Üçüncü Yaprak(Dokunulan Bedenim Değil Ruhum)

252 24 9
                                    

Şarkıyla beraber okuyabilirsiniz.

Ne çabuk unuttunuz?
Birinin elini vücudunuzda hissetiğiniz andaki tedirdinliğinizi.

Bir insana zorla sahip olmak onu üzmez, onu kırmaz, onu öldürür.
Ve iç kesimleri ölen bir insan, damarlarının, hücrelerinin verdiği ters tepki sonucu fiziki olarak ölür.
Fiziktede böyledir, kimyadada, biyolojidede.

İçinde hissettiğiniz an, yok sayılırsınız hayat tarafından. Karşıdaki zalim, bir sıfır öne geçer. Ve siz hep geride kalırsınız. O hazımsızlığı, acıyı defalarca kafanızda canlandırarak.

İlk önce iki parmağını hissedersiniz o korktuğunuz yerde. "Yapma" dersiniz, "Yapma" ama o dinlemez. İyice ilerletir içeri. Bağırırsınız bir kişi bile duymaz. Yabancılaşırsınız kendinize. Ruhunuz çıkmak ister bedeninizden.
O zorlanmaya katlanmak en büyük güçtür. Bir annenin doğum yapmasından daya büyük bir güç. Çığlıklarınız havaya karışırken, o devam eder ve saniye saniye hissedersiniz.
Daha sonra iyice çirkinleşir. Çıkarmaya çalışır pantolonuzu, eteğinizi, eşofmanınızı, taytınızı. Üstünüzde her ne bok varsa çıkarmaya çalışır. İki elinizle tutarsınız en üstten çekemesin diye. "Hayır" diye bağırırsınız ağlayarak. Oysa içinizden, "Kendime aykırı olamam" diye yalvarırsınız. Ama o durmaz. Çiğerleriniz patlayana kadar çığlık atarken, zevk için çatlayan vücudu ile çekip çıkarır o lanet kıyafeti.

İç çamaşıra gelir sıra. Onuda çekip çıkarır. Siz karanlığa teslim olursunuz. Ağlarsınız, ağlarsınız. Yok sayıldınız artık çoktan.
Akan yaşlar süzülür her değdiğinde eriyen yanaklarınızdan aşağı.  Gözleriniz bulutlanır, ölüm istersiniz. Ölmek istersiniz. O an öldürmesini. Vücudunuzun bacak bölgesinde ağır bir şeyler hissedersiniz. Asıl ağır olan ruhunuzun sikilmesidir. Duygularınızın sikilmesidir. Koca bir hayatın sikilmesidir.

Bir el gezer, savaş bölgesinde bir yabancı dolaşır. En sonunda gelir yenen olur. Bacaklarınızın altında dolaşır hırçınlıkla, hırsla. Siz orada canınızı verirken, o gülerek anın tadını çıkarır. Ve siz çoktan ölürsünüz.

Her çığlığınız ölümedir. Gelip sizi almadığı için. Bu durumu görmek, hissetmek zorunda kaldığınız için.

O işini bitirir siktirip gider.

Ortada vücudu alev gibi yanan bir çocuk kalır. Nefesini zar zor olan biri. Yüzünün yarısına karanlık çöker. Ayda şahittir güneşte, bu olaya. Bulutlarda ağlar sizinle. Toprakta hisseder acınızı.

Ve hayat diğer yedi milyar insan için devam eder, biri ölür.

Kız, erkek farketmez. Ruhuna dokunulmuş bir insan yaşasa bile kendi elleriyle kendi yaşantısına son verir.
İşte böyle bir durumdan sonra nefes almadan yaşarlar. Ölerek.

Kaldırıpta başını bakamazlar hayata, insanlara, evdeki aynalara.

Eksik hissederler. Duygusuz hissederler.

Büyük bir savaşı kaybetmiş gibi.
Büyük bir gemi batmış gibi.
Bir sürü insan ölmüş gibi.
Tam güneş açacakken, yağmur yağmış gibi.
Bir hastalığa diz çökmüş gibi.
Ve bir bahçenin içinde, açıpta solan tek çiçek gibi.

İşte şimdi başlarlar çocukluğa dönmeye.
O çocuk, o haliyle yerden kalkarken biraz küçülür. Ağlayarak yollarda yürürken başını eğerek biraz daha küçülür. Eve gelip babasına, annesine  sarıldığında ise küçük bir çocuk olur.

Benim için en zor şey, sarılacak birilerinin olmamasıydı. Tutunacağım her hangi bir tepenin, deliğin olmamasıydı. Yalnızdım. Aniden fırlatılmıştım o pislik kokan mekanın içine.

Burada kalmak ölmekti, çıkmak ise hayatının bitmesiydi.

Ölen bir insan sonraki ölümden korkmaz.

Ve ben her defasında hissettiğim, katlanmak zorunda kaldığım bu beş kuruşluk duyguyu, defalarca yaşadım.

Alışmadım, alışamadım.
En çokta aç olan gözlere, vücudunu hakimiyet altına alamayanlara hiç alışamadım.

Kendimi kaybettim.
Duygularımı kaybettim.
Annemi kaybettim.
Babamı kaybettim.
Ailemi kaybettim.
Erkekliğimi kaybettim.
Kızlığımı kaybettim.
Çocukluğumu kaybettim.
Saygınlığımı kaybettim.
Sevincimi kaybettim.
Hevesimi kaybettim.
Heyecanımı kaybettim.

Kazandığım tek şey; bana ait olmayan bir bedenden başka bir şey değildi.

Bu bölümü ülkemizdeki olayları düşünerekte yazdım aslında. Kızlara, kadınlara olan haksızlıkları bir erkeğin gözünden yansıtmaya çalıştım. Yorum yapmayı unutmayın. Sizi seviyorum.


USEDHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin