8.Bölüm

92 38 8
                                    

Yine işime koyuldum. Aradan birkaç saat geçtikten  sonra uzakta, kömür ocağını dolduran sesler duydum.     Bunlar maden işçileriydi.   Çok öfkeli konuşuyorlardı.    O sırada biri haykırarak;"her şey ateş pahası, bir ekmeğe üç metelik verdim bu işin patlak vermesi gerekir" dedi. İşçilerin çoğusu bunu onayladılar.   Tabii bende, bu duruma karşı koyamıyorlardı. Devrim de yoksulluğu artırmaktan başka bir şeye yaramamıştı.   İşçiye dört , beş metelik veriliyor işçiye makul pay verilmiyordu.   İşçilerden biri;"ücretleri artırmaya olanak var mı ki? efendilik bu mu şu Allah'ın cezası hayattan bıktım olacaksa da olsun," dedi.   İyice kızışmaya başlamışlardı isyan ediyorlardı.  Hepimizde bu duruma şikayetçi ve öfkeliydik büyük bir haksızlıktı bu durmadan çalışıyorduk ama karşılığında çok az para alıyorduk.   Bütün ihtiyaçlarımıza yetmiyordu.  Bu da canımıza yetmişti artık madendekiler hepsi öfke köpürüyorlardı.                *********Günlerden pazar günüydü hava güneşli ve sıcaktı.     Nehire gittim avucumu nehir suyuyla doldurdum ve alnımdaki yarayı yıkadım.  Acısı da feciydi.  Ben acı içinde kıvranırken. Birden bir ses duydum bu tanıdık bir ses idi;"iyi misin" diye sordu. Ben başımı kaldırdığımda o kız karşımda duruyordu.  Aşık olduğum kız yani Nazlı! Onu karşımda gördüğümde kendimden geçmek üzereydim. Yüzüm kıpkırmızı kesilmiş, ve midemde kelebekler uçuşuyordu sanki.   Ben;"iyiyim teşekkür ederim bu ne hoş tesadüf karşılama" diye söyledim.  Nazlı o masum ve saf güzelliğiyle utangaç ve edalı haliyle alnına dökülen saçları geri atarak;"evet sandığımdan tuhaf bir karşılaşma bu arada alnındaki yara ne zaman oldu çok canın yanıyor olmalı"dedi.  Ben;"hayır fazla canım yanmıyor ufak bir yara, sadece alnımı ıslatırken biraz canım yanıyor".  Nazlı usulca avucuna nehir suyuyla doldurup dikkatlice, alnımın yara olan yerlerine sürdü;"bu nasıl oldu? Cesur"dedi.  Ben gerçekleri anlatmadım tabii boş yere.  Onu korkutmak ve endişelendirmek istemiyordum. Sadece bir taşın üzerine düştüm, ve alnım yarıldı diye geçiştirdim. Ama sanki benim, kesinlikle yolunda gitmeyen bir şeylerin olduğunu hissetmişti.  Yüzü birkaç santim uzaklıktaydı. Nazlı;"ciddi olamazsın. Başka bir şekilde olmuş olmalı" ben şaşırarak;" hayır hayır ciddi olduğumdan emin olabilirsin"dedim.  Ansızın Nazlı yerinden doğrulup gırtlağından bir hırıltı yükseldi.  Dünya üzerinde hiçbir insan bu sesi çıkaramazdı.  Ben çılgına dönmüş bir halde kesik kesik nefes alarak dengemi kaybettim az kalsın düşecektim.  Daha sonra Nazlı korkunç bir çığlık attı.  Ve bağırarak;"benden uzak dur! Benden uzak dur! Seni görmeye tahammülüm yok!"  ben tir tir titriyordum.  Biraz toparlanarak yerden destek alarak kalktım oturduğum yerden arkama bakmadan koşmaya başladım.  Hem uzaklaşıyordum hemde düşünüyordum;"evet bu Nazlı'ydı nasıl bir anda bu korkunç hale büründü ve benden uzak dur! Demesi ne oluyordu. bunlar hepsi neydi başıma geliyordu. Düşüncelerim bölük börçüktü.

Aşk ve KorkuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin