●1●
4 Eylül 2015
"Mahkum 253!"
Demir kapı gürültüyle açıldığında kafasını zor bela kitabından kaldırmıştı Luhan. Göz altlarındaki şişlik, yüzündeki ve vücudunun çeşitli yerlerindeki siyah kirlerle birleşip bitkin bir görüntüye sebep oluyordu.
"Bay Balder seninle görüşmek istiyor." siyahi kadın ağzındaki sakızı patlattığında hücrenin duvarlarına geniş bir gürültü yayılmıştı.
Ne olduğundan haberi olmasada merak edip sormadı Luhan. Zaten merak gibi bir çok duygusu da körelmemiş miydi bu hapishane köşelerinde..?
Başını belli belirsiz sallayıp kollarını kadına teslim ederken haftalardır ilk defa hücreden çıktığını farketmişti. Güneş ışığı kolidorun yine demir parmaklıklarla sınırlı ufak penceresinden yüzüne yansıyor ve uzun zamandır unuttuğu yaşanmışlık hissini sıcaklığıyla veriyordu.
"Mahkum 253'ü getirdim efendim!" kadın Luhan'ı adamın masasının önünde terk ederek odadan çıkmıştı.
"Sevinmelisin mahkum, arayanların var."
Üniforması göbeğine oturmuş adam telefonu Luhan'a uzattığında ürkekçe ahizeyi kulağına dayadı. Seneler sonra onu kim arayabilirdi ki?
"Luhan.." serzenişli bir kadın sesi adını haykırdığında bunun ablası olduğunu anlaması çokta zor olmamıştı.
"Abla?"
"Annem.. annemi kaybettik Luhan." ölüm haberini bu kadar rahat söyleyebilmesine şaşırmak için fırsatı bile olmamıştı Luhan'ın. "Kevin sana kefil oldu. Gelmen gerek Luhan. Onu son yolculuğunda yalnız bırakma.."
Annesi gerçekten ölmüş müydü..?
Kulağına ulaşan sesleri yeni yeni idrak ederken kalbinden sıcak bir şeylerin aşağı doğru aktığını hissetti Luhan. Sanki bir şeyler boşalıyor, gidip boğazında yumru halinde yer ediyordu.
Turuncu mahkum önlüğünün etek kısmını avuçlarının içinde ezerek düşündü bir müddet. Yavaşça kafa sallayıp ahizeyi yerine koydu.
"Bunlar formların bu da sana vereceğimiz telefon. İl sınırları dışına çıkma. Seni aradığımız an açmak zorundasın. Yerini ve koordinatlarını belirt. Açmadığın taktirde hakkında arama emri çıkacak. Dikkatli ol."
Adamın verdiği şeffaf poşeti avuçlarında parçalarcasına sıkarken, gözünde biriken yaşlardan biri izinsizce burnunun kenarından süzülmeye başlamıştı.
Bu hapishaneden çıkmayı her zaman istemişti ancak hayalindeki kurtuluş bu değildi. Böyle olmamalıydı.. Annesini kaybederek karşılığında bir ödül niteliğinde özgürlüğünü ona vermemelilerdi. Zaten kısmende öyle olmayacaktı. Yalnızca bir süreliğine gidecekti buradan.
Ama yine de dert etmemeye çalıştı. Adımları son kez koğuşun beton mermerlerini döverken akıttı gözyaşlarını. Nihayet kısa da olsa hayata dönüyordu..
_____________
"Ha siktir! Kocan!" altındaki -kendinden en az beş yaş büyük olan- kadının üstünden kalkıp yataktaki beyaz çarşafı üstüne sarmaladı.
Dengede durmaya çalışarak yatağın altına giren ayakabısını giymeye çalışırken bir yandan da çığlıklar atan kadını sakinleştirmeye çalışıyordu. Oysa ne kadar kadını sakinleştirmeye çalışsada gelecek tehlikenin bu çığlıklardan kat be kat fazlasını hakettiğini bilmek Sehun'un götünden terlerin akmasına sebep oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LATE AUTUMN
Fiksi Penggemar7 yıllık bir mahkum olan Lu Han.. Tehlikeli kadın avcısı, işinde profesyonel jigolo Oh Sehun.. ●○● Ölümle girdiği hapishaneden bir ölümle çıkacağını nereden bilebilirdi ki? Ya da ufak bir tesadüfle tüm hayatının değişebileceğini.. Hayat bir şekilde...