Gecenin oldukça ilerleyen saatlerinde başlayan yağmur bardaktan boşalırcasına yağıyordu karanlık gecenin üzerine. Bir taraftan da yağmura inat, güneş yeni bir güne "merhaba" demeye hazırlanıyordu. Yağmur gecenin karanlığına isyan edercesine yağıyorken, güneş ise karanlığa aldırış etmeden aydınlığının haşmetini sergilemek istiyordu sanki.
Issızdı sokak, ıpıssız. Sokak köpeklerinin seslerinden başka bir ses işitilmiyordu. Gecenin karanlığında evden kaçan genç kızın botlarının sesi, sessizliği bir nebze olsa bozuyordu. Gece yutuyordu kızın botlarının çıkardığı sesi hemen.
Yorulmuştu kız. Beline kadar inen siyah saçları ıslanıyor, gözyaşları da yağmura karışarak sicim sicim akıyordu. Oldukça ince olan hırkasını ıslanmış, yağan yağmurla birlikte esen rüzgâr genç kızın daha fazla üşümesine neden oluyordu. Bu şekilde dayanamayacağını anlayan kız az ileride ki dükkanın tentasının altına hızlı hızlı adımlarla yürümeye başladı. Tam bu sırada taşa takılıp yere kapaklanıverdi. Islanmış olan üstü daha da ıslandı ve çamura bulaştı. Yerden kalkmaya çalışırken okkalı bir küfür savurdu etrafa. Gece hemen yuttu küfürü ve kızın boğuk sesini.
Saçlarını savurarak hışımla kalktı yerden kız ve aksak adımlarla yürüyerek tentanın altına ulaştı. "Yağmur durana kadar burada idare edebilirim" diye düşündü. Küçük ahşap kutunun üzerine oturarak beklemeye başladı.
Kız oturduktan sonra oluşan sessizliği yalpalaya yalpalaya, kahkahalar atarak yürüyen sarhoş adamlar bozdu. Genç kız adamları farkedince, ürkek bir şekilde kutunun üzerinden kalktı. Adamlar bu hareketlenme ile kızı farkettiler ve üstlerini düzeltip hızlanabildikleri kadar hızlandılar. Bunu farkeden genç kız yerinden kalkarak koşmaya başladı. Koşarken arkasına bakmayı da ihmal etmiyordu. Tam yine arkasına baktığı zamanlardan birinde sert bir vücuda çarpıp yere düştü. Kafasını kaldırdığında önüne düşen hafif uzun saçları yağmurdan sebep ıslanıp alnına yapışmış, elleri deri ceketinin cebinde şaşkın bir suratla karşılaştı.
Adamlarda genç adamı farkettikleri zaman yavaşladılar. İçlerinden bir tanesi, "Kendine başka yem bul, önce biz gördük onu" diye bağırdı. Adam önce kıza sonrada adamlara baktı. Kızın bakışlarında ki ürkekliği görünce onu kolundan tutup kaldırdı. Adamlara dönerek, "O bir yem değil. Önce bunu anlayın. Daha sonrada defolun gidin!" diye seslendi. Genç kız biraz korkuyor biraz da bu genç adama saklanmak istiyordu. Sarhoş adamlar garip bir şekilde çok fazla üstelemeden yalpayarak oradan uzaklaştılar.
Genç adam soğuktan titreyen kıza dönerek "İyi misin?" diye sordu. Kız soğuktan birbirine çarpan dişleriyle güçlükle konuşarak cevap verdi. "İ-iyiyim" Üzerindeki ceketi çıkarıp genç kıza giydiren adam onu yürümesi için ileriye park ettiği arabasına yöneltti. Genç kız korku ve endişe içinde ürkek adımlarla yürümeye başladı. Arabanın önüne geldiklerinde gecenin sessizliğine kilit sesi karıştı.
"Seni evine bırakayım" diyen adama kadın ne cevap vereceğini bilemedi ama olduğu yerden de kımıldamadı. Adam kızın tedirgin olduğunu anlayınca kapıyı kapatıp kıza döndü.
"Farkındayım gecenin bu saatinde birisi seni kurtarıyor ve arabasıyla evine bırakmak istiyor. Çok güvenilir gibi gözükmüyor olabilir ama herhangi bir kötü niyetim yok. Bu saate seni bu halde bu soğukta burada bırakmaya gönlüm razı gelmez emin ol." Bu basit cümleler karşında kız gülümseyerek adama baktı ve "Teşekkür ederim lakin bir arka sokakta evim. Kendim gidebilirim." dedi. Hayatı boyunca hep kendine olan güveniyle ve buna eşlik eden egosuyla arkasını dönerek ilerleyip sokağın sonundan dönerek ortadan kayboldu kız. Ardında bıraktığı genç adam omuz silkerek arabasına bindi ve tekerlekleri bağırtırcasına sokaktan çıkıp gitti...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YER ALTI MENEKŞESİ
ChickLitBabasının hapse girmesi sonrasında her şeyden habersiz tutulduğu adamla yaşadıkları ile macera dolu hayatı olan Nazlı'nın hikayesi...