Yapmam gerekenler fazlaydı. Gizem fazlaydı. Her şeyin uzun ve yorucu olacağını zaten biliyordum. Ama işte sabırsızlık duygunuzu yenemiyordunuz. Hızlıca şarapçı dükkânına gidiyordum. Hekata kutsanmışını bulmam gerekiyordu. Sorularıma cevap verebilecek tek kişi oydu. Maalesef.
Hekatayı neden büyüttüğümü düşünüyorsunuzdur. Anlatayım. Hekata büyücü tanrıça ve birçok tanrının güçlerini kullanabilme gibi bir özelliği var, aslında şöyle bakılınca ben kadının güçlerinden korkmuyordum. Sadece kutsanmış adamın çok sorun çıkarmamasını dilemekten başka bir çarem yoktu. Hala meydandaydım ve güçlerimi herhangi bir tanrı fark edebilirdi. Bu yüzden kolyemi kullanmamam gerekti. Yoksa plan batardı.
Şarapçının kapısını açıp içeri girdiğimde gülüşmeler kesilmişti. Herkes bana bakıyordu. Şaşırmışlardı. Üzerimdeki bakışları umursamadan en arka taraftaki masaya doğru yürüdüm. Oradaydı. Gücü çok fazlaydı. Daha buraya girmeden önce hissetmiştim adamın gücünü.
Kafasına diktiği şişedeki üzüm şarabını bitirmekle uğraşıyordu. Tam karşısındaki sandalyeyi çekerek zarif bir şekilde oturduğumda, beni yeni fark etmişti. İçtiği şey genzinde kaldığı için öksürmeye başlamıştı. Bez tarzı çantamdan çıkardığım beyaz mendili adam uzattım. Elimden hızlıca alarak öksürmesini yavaşlatmaya çalıştı. Sesi kesildiği zaman bana çevirdi bakışlarını
Ve konuşmaya başladı. "Güzel bayan bir şey mi rica edecektiniz?"
Sesindeki sahteliği hissedebiliyordum. Yavaşça öne doğru eğildim. Yutkunmuştu. "Senden bir şey rica edebilir miyim acaba hekata kutsanmışı"
Şaşkınlıkla kaşları havalandı. Sanırım onun kim olduğunu anlamama şaşırmıştı. Sonra şaşkınlığı bir tarafa bırakarak birkaç saniye büyük bir dikkatle suratıma baktı. Bir anda kafasını arkaya çevirerek bir şeyler mırıldandı. Büyü yapmıştı. Çünkü herkes bize bakıyorlardı yani daha çok bana, nedeni içeride sadece erkekler vardı. (burada genellikle erkekler takılır) ve hepsi buraya bakıyordu. İşte büyüde umursamama –adı- büyüsüydü. Herkes kendi işine geri dönmüştü.
"Küçük hanım bunu nereden biliyorsun acaba ?"
"Boş ver nereden bildiğimi sadece bana yardım edip edemeyeceğini sordum." Sert ve kibar bir şekilde çıkmasını sağladığım sesimle söylemiştim.
Alaycı bir ses çıkararak konuştu. "Ne kadar da cesaretlisin sen öyle Afrodit kutsanmışı tada daha kutsanmamış hangisini tercih edersin?"
"Yaşa göre mi cevap veriyorsun bunak?" Ciddi bir şekilde cevap verdim.
Kaşlarını çattı. "Hayır, güce göre bücür"
Derin nefes aldım. Az kaldı gebertecektim herifi. "Ne istersen yaparım."
Pis pis sırıtarak " Siz Afrodit kutsanmışları işinizi iyi biliyorsunuz. Eee sana nasıl yardımcı olabilirim güzelim"
Yüzüne bakma zahmeti göstermeden çantamdan çıkardığım kitabı önüne koyarak boynumda asılı duran taşın bilgileri yazan sayfayı açtım. Ve oturduğum yerde bacak bacak üzerine atarak geriye doğru yaslandım.
Birkaç saniye beni süzdükten sonra bakışlarını masanın üzerinde duran kitaba çevirdi. Taşa bir iki saniye baktıktan sonra donmuş bir yüzü ifadesiyle bana döndü.
Telaşlı bir şekilde konuşmaya başladı. "Bunun neden arıyorsun?"
"Sor sorma eğer cevabı biliyorsan söyle"
"Bak bu şey ikimizin de boyunu aşar!"
Öne doğru eğilerek sinirle tısladım. "Biliyor musun? Yoksa bilmiyor musun?"
Bıkmış bir şekilde " Tamam ne olduğunu söyleyeceğim ama bunu sana benim söylediğimi kimseye söylemeyeceksin. Eğer birini söylersen seni lanetle-
"Kes sesini de ne olduğunu söyle" Sabrım taşmaya başlamıştı.
Ciddi bir şekilde anlatmaya başladı. "Bu taş binlere yıl önce hatta burası da kurulmadan önce çok güçlü bir krallığın –sembolü- taşıymış. O zamanlar krallığı çok güçlü bir kadın yönetiyormuş. Kadın o kadar güçlüymüş istese dünyaya bile hükmede bilir, ama onun yerine 12 olimposluya yardım edermiş. Neyse bir yer çok hızlı bir şekilde sallanmaya, şimşekler göğü delermişçesine çakmaya, ruhlar yeraltından çıkmaya başlamış. Tanrılar neyle karşı karşıya olduklarını bilmedikleri için olimposun kapılarına en güçlü savaşçıları ve tanrıları koymuşlar ama düşman çok güçlüymüş ne yapacağını bilmeyen tanrılar çareyi gecenin tanrıçası nyx çağırmakta bulmuşlar, Tanrıça gölgelerin arasında çıkarak olimposa gitmiş ve canavarlarını savaşmaları için yeryüzüne getirmiş. Ama yine işe yaramamış, Gizemli kraliçe tanrılara yardım etmek için olimposa gitmiş, düşman kendini gösterince gizemli kadın ve nyx yanyana savaşmışlar ama karşıdaki kişi çok güçlüymüş bazı tanrılar pes ederek bırakmışlar ama gizemli kadın devam etmiş. Ama sonra kadın yaralanmış, düşman bundan fırsat bilerek iki eline sivri bıçaklar almış ve bıçakları kadının gözlerine saplamış."
Ağzım açık karşımda ki adamı dinliyordum. Kimdi bu kadın çok merak ediyordum. Konuşmaya devam etti.
"Kadın acılar içerisin de çığlık atarak bir lanet savurmuş. Biran da herkes etrafa savrulmaya başlamış düşman ise-
Çok yavaş konuşuyordu. Sabırsızlıktan bende bağırmaya başlayacaktım. "eee biraz hızlı konuşsana"
Ofladı. "Düşmanın savaşçıları yanıp kül olmaya başlamış düşman ise yer altı dünyasında bir süse dönüşmüş daha çok kutsal ve fazla güçlü bir şeye."
Kaşlarımı çattım. "Düşman neye dönüşmüş?"
Omuz silkti. "Bilmem"
"Gizemli kadın kim?"
Yine aynı tepki "Bilmem"
"Krallığın adı ne?"
Yine "Bilmem"
Hiddetle ve sabırsızlıkla konuştum. "Nasıl bilmezsin bu kadar şeyi biliyorsun onları nasıl bilem-"
Sözümü kesti ve " Bunu ben ne birkaç kutsanmıştan başka kimse bilemez tanrılar o günden sonra bunu kendilerinden başka herkesin zihninde silmişler küçük kız kadın ama dur sana benim bildiğim sonu söyleyeyim. Kadın tarihe karışmış krallığı ise toprağın altına gömülmüş ve efsaneye göre büyük bir öfkeyle uyanacak ve daha önce hiç kimsenin görmediği bir savaşı başlatacak"
Dalgınca konuştum. "Ne efsanesi?"
"Gözleri görünmeyen efsanesi"
***
UMARIM BEĞENMİŞSİNİZDİR. BEĞENMEYİ VE YORUM BIRAKMAYI UNUTMAYIN!!! :)))) :)))
ŞARKI: AURORA- RUNİNG WİTH THE WOLVES

ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖZLERİ GÖRÜNMEYEN EFSANESİ - GECEYİ ÖLDÜRMEK SERİSİ
Fantasy"Öfkemin ateşini vücudumda hissederken kim olduğumu bilmemek en acı duyguydu benim için asla vazgeçmemek yapmam gereken tek şeydi belkide" *** Odessa,tanrıların şehri adında mükemmel bir dünyada yaşamaktadır. Herkesin yunan tanrılarından haberdar ol...