2. Galibiyet

151 8 6
                                    

BEN BU HİKAYEYİ  SEVEREK YAZIYORUM HİÇBİR YORUM ALMASAMDA :(( YİNEDE YAYINLAYACAĞIM...:D Alakası olmayan bir şarkı seçtim :P çok güzel bir şarkı kulaklarınızın pası silinsin diye..:D

Thea bir kılıç yarattı ve Perseus’a saldırdı.Thea çok güçlü hissediyordu.Ancak gücün her şey olmadığını da biliyordu.Girdiği her savaşı kazanırdı.Aklını kullanıp düşmanını gözlemliyor onların zayıf noktalarını buluyordu.Perseus kolay lokmaydı.Zamanında az savaşmamışlardı.Ta ki şeye kadar… Thea silkindi.Bir anda Perseus’un ortadan kaybolması hiç hoş değildi.Perseus gizlenmişti.Arkadan saldırmayı planlıyordu.Thea bunun farkındaydı.

Thea “Beni yenemeyeceksin Zeus oğlu!”dedi.

Perseus endişeliydi ama onu hayata döndüreni hatırlayamıyordu .Sesi sürekli değişiyordu.Tanıdık bir ses fısıldıyordu kulağına sonra hiç tanımadığı bir ses ise beyninde yankılanıyor ona itaat etmesini sağlıyordu.Düşündü neden buradaydı ve neden cennetten düşmüş melek yüzlü bir kıza kılıç doğrultuyordu.Kız arkasına dönünce gözlerinin içine baktı.İçinde ta derin bir yerlerde  bir an Thea’yı gerçekten görür gibi oldu.İçine bir duygu seli akın etti.Sanki ona hala değer veriyordu sonra itaatçi sesi ona  arkasını dönmüş olan Thea’ya saldırmasını emretti.

***

Thea için işler kötüydü arkasını dönmüş saldırsa mı saldırmasa mı karar veremiyordu. Ona olan 3 asır önceki aşkı yeniden tutuşmuş gibiydi. Fakat Perseus ona ihanet etmişti.Gidip başkasıyla evlenmişti.O gün Thea’nın sonsuz uykusuna yatacağı  gündü.Bunu öğrenmiş ama elinden bir şey gelmemişti.Bu onun göreviydi ve sevdiklerini korumalıydı.Onun tek istediği Perseus’un veda etmeye gelmesiydi sonra  özgürdü.Bu olayı gururuna yedirememişti. Kendini kaybetmiş boşlukta yapayalnız kalmıştı.İşte o gün kin,öfke,nefret,düşmanlık tüm benliğini  kaplamıştı.Onu hala sevmesi sanki alışkanlık gibiydi.Yarası hala dün gibi tazeydi. Yanağından bir damla yaş süzüldü.

“Ondan nefret ediyorum.Zamanında onu  sevdiğim için kendimden de.”sözleri dudaklarından çıktı.Sanki bu dediğine kendiside inanmıyormuş gibiydi.Ardından birinin ona arkadan saldıracağını hissetti ve savunmaya geçti.Hızla hareketlenen tarafa döndü zamanında kılıcını kaldırmıştı. Saldırıya geçti.Kılıçlar havada çarpışıyordu.Perseus’un Thea karşısında en ufak şansı yoktu.Onun gülümseyen yüzünü yeşil gözlerinin parlayışını hatırladı.Tek görevinin onu öldürmek ve efendisine teslim etmek olduğunu biliyordu.Birşey onu durduruyordu ama ne ? Bir anlık dikkat dağınıklığı Thea için avantajdı.Bacaklarına gelen keskin darbe ile yere yığıldı . Perseus ağır bir kılıç darbesi almıştı bacaklarından kanlar akıyordu.Thea ikilem içindeydi bir zamanlar bu adamı sevmişti.Bu duygular aklını kurcalıyordu.Derin duygularından sıyrıldı.Onun artık kötü olduğunu anladı.

Bir şeyler mırıldandı Hades’in ölülerin tanrısının gücünü kullanarak Perseus’u Tartarus’a gönderecek olan büyülediği kılıcı tam karnına sapladı. Perseus acı ile haykırdı.Bu acı onu kendisine getirmişti.Her şeyi hatırlıyordu. Ölmek üzere olduğunu da. Nasıl olmuştu da Thea’yı öldürmeye çalışmıştı.Bütün her şey yerli yerine oturdu.Nereye gideceğinin farkındaydı.İtaatçinin istediği de buydu kahkahası ta buradan duyuluyordu. Onu uyarmalıydı yaklaşan tehlikeye karşı.

“Dur!Thea teh-li-kedesin!-ben-ben-sen-i-gerçekten üzmek istemedim…” Kesik cümlelerini tamamlayamadı.Zaten gerçekleri söyleyemeden , olacakları sonlandıramadan bedeni toza dönüştü.

“Kim ne yapacak!”diye bağırdı Thea ama o çoktan gitmişti.Onu Tartarus’a mahkum etmişti.Bedeni kaybolmuş ruhu da Tartarus’u boylamıştı.Thea’nın aklında birçok soru kalmıştı.Ama en çok ağlamak istiyordu.Perseus onu üzmek istemediğini söylemişti.Arkasını döndü gidiyordu.Son bir kez baktı Perseus’un yattığı , acı çektiği, kesik kesik konuştuğu ve Thea’yı korumaya çalıştığında yüzünde oluşan ifadeyi gördü tekrar tekrar…Bu kadar zayıf değildi.Sadece hiç bilmediği bir yerde vatanından uzakta birkaç asır sonra uyanıyor ve ölümden dönen eski bir hatırasını o birkaç asır boyunca duyduğu kin ve nefretiyle en kötü yere mahkum ediyor ve adamın ağzından berbat bir özür dileme eşliğinde tehlike anonsu veriliyordu.İşte böyle bir durum kimi etkilemezdi ki… Thea   hıçkırıklar arasında

“Üzmemek için artık çok geç.” dedi.Yürümeye devam etti ve  müzeden dışarı çıktı. Kocaman binalar ile karşılaştı.Gece vakti.Parlak bir elbise ile New York ta bir müzeden çıkıyordu.Ona doğru yaklaşan sarhoş serserileri görmezden geldi.Dionisos buralarda epey dolaşıyor olmalı diye mırıldandı.Hala dostları dediği ailesinden izler vardı.Umarım iyi durumdadırlar diye düşündü.  Eski dostları ziyaret etmeliydi. Derin bir nefes aldı ve şu an nerede olduğunu bilmediği ama ışınlanma durumunun iyi bildiğini umarak  özlediği Olimpos’una ışınlandı.

THEA [DÜZENLENİYOR]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin