°•°•Twenty•°•°

4.6K 269 161
                                    

"Lanet olasıca parmaklarını o bal kavanozundan çek, Rafinha!"

Elimdeki krep dolu tabağı kahvaltı masasına bırakırken, iç çamaşırımı örtmeye bile tenezzül etmeyen tişörte aldırmadan kalçamı masaya yasladım. Bakışlarımı; yüzüne bu bal bir harika dostum ifadesini takınmış olan bir adet Rafinha'da sabitlediğimde, bu hali istemsizce dudaklarımın kıvrılmasına neden olmuştu.

Kapı pervazına yaslamış olduğu esmer bedeninde; neredeyse belinden düşmeye ant içmiş olabileceğini düşündüğüm tek bez parçasının gri bir eşofman olması, şaplak at bana, bebeğim kelimelerinin zihnimde yankılanmasına sebepken; parmaklarını her geçen dakikanın ardından bal kavanozuna daldırdığında gerilen kasları mükemmel bir görüntüye imza attığı konusunda inkar edilemez bir gerçekliği sunuyordu.

Yerimde kıpırdanarak kollarımı göğsümde birleştirirken bakışlarımı yalnızca dün gece farkedebildiğim ancak incelemeye fırsat bulamadığım dövmelerinde yoğunlaştırdım. Tenine kazıttığı İsa resmi ve etrafında ne oldukları konusunda bir tahmin yürütemediğim çizimler; ona gizemli bir hava katıyordu ve ben parmaklarımın bedeninde gezinmesini istiyordum.

Dün gece neredeyse tek bir beden olacağımız görüntüleri bir film şeridi misali zihnimde canlanırken, parmak uçlarıma kadar kızardığımı hissedebiliyordum. Arda ve Messi tarafından kaçırılmış ve de Rafinha yüzünden nerede olduğunu bile bilmediğim ıssız bir evde tutsak ilan edilmiş olabilirdim. Ancak bu benim Rafinha'nın bana gerçekten iyi geldiği gerçeğini inkar etme gibi bir hakka sahip olmama neden değildi.

"Bu hoşuma gidiyor."

Duyduğum sesle birlikte iç sesimle olan mücadeleme bir son verirken; bakışlarım kapı pervazına yaslanmış olan Rafinha'da takıldı.

Dağınık saçları ve de şişmiş yüzü, onu yatağa atarak içimde her bir noktasını ısırma isteği uyandırırken; yalnızca dakikalar öncesinde aynı koltukta uyumuş olduğumuz gerçeğini itiraf edecek cinstendi.

Yüzünde son birkaç gündür görmeye alışık olduğum anlamlı bir ifade gizliyken; büyük adımlarını, aramızda yalnızca milimlerin kalmasına neden olacak şekilde tam önümde sonlandırdı. Ellerini arkamdaki masaya doğru yaslayarak bedeninin arasında sıkışmama olanak tanıdı.

Pahalı parfümü yoğun bir şekilde burnuma doluyordu ve ben kasılan bedenime güç verebilmek adına ardımdaki masanın kavradığım uçlarını sıkıyordum. Kalbimin atışını hissetmemesi için tüm dilek hakkımı kullanırken, bakışlarını dudaklarımdan ayırarak gözlerimde sabitledi.

"Beni dakikalarca seyretmen..." Dudaklarıma baktığı sırada sessizce yutkundu. "...hoşuma gidiyor."

Bedenini bedenime doğru yaslarken, aralık olan ağzımdan sesli bir nefes verdim. İkimizde sınırlarımızı zorluyorduk ancak duvarlarımızı yıkmaya neredeyse cesaretimiz yoktu.

"Tanrım!" diye fısıldadığı sırada teslim olurcasına alnını alnıma yasladı ve bıkkınca bir nefes vererek gözlerini yumdu. "Bana ne yaptığın hakkında en ufak bir fikrin bile yok."

Haklıydı. Ona ne yaptığım hakkında bir fikrim yoktu ancak onun da üzerimde bıraktığı etkisinden haberi yoktu. Soğuk olduklarına emin olduğum ellerimi yeni çıkmış sakallarının üzerine yerleştirirken, ellerini nazik bir biçimde belime yerleştirdi.

Parmak uçlarım tenindeki ufak dokunuşlarına devam ediyordu ve ben havadaki oksijenin artık ikimize de yeterli gelmediğine kanaat getiriyordum. Baş parmağımı kalın dudaklarında sabitleyerek varla yok arası hayali daireler çizerken, sesli bir şekilde yutkunması; kesinlikle hareketlerimi zorlaştırıyordu.

SpoiledHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin