Geçmişten bir adım beride -1/

338 114 29
                                    

Nisan 2010

Yağmurlu bir gün. Titriyorum. Korkudan mi? soğuktan mi? bilmiyordum. Yorganı kafama kadar çekmiş aklımdaki düşünceleri silmeye çalışıyordum. Ağlıyordum belkide bilmiyorum ki ev arkadaşım yeliz yan odadan koşarak geldi.
_Aden. .! iyi misin ?Aden . .
Kendime geldim birden.
-İyiyim Yeliz, derken avuç içlerimle gozlerimi ovuşturuyordum.
-Canım benim yaa , yağmur dan korktun yine dimi ? Diyerek sarıldı sımsıkı. Yeliz bana sarıldığın da tutamadım kendimi . Gözlerimde ne kadar yaş varsa dökülüverdi yanaklarımdan. O an o sıcaklık hiç gitmesin istedim. O gece başımda bekledi yeliz sabaha kadar. Işıklar açıkti. Uyu hadi diyerek saçlarımı okşamaya başladı. Uyu canim ben burdayım dedi tekrar. Yanimda güvendiğim birinin olduğunu bilmek bana oldukça mutlu ve huzurlu hissettiriyordu kendimi .
Yeliz'le iki yıl önce öğretmen olarak başladığım okulda tanıştık. Ev arkadaşı arıyordu kendisine. Şifa gibi gelmişti. Istanbul da bir başıma ayakta durmaya çalışmak zordu.
O gün sabaha kadar yağdı yağmur. Gözlerimdeki yaslarla uyuyup kalmıştım. Sabah Duman'ın yüzümde beliren kuyrugunu tükürerek uyandim. Her zaman aynı şey di. Alarmi ertelesem Duman gelir, Duman'ı kovsam Yeliz arardi. Her halükarda kalk tı , uyan artık dı. İçersine düştüğüm çete nasılsa işbirliği yaparak bunu başaracaklardı .Tam gözlerim tekrar kapanmak üzereydi ki yine Duman. . . Bu sefer kuyruk değildi uyanmama sebep. Yorganın altından çıkan parmağımla disini kaşıyordu. Duman di bu görevini yerine getirmeden gitmeyecekti. .Duman,iki yıl önce yavruyken aldığım bir kediydi. Aldığımda çok sıska ve çirkin bişeydi. Özellikle onu almıştım belkide. Kimse beğenmesin benden başka .Kimse benim gibi sevmesin diyeydi. Rengi Griye dönük toparlak yüzlü bir kediydi. Her neyse Duman'ın vermiş olduğu mücadele sonucu gözlerimi açtığımda yağmurun bittiğini gördüm. Yeliz çoktan gitmişti. Mutfağa gittiğimde masanın üzerine bıraktığı minik not kağıdı ile yine canim arkadaşım düşüncesini aklımdan geçirmeme sebep olmuştu.
Not ;
Afiyet olsun tatlım. Uyandirmaya kıyamadim. Cayi demledim, altını kıstım. Kahvaltını yapmadan, o yumurtayı ve pekmezi yemeden çıkmak yok. Geldiğimde Duman'a sorcam.😊Seviyorum seni Prenses.
Nasıl birşeydi bu böyle yaa. Çok şansıydim ben. Böyle bir arkadaşa sahip olmuştum . Güzelce bir duş alıp kahvaltımi yapmaya başladım. Mutfak masası pencerenin hemen kenarında olduğu için bir taraftan da yoldan geçenleri izliyordum. Akşamdan kalan yağmur dallardaki izini bırakmamisti. Yollar banyo yapmış gibi tertemizdi.
Yağmur sonrası ne güzel oluyordu sokaklar. Keşke geceleri hiç yağmur yağmasaydı. Ama yağmazsa da bu güzellik olmayacakti. Her kötü olaydan bir iyi taraf çıkarmak bu olsa gerekti. Pencereden dışarıyı seyrederken telefonum çalmaya başladi. Yeliz di arayan.
- Aden nerdesin sen kuzum. Hala yapamadın kahvaltını dimi diye hesap soruyordu .
- Cıkıyorum canim çıkıyorum hemen.
- O pekmezi yemediğini biliyorum. Onu yemeden çıkmak yok.
- Yaa ben bunu sevmiyorum ki ama:/ Lütfen bugün yemiyim.lütfeeeğnn . .
- Israrlarınin faydasız olacağını biliyorsun Aden. Hadi bakalım ye o tabağı. Sonra okula mars mars.
-Tamam anlaşıldı patron.
Telefonumu kapattığım da aklımdan yine aynı düşünceler geçiyordu . Arkadaş yönünden cook şansıydım ben.
Evdeki son işlemleride yerine getirdikten sonra okula gitmek için hazırlandım.
Yürürken aklımdan belirli şeyler geçiyordu.
Aslında ne geçtiğinin de pek önemi yoktu. Yerdeki şu damlacıklarinın pantalonuma sıçradığını farkettiğim halde pat pat adımlarla ilerliyordum.
Bir taraftan da çantamın içinde bir türlü sabit durmayan akbilimi arıyordum.
Derken arkadan bir ses
- Adem , Ademm kızz . . Diye bağırıyordu . Yakalandım yine dedim içimden . Bu Habibe ablaydı kesin. Bir ara arkama bakmak istemesem de biliyordum ki sokakta yankı yapan sesi bakmamı sağlayacaktı.
- Adeeemm. Duymuyor musun kız ? Diye bağırırken karıştırdıgım çantamı karıştırmaktan vazgeçip ,
-Efendim Habibe abla diye başımi yüz seksen derece arkaya çevirdim.

Ayaklarında terlik, eteğinin bir kısmını belinin lastiğine sıkıştırmış, kafasının üzerine yan bağladığı başörtüsünü tuta tuta koşuyordu bana doğru.

- Huhh , ayyy, heeh koşturdun beni Adem ,diye söylenerek yanıma kadar gelmisti.
- Adem değil Habibe abla Aden Aden. Bir türlü öğretemedim sana ismimi diyerek yüzüne baktım.
- Heh heh he h heh heh, diye yine durduk yere bi kahkaha attı. Gız nerden bileyim dilim o gatter dönüyor , dedi. Niye bilmiyorum istemsiz gülmüştüm bende.

_TUZAK_Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin