LATE AUTUMN

LATE AUTUMN ●2(M)●

●2●

Yalandanda olsa birazcık sevgiye ihtiyacı vardı.. Dört günlüğüne de olsa. Nasılsa geri döndüğünde zifiri karanlığı devam edecekti.

Başını yana eğip Sehun'un daha önce hiç dikkat etmediği dudaklarına baktı.

"Bana olan borcunu başka bir yolla öder misin?"

●●

Seatlle'ın en sessiz sakin otellerinden biriydi burası. Ya da yarı karanlık bir odada kapalı perdelerin önünde Sehun'un gözlerine bile bakamadan hareketsizce durmak Luhan'a fazla sakin ve hareketsiz gelmişti. Yapması gerekeni iyi biliyordu ve belki de birileri tarafından kovalanan bir jigoloyu bekletmek doğru olmazdı.

Titrek bir nefes alıp utana sıkıla parmaklarını karşısındaki uzun boylu çocuğun kravatına sardı. Prosedür gereği takılmış gibi gevşek bağlanan siyah kravatı kolaylıkla açıp yavaşça tek ucundan aşağı çekti.

Sehun ise sadece Luhan'ın tecrübesiz hareketlerini izliyordu yukarıdan. Yüzünde garip bir tebessüm vardı. Alay mıydı yoksa acıma mıydı onu bu denli gülümseten kendi bile bilmiyordu. Boynundaki kravat yavaşça yere düşerken Luhan'ın belinden tuttu narince. Onu korkutmak istemiyordu. Kovalandığı anda kaçacak bir ceylan gibiydi çünkü.

Sehun senelerdir para karşılığında evli, bekar, dul farketmez birçok kadınla beraber olmuştu ve olmaya da devam ediyordu. Ancak Luhan onun ilki gibiydi. Hayatında hiçbir erkekle değil sevişmek, öpüşmemişti bile. Bu nedenle heyecanlı olan yalnızca karşısındaki kumral çocuk değildi. Normal bir birliktelikte kadınını nasıl baştan çıkaracağını bilerek aldığı paranın hakkını verirdi. Kadını mutlu ederdi, hazdan başını döndürürdü, en önemlisi ise ilk hareketi her zaman Sehun başlatırdı.

Ama Luhan'ın karşısında yalnızca bekliyordu. Çünkü bir erkeğe nasıl dokunulurdu, onu ne tür cümlelerle baştan çıkarabilirdi, öperken nazik mi yoksa sert mi olmalıydı bilmiyordu.. Ayrıca Luhan gördüğü en tecrübesiz insandı. Elleri titriyordu, nefes alışverişi bile titrekti. Gözleri dolu dolu bakıyordu. Savunmasızdı. En önemlisiyse yaptığı tekliften pişman gibiydi. Ürkek ve çekingen tavırları Sehun'u gülümsetse de onu korkutuyordu bir yerde. Çünkü karşısındaki ne kadar ürkek olursa hareketlerine o kadar dikkat etmek zorundaydı.

Luhan cesaret ister gibi göz ucuyla Sehun'a baktı. O, çok farklıydı. Ne Anna gibi, ne de ilk aşkı gibi. Onun gözleri yabancıydı. Alışık olmadığı bir tebessüm vardı dudaklarında uzun adamın. Devam etmeli miydi bilmiyordu, o düğmelerin çözülmeye başladığı anda başına gelecekleri tahmin ediyordu Luhan. Ya gerçek bir hazzı hissedecek ya da iğrenç bir deneyim kazanacaktı.

Ama o ilkini tercih etti. Çünkü, Luhan'ın zamanı yoktu.

İnce parmakları Sehun'un yakalarında gezindikten sonra ilk düğmeyi açmaya başladı. İşte başlıyordu...

İkinci ve üçüncü düğmeleri de yavaşça açtığında karşısına çıkan kaslı ve pürüzsüz göğüsle bir süre nefes alamadığını hissetti. Sehun.. bembeyaz bir mermer gibiydi.

Öyle hareketsiz kalmıştı ki düğmeleri açmayı bırakmış sadece izliyordu. Yutkundu.

Sehun yavaş yavaş çözüyordu Luhan'ı. Kadınlar üstündeki deneyimlerinden çok daha farklıydı o. Hiç bu kadar çekingeniyle karşılaşmamıştı. Ama çekingen olması bir şeyi değiştirmeyecekti ona bu işin nasıl yapıldığını gösterecek ve onu gerçek hazza ulaştıracaktı.

Luhan'ın hala yakasında olan ellerini tutup aşağıya indirdi.

"Sakin ol.." dedi nazikçe.

Hala titreyen çocuğun elini yavaşça kavradı.