Arkama baktığımda Nazlı beni takip ediyordu. Hala o korkunç hışırtıyı çıkarıyordu. Dişlerini gıcırdatıyor gözleri kıpkırmızı olmuş bir canavara dönüşmüştü. Ben kesik kesik nefes alıyordum. Biraz daha hızlandım. Kendimi kaybetmişcesine var gücümle koşuyordum. Nazlı'dan uzaktaydım. Ormanın ıssız ve sığ ağaçlık yere varmıştım. Biraz daha uzaklaştığımda Nazlı' yı arkamda göremedim. Koşmayı bırakıp derin bir nefes aldım. Yinede ne olur ne olmaz diye hızlı adımlarla yürüdüm. Karşımda ahşaptan bir kulübe gözükmüştü. Sığ ağaçların arasında kurulmuş, zor seçiliyordu. Biraz daha yaklaştığımda durdum. Kulübe sessizdi. Hiç bir ses duyulmuyordu. Kulübeye sessiz adımlarla yaklaştım. Kapıya kulağımı dayayıp dinledim. Kimsecikler yok gibiydi. Yinede kapı kolunu tıkladım ama kapı açık bırakılmıştı. Büyük bir gıcırtıyla açıldı. Burası terk mi edilmişti? Acaba diye düşündüm. İçeri geçtim. İçeri loştu ve nemli, rutubetli çok kötü kokuyordu. Elimle ağzımı burnumu kapattım. Koku korkunçtu. İlerlemeye başladığımda birden bir çığlık sesini duydum. Ürperdim yerimde donup kaldım. Sanki zor nefes alıyormuş gibi tiz çığlık sesi duymuştum. Sesi bir köpeğin sesini andırıyordu. Tüm cesaretimi toplayıp kapıya korku dolu ve yavaş adımlarla ilerledim. Kapıyı açarken büyük bir gıcırtıyla açıldı. Açmamla yerimde donup kaldım şok geçirdim. Sert zeminin üstünde yerde yatan bir adam vardı. Can çekişiyordu. Ve o anda canını vermişti. Aman Allah'ım! bu Çok korkunç bir görüntüydü. Bütün bedeni kan içinde kaslarını kesip kemiklerine kadar dayamıştı. Kan duvarla her tarafa sıçramıştı. Deriler sarkmış ,bileklerini kesmişti. Ve avucunun içinde bir bıçak duruyordu. İntihar etmişti hemde çok feci şekilde. Daha fazla dayanamadım. Kustum ve başım zonkladı. Biraz toparlanınca kulübeden çıktım. Neden bir insan kendine zarar verip bunca eziyeti çektirir ne yaptı ve ne yaşamıştı da bu şekilde kendini kesmişti bir insan nasıl canına kıyar hayal etmesi bile zor diye düşündüm. Ormandan ilerlemeye başladım ağaçlardaki kuşlar ötüyordu. Hayvanlar etraflarını saran ormanın yoğun bitki örtüsü içinde dolaşıyorlardı. Zıplayan balıklar etrafa su sıçratıyorlardı. Nehir sularına eğilip avuçlarımı nehir sularıyla doldurup yüzümü yıkadım. Biraz kendime gelmiştim tekrar ormanın derinliklerinde yoluma devam ettim bir süre. Nefes nefes ve ter içindeydim. Çok yorgundum. Simsiyah bulutlar çökmüştü. Yağmur yağacak gibiydi. Rüzgar şiddetli bir şekilde esmeye başlamıştı. Yapraklar hışırtılar çıkarıyordu.. Hayvanlar yuvalarına çekiliyorlardı. Köye vardığımda sessizlik içindeydi. Ortalıklarda kimse gözükmüyordu. Köy bakkalları kapalıydı. Tüm evlerin perdeleri çekilmiş ve çıt yoktu. Sokaklarda hiçbir çocuğa rastlamadım rüzgar iyice şiddetlenmişti. Köy büyük bir sessizliğe gömülmüştü. Soğuktan titriyordum ellerim donmuştu.