Birden su kabarmaya başladı. Ardından da çığlık sesini duydum arkama döndüm. Hayalet gibi bir şey Nazlı'nın saçlarından tutup çekiştire çekiştire onuda kendisiyle beraber suya atladı. Ve Nazlı'yla beraber suların derinliklerine daldılar. Soluğum ve kalp atışlarım. Hızlanmıştı. Ses ve Nazlı'nın suya dalıp kaybolması korkunun bedenimi ele geçirmeye neden olmuştu. Ve yavaş yavaş kayık sulara batıyordu. Birden suya düştüm nehirin o korkunç sularında var gücümle çırpınıp korkunç bir çığlık kopardım. Rüyanın korkunçluğundan olsa gerek ter ve korku içinde yerimden sıçrayıp uyandım. Korkum geçtiğinde bunun rüya olduğunu anlayınca toparlandım ama anlayamamıştım artık kabus görmeye de başlamıştım. Yinede toparlanmaya çalıştım güçlü olmam gerekirdi. Yine maden ocağındaydım, çalışıyordum. Nemli hava cereyanlar ile dolu yerde asansörü beklemeye de alışmıştım. Bazen şakır şakır yağan yağmurun altında karanlıklara dalmaya başladıkça kendimi daha iyi ve huzurlu hissetmiş bile oluyordum. Artık madenin galerilerini köyün sokaklarından daha iyi tanımaya başlamıştım resmen ezbere biliyordum. Bacanın neminden havasızlığından daha az etkilenmeye başlamıştım. Fazla rahatsız olmuyordum İşlerimi de hızla yapıyordum. Kollarım kadın kolu gibi ince olmakla beraber çok iyi çalışıyordum. Artık arkadaşlarım tam beni bir maden işçisi olduğumu hükmetmişlerdi işimde gayet becerikliydim. Arkadaşlarım beni sever değer veriyorlardı. İşimi temiz ve sağlam yapıyordum. Diğer taraftan da Soner benimle anlaşamıyordu iyi arkadaş olmuş gibi gözükse de fakat benimle şakalaştığı zaman düşman gibi bakıp diş gıcırdıyordu gözleri kan çanağı gibi oluyordu. Düşmanlığın sebebi ikimizinde Nazlı'yı sevmemizden ileri geliyordu. Ayrıca Soner, kimseyi tahammül edemez herkese kıskançlığını gösterir ve kin güderdi. Nazlı'ya aşık olduğumdan beri, maden ocağında da korkunç şeyler yaşıyordum. Ben yine çalışmaya koyulmuşken;"bana bir şey çarptı!. Bir şey düştü!" bunu sadece ben görüp hissediyordum. Soner hissetmemişti. Ve iyice şaşırdım iyi de neden sadece ben! Diye düşündüm. Her ne kadar imkansız, olsa da garip sesler gelmeye başladı. Ses gittikçe yükselip sağır edici bir seviyeye ulaşmıştı. Kulaklarımı kapatmak zorunda kalmıştım. Ve bu sefer sert bir şey omzuma düştü ve acı içinde kıvrandım. Yerimden sıçramama neden olmuştu. Allah'tan Soner benden bir kaç metre ötedeydi. Ve arkasına dönüktü. Beni bu ruh halimle görmesini istemiyordum. Ve görmemişti beni, bana çarpan şeyi bulmak için, etrafımı yokladım hiç bir şey yoktu. Anlaşılan o ki büyük bir muammayla karşı karşıyaydım ve bir türlü anlamıyordum neden bunları yaşıyorum ve neden sadece ben! diye söylendim acıyla.