4.BÖLÜM

81 8 10
                                    

Arkadaşlar resimde Matthew var.İyi okumalar vote ve yorumlarınızı bekliyorum.

Etrafımdaki ateşler söndüğünde kendimi kasvetli, toprak kokan ,taştan bir koridorda buldum.Alec yanımdaydı ama Erica yoktu. Koridor küçük pencerelerle aydınlanıyordu. Etraftaki taşların diziliminden ve görünen genel mimariden bir kalede olduğumuz belliydi.
"Erica nerede Alec?"diye sordum merakla.

"Erica zamanı geldiğinde burada olacaktır"

"Peki biz neredeyiz?"

"Çekirdekteyiz. Daha doğrusu çektirdeğin senin için yarattığı yerdeyiz. Eğer buradan çıkmayı başarırsan anılarını geri alacaksın"

"Bir bu eksikti. Basitçe anılarımı geri verseler ölurler sanki. İlla işleri zorlastıracaklar"

"Öyle olsa hiç eğlenceli olmazdı"dedi Alec gülümseyerek. Koridordaki ıslanmış toprak kokusu içimi rahatlatıyordu. Kokuyu iyice içime çektim.
"Havadaki toprak kokusu. Belliki yere yakınız."dedim ilerlerken. Koridordaki eski taşları incelerken yerdeki ayak izlerini fark ettim.
"Alec dur. Daireler çiziyoruz sadece. Zaten kim düz bir koridor koyar ki böyle sınavlara? Duvarlardaki taşlardan biri gizli bir geçit açıyor olmalı. Hayır hayır bu çok klasik olurdu. Belkide"diyerek birden pencereden atladım. Toprak zemine sertçe düşmeme rağmen canım acımamıştı. Yavaşça ayağa kalktım ve etrafı incelemeye başladım. Etraf dev çiçeklerle doluydu. Papatyalar, güller ve adını bilmediğim birkaç tür daha vardı. Arkama dönüp çıktığım yere baktım. Dev bir kaleydi. Eskimiş taşlar her an yıkılacakmış hissi yaratıyordu.
"Alec"dedim aklıma gelen düşünceyle. Kaleden çıktığından beri yanımda yoktu. Tam Alec için kaleye yönelmişken arkamdan gelen hırşırtıyla irkildim. Göreceğim şeyin kesinlikle kötü olacağını bildiğim halde arkamı döndüm. Karşımda dev bir örümcek vardı. "hadi ama ya. Basit seviyeden başlamamiz gerekiyordu". Nedense korkmuyordum ama koşuyordum. Kaleye doğru koştukça garip hisstmeye başladım. Tekrar arkama dönüp baktım. Çicekler küçülmüştü karşımda da küçük bir bahçe vardı. Kalede hareket etmişti ve karşımda bir kapı belirmişti. Karşımdaki kapıdan yavaşça içereyi girdim. Her an tuaf bir şeyle karşılaşacakmış gibi hissediyordum.
"Alec iyi misin?"
Boş koridorda sesim yankılanırken gözümün önünde mavi bir kapı belirdi. Kale sürekli hareket ediyordu. Kapıdan geçmek istemesemde  koridorun duvarlarının üstüme gelmesiyle içeriye girdim. Erica odada duruyordu."her şey çok hızlı ilerliyor değil mi? Az şey yaşadığını düşünüyordun ama buraya geleli tam 4 yıl oldu Kral Armes."

"Ne?! Bu nasıl oluyor ki? Hem daha iki engelle karşılaştım. Bunlarda basitti."

"Koridorda Alec'i bırakıp onun ölümüne sebep oldun"

"Hayır"dedim şaşkınlıkla. Bu nasıl olabilirdi? "Hayır. Alec senin kardeşin onun ölümünü bu kadar duygusuz dile getiremezsin". Bir gariplik olduğu belliydi. Başımı yukarıya kaldırarak "hadi ama buda biraz fazla basit oldu."dedim ve odadan çıktım.
"Bu yer beni sinir ediyor ama neden? Belkide kale sadece bir aldatma yolu." Kendi kendime konuşuyordum ya da ben öyle zannediyordum.

"Çözmeye başladın ateşin efendisi"dedi garip bir ses.
"Bu kale sadece sınavına gidiş yolu."

"Bu kadar uzun bir yol koymaları çok saçma" neden gayipten gelen sesle konuşuyordum ki ben?

"Sen ateşin efendisisin. Ateşi hızla özdeştirirler hep. Hadi bu gerçek mi görelim"

"Nasıl yapabilirim?"

"Ateşi vücudunda hisset ve onu kendini itmek için kullan ayrıca ayaklarını yerde ne kadar az tutarsan o kadar hızlı koşarsın"dedi garip ses giderek sönükleşerek. Söylemesi kolaydı ama  yapmak bu kadar kolay olmaz diye düşündüm.  Böyle bir şey yaptığımı hatırlıyor gibiydim. Derin bir nefes alıp gözlerimi kapattım. Vücuduma değen havanın giderek ısındığını hissetmeye başladım.Birkaç saniye sonra koşmaya başladım. 3 Mach hıza ulaştığımda kalenin yarısını geçtiğimi düşünüyordum ama kalenin hareket etmesinden dolayı en başa geri dönmüştüm.
"Dalga geçiyor benimle"dedim kaleyi incelerken. Kaleyi incelerken gözümün önünde sayılar belirmeye başladı. Hesaplamalarıma göre kalenin hareketine yetişmek için ışık hızında gitmeliydim. Geçmişi hatırlamaya çalıştığımda vücudum garip bir hareketlilikle doluyordu. Hatırlamaya çalıştıkça hızlanıyordum. Işık hızına ulaşamadan bir kütüphanede sıkışıp kaldım.

SİRENA;

"İçimde garip bir his"var dedi Alex.

"Alex ne hissettin?"

"O geliyor Sirena"

"Kim geliyor?"

"Zamanı geldiğinde öğreniceksin."

"Alex hiç iyi gözükmüyorsun"

"Çünkü eğer o gelirse Armes' i sonsuza kadar kaybedebiliriz."dedi Alex. Biz konuşurken Amy araya girerek "Ne?"dedi. Korkusu sesine yansımıştı .Elindeki bardağı yere düşürdü.
"Armes'i korumam gerekirdi."diye ekledi.

"Amy Armes' e bir şey olmayacak.Onu asla bırakmayacağım"dedim. Dışarıya karşı dik dursamda içten içe çok korkuyordum. Armes' e bir şey olması fikri bile kalbimin sıkışmasına ve nefesimin kesilmesine neden oluyordu. En son böyle hissettiğimde bebeklerimi kaybetmiştim. Onların acısını atlatamadan da bu olanlar olmuştu.

ARMES;
Kütüphanedeki bütün kitapları okumuştum
"Fark etmediyseniz söyliyim buradan çıkış yok"dedim. Etrafta kimsenin olmadığını biliyordum ama biri beni izliyor olmalıydı. Her yolu denemiştim ama buradan çıkış yoktu.
"Armes Armes Armes. Neden odaklanmıyorsun?"dedi garip ses. Bu sefer ses yankılanmıyordu. Kitaplığın arkasından ayak sesleri duyuldu.
"Merhaba değerlim"dedi siyahlar içindeki adam. Uzun boyluydu ve saçları yüzünün bir kısmını kapatıyordu.
"Sende kimsin?"

"Ben Matthew. Matthew Finix"dedi adam. Soyisimlerimizin aynı olması şaşırtıcıydı.
"Hâlâ daha süper hızdasın Armes. Yavaşlarsan kapıyı göreceksin. Sadece odaklan"

"Söylemesi kolay tabi"

"Hadi ama bende bu yollardan geçtim"

"Seni tanıyor gibiyim. Daha önce karşılaştık mı?"

"Bunu esas sınavından sonra konuşsak değerlim "dedi Matthew.
"Bana neden değerlim diyorsun?"diye sordum ama cevap alamadan kütüphane yok olmuştu. Matthew la bir çayırdaydık. Güneş parıldıyor ve rüzgar hafifçe esiyordu.
"Son sınavına hoşgeldin"dedi Erica ve Alec aynı anda.

"Son sınavım ne?"

"Bizi öldüreceksin kral Armes."

"Ben sizi öldüremem.Ben bunu yapamam"

"Daha önce iki kişiyi öldürdüğünü gördüm"dedi Matthew soğuk kanlılıkla.

"Sen beni sinir etmek için mi buradasın?"

"Bana öfkelenmen güzel. Hatta nefret bile edebilirsin.Nefretle ilgili ne derler bilirsin."dedi Matthew ve göz kırptı.

"Evet kral Armes artık seçimini yap. Ama bilmelisin ki eğer bizi öldürmezsen anıların sonsuza dek yok olucak"dedi Erica ve Alec.

"Vay be bu kadarını ben bile beklemiyordum"dedi Matthew. Bu adam kesinlikle deliydi.
Kafam iyice karışmıştı. Kimseye yarının sözü verilmez ama geçmişiz tamamen bizimdir. Bu düşünce ile çocuklar arasında kalmıştım. Ne karar verecektim? Birini öldürmek bu kadar kolay mıydı? Peki ya iki küçük çocuğu öldürebilir miydim gerçekten?"

ANKA KRAL 2:FIRTINA İKİZLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin