İçeriden kahkaha sesleri geliyordu. Babam gelmişti belli ki. Kapıyı araladığımda Suna ablayı kucağına otutturmuş çocuk sever gibi sevdiğini görüyordum. Çıplak ayaklarım ,üstümde ki iki numara büyük elbiselerim ve darma dağınık,Ahmetin deyimi ile "keçe gibi saçlarımla" kapıda onları izledim bir süre. Babamı izledim. Sevgisiz geçirdiğim sekiz yılı izledim. Gözlerim doldu sonra...
Sarılmak istiyordum ona. Doya doya sarılmak, babacığım diye boynuna atlamak...Ama bilmiyordum ki bu duyguyu hiç. Ben babamın beni sevdiğini kucağına otutturduğunu hiç bilmiyordum..
Beni farketmiş olacak ki.
-Ne bakıyorsun ordan gizli gizli ,geçsene şu tarafa diye kaşlarını çatmıştı.
-Tamam baba dedim.. Tamam dedim yine,biraz mahcup,biraz özlem dolu,kayal kırıklıklarımla birlikte oturdum kanepenin üzerine. Başım önümdeydi. Sanki bişey söylesem kızacak gibiydi.
-Havadislerini aldım Suna 'dan dedi kızarak. Gözlerimi kocaman açmıştım yine. Sen benim yokluğumda akşama kadar dışarılarda sürtüp bu kadına eziyet ediyormuşsun öyle mi? Diye sesini yükseltti.
-Şeyy ben baba, derken Suna abla sözümü kesti..
-Çocuk o babası bi daha yapmayacak değil mi Aden, diye gözlerime bakıyordu gözlerini açıp.
-E- evet baba ,derken sesim titriyordu.
Tamam kalk şimdi sofrayı hazırla kocaman kız oldun hala ayağına birşeyler bekliyorsun dedi ve Suna ablayı sevmeye devam etti.
Neden di?? Neden? Neden böyle bi hayatım vardı?
Aklımdaki çılgın sorularla birlikte mutfağa gidip küçük ellerimle sofrayı hazırlamaya çalıştım. Yemeğimizi yedik. Babamın zor şartlar altında çalıştığını, yolculukların onu yorduğunu ,Suna ablanın nazını,bana kızışlarını ve benim susuşlarımı yeterince dinledikten sonra uyku saati gelmişti.
Yarın okul vardı. Beslenmeme yine peynir ekmek koyup,yatağıma uzandım.
Tavanı seyrediyordum. Duvara yansıyan karaltıları, korkuyordum evet,çook korkuyordum...
Ama uyumam gerekti. Uyuyup herşeyi unutmam..Çocukluğumun en masum günlerini uykuyla geçirmem gerekiyordu.
Tavanı seyrederken,beyaz elbiseli uzun saçlı güzel bi kadının gölgesi düştü duvarıma.. Elimle dokunmak istedim. Dokunup sarılmak sımsıkı.. Kayboldu birden.
Annem miydi o?Annem olabilir miydi?Hiç görmediğim annem beni uyutmaya gelmiş olabilir miydi?
Anne... anneee.. anneeeciğğmm derken göz kapaklarım kapanmıştı..
Yavaş yavaş kopmuştum çocukluğumdan yavaşş yavaşşş...
ve bir sabaha daha uyanmıştım annesiz..
çaresiz belkide,kimsesiz...
gözlerimden akan yaş rimelimle birlikte yastığı simsiyah yapmıştı. Bir yandan yastık kılıfımı değiştirirken diğer yandan yelizin odasından gelen garip sesleri dinliyordum.
Birden yataktan attım kendimi ve kapıya yöneldim. Ne ara fırlamıştım yataktan bilmiyordum. Telefonla konuşuyordu yeliz. Hatta bağırıyordu.
-Hayır... Hayır dedim sizeee... Böyle bişeyin mümkünatı yok. Ağlarcasına bağırıyordu. Elim kapının kolundaydı. Ama cesaret edemiyordum o kolu indirmeye.
Bişey olmuştu evet. Pamuk arkadaşımı bu denli sinir edecek bişey olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
_TUZAK_
HumorKüçük bir haykırış diye nitelendirdigim kahramanım Aden ' in geçmişte yaşadığı karanlık ve çığlık çığlığa uykularının , hafızasından silemedigi çocukluğunun ve eksik yanlarının haykırışı anlatılmakta. Yaşayamadığı çocukluğunu, zaman zaman değil...