etmedim mi sandın?"
"Haklı olarak"dedim ve evden çıktım. İlerlerken izlendiğimi hissettim. Arkamı dönmem ile birlikte bir anka kuşunun bana doğru geldiğini gördüm. Gözlerim yıldızlar gibi parlarken tek elimle anka kuşunu yok ettim. Gücümün bir sınırı yoktu ama bunu saklamıştım ve saklamalıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANKA KRAL 2:FIRTINA İKİZLER
Science Fictionkim ölmemeliydi asla? Bir şehrin kralı değil mi? Bir koruyucu değil mi? Armes ölmüştü ve aradan üç yıl geçtikten anka şehri ile diğer krallıklar ironik olarak birleşmiş ve daha modern bir yer haline gelmişti. Peki Armes gerçekten ölmüş müydü? Kimse...