Resim atolyesi

23 2 0
                                    

Multide mert,kağan ve kapanın kız kardeşi var.

Sınıfa girince kimse yoktu. Çünkü dersimiz bedendi. Kıyafetlerimi değiştirmek için soyunma odasında kağan sevim ve deryanın sesi vardı.
-bak kağan bu baya önemli sen bu kızdan intikam almaya çalışıyorsun. Onu yanında sevgilim diye gezdirmeyeceğine emin misin?
-Ne zamandır benim yaptıklarıma burnunu sokuyorsun. Hem senin şu kız dediğin kıza pis planlarların vardı. İşte sana yardım ediyorum.
Dediğinde şok oldum. Bu neydi şimdi daha on dakka önce bana haberim olsa engellerdim diyen çocuk şimdi gelmiş benle ilgili  hain planlar kuruyordu. Kafam allak bullak olurken içeri girdim bir anda. Beni gördüklerinde derya kağana döndü ve malca gülmeye başladı.
-odadan çık burası kızlar için giyinicem.
Dedim karışık ve sinirli kafamla. Kağan bana bakan gözlerini ayırmayıp cevap verdi.
-ben alışkınım giyin sen.
-karşında derya yok. Dedim gülen yüzümle derya tam saçımı çekicekken elini tutum ve yumruk attım suratına. Bize alaylı tavırla bakan kağana döndüm.
-al şu sürtünü ve defol burdan.
-ne zamandır bana aşık olan kızlar sürtük oldu.
Baya şaşırdım bu çocuğun bir yanı bir yanını tutmuyordu. Çıldırcağım sırada aklıma parlak bir dikir geldi. Deryanın saçından tutup kağanın üstüne attım. Kağan tepkisiz bir şekilde deryayı tuttu. Onları odadan iterken derya ağlıyordu. -yardım etsene kağan. Canavar bu resmen yaratık.
-sen bana mı dedin? Dediğimde korkuyla odadan çıktı. Sevim şaşkınca bizleri izlerken kağan ona çık dercesine kafasıyla kapıyı işaret etti. Sevim bana kötü kötü bakarak odadan çıktı. Odada sadece ikimiz kalmıştık. Derse girmemin bir anlamı yoktu nede olsa yok yazılmıştım bu arada sürekli telefonum titreşiyordu kavga ederken telefonu takmayıp kağana döndüm.
-çık giyinicem.
-bu soruya benzer bir soruyu yanıtladım.
-tamam çıkma bende tuvalette giyinirim. Hadi orayada gel bakalım.
-burada neler yapıcağımı biliyorsun fini prenses.

O haklıydı isterse tuvaleti satın alırdı. Bende çabası işte. Çaresiz kaldığımda ona birşey demeden odadan çıkıcaktım ki
-bak karsağ bana sürekli dikleniyorsun ve kaybediyorsun bence bu huyundan vazgeç bir gün sende derya gibi olma sonra.
Deyince baya küplere bindim. Ona döndüm.
-bence sende insanları tanımadan şu ön yargılı huyundan vazgeç kağan yeter ya ben sizden ne çekiyorum bırakın yakamı. sende bir daha karşıma çıkma benle uğraşma. Banada prenses demeyi kes.
Dedim kağana dönük yüzümü arkaya çevirirken odadan çıktım. Arkamdan gelmedi.
#########

Okuldan kaçmayı planlarken müdür odasına girdim izin almak için halamı aradı halam ilk benle konuştu sonra müdürle müdür izin vermişti. Bende hemen çıktım. Mert arkamdan bağırıyordu.
-karsağğğğ
Bekledim yanıma geldiğinde bana dikkatlice bakarken.
-intikam hemm severim az yapmadım.
-ne istiyorsun mert
-şey bende çıktımda okuldan beraber takılalım mı dicektim.
-şey aslında beni nereye götüreceğine bağlı.
-şey benim küçük ama tatlı bir resim atölyem var oraya ne dersin.
-aslında iyi gelir kafamı dinlerim az da olsa. 

Dedim ve yanında ki arabasına doğru ilerledim.  Bir yarım saat falan yol sürmüştü. Sesiz geçen yolculuğun ardından varmıştık. Ormanlık alandaydık. Küçük ama sevimli bir eve girdik. Mert baya tatlı biriydi. Kızlara nasıl davrancağını biliyordu. En azından kağan dengesizi gibi değildi.
-etrafa bakabilir miyim?
-tabiki resimleri inceleyebilirsin.
Resimler baya profca yapılmıştılar benimde resimim iyiydi ama bunlar kadar değil ben bakarak değil hayal ederek çizebiliyordum.
-meyve suyu alır mısın?diyen mertle irkildim baya nazikti bu mert saftı nasıl kağanla arkadaş kalabiliyordu?
-teşekkür ederim.  Diye karşılık verdim.
-annem. Dedi bir kadın resimime dokunduğumu görünce.
-baya güzelmiş. Dediğimde
-güzeldi dedi titrek sesiyle oda benim gibi annesizdi.
-o bambaşkaydı o diğer kadınlar gibi değildi cennetten bana gönderilen bir huriydi. Dedi göz damlasıyla.
Yanına iyice yaklaştım.
-bir gün o huriden bir tane daha katılırsa dünyana annene bir resim çiz resimde iki huri olsun biri annen diğeri ise o kız olsun.
-bakıyorumda hayal gücün baya iyi ya senin resmin nasıl?
Dedi bir konu ancak bu kadar dönebilirdi.
-eh işte. Dedim gülümserken.
-bakalım ne kadar iyi tam bir saatin var ne çizmek istiyorsan çiz bakalım ne kadar iyi. Hem stres atmış olursun. Dedi ve bana malzemeleri verdi bende kafamı onaylarcasına salladım ve bana verdiği malzemeleri elime alıp resime başladım.
###############

Aradan bir saat geçmişti. Mert odaya elindeki saatle girince biraz korktum.
-korkutmak istemezdim.
-boş bulundum dorun yok. Dedim ve ilk bana sonra resme baktı baya iyi olmuştu ama bana göre.
-burda iki melek var ve burası senin kalbin bak karanlık biri daha var buda kağan o karanlık saçıyor sana ondan bence atmalısın kalbinden. Dedim ve bana gülerek baktı.
-resime bayıldım ama şuan kağan a katılmıyorum. Bir hatan daha var sen eksiksin.  Dediğinde gözlerim yüzüme sığmayacak şekilde açıldı.
-yani yanlış anlama seni kardeşim olarak görüyorum. Çünkü kimse senin kadar dürüst değil bana karşı biri daha var ama boşver.
Dedi kafasını eğerken.
-etkilendiğin birimi peki? Dedim dudağımı sağa kaydırırken. Kafasını onaylar biçimde salladı.
-kardeşler birbirlerine anlatır herşeyi sökül mert?
-tamam ama kimseye söylemek yok?
-ayıp ediyorsun ama.
-tamam tamam. Ben onun gülüşüne hastayım karsağ. Ona sürekli espiri yapıyorum bi iki saniye daha onu gülerken görmek için. Bakma bana öyle tamam komik olamıyorum ama o bana gülüyor. İşte onu bundan seviyorum. Biliyorum çünkü oda beni seviyor. Utanmam geçince bir an önce ona çıkma teklifi edicem.
Dediğinde kim oldunu hala söylemiyordu. Meraktan kalbim durucaktı beynim baya sulanmıştı. Kim olduğunu sordum.
-sevda. Dedi utangaç ses tonuyla.
Kahkahalarıma dur diyemiyordum.
-biliyodum böyle olcağını.
-hayır yanlış anladın bende geçen sizi baya yakıştırdım ve ayrıca sevdanın senden hışlandığını falan düşündüm.
-vallamı karsağ gel öpücem seni.
-yok istemez. Dediğimde ikimizde kahkaha atıyorduk. Ben onun bu saf hallerine oda benden aldığı güzel habere.

Çok geçmeden kapı çalındı. Mertin elinde resim eşyaları olduğundan bu kutsal görev bana kalmıştı. Kapıyı açamak için ilerlediğimde ben açarım diye kağana kendimi gösterdim oda beni onayladı ve kapının yanındaydım açtım kapıyı. Karşımda bir tam kağan taşoren vardı şaşkınca bana bakarken. Merte seslendim. Kağan geldi derken içeri girdim. Sinirle içeri gelen kağan merti mutfağa çekti. Fısıltılar gelsede anlayamıyordum ne konuştuklarını. Ayağı kalkıp çizdiğim resme bakerken baş harfimi yazdım alt köşesine. Cidden güzel olmuştu. Mert içeri gelirken
-karsağ bizim bir işimiz çıktı çıkmamız lazım sorun olmaz değil mi ?
-hayır canım ne sorunu .dediğimde kağan bey içeri girdiler.
-senide eve bırakalım. Dedi mert
Onayladım. Ve beraber evden çıktık arabada sesizlik varken mert bozdu ortamı.
-yine gel kanka lütfen dedi bana
-zevkle dedim arka koltuktan çıkam sesimle. Kağan sürekli dikiz aynasından bana bakıyordu. Rahatsız olduğumu anlamış olsaki kafasını çevirdi. Evime geldiğinizde kağan iyice etrafı süzdü. Eve girdim onların arabasının gaz sesiyle gittiklerini fark ettim. Huzurluca yatağıma geçtiğimde saat 22:00 olmuştu. Göz kapaklarım uyumamı söylerken hayallerim rüyama aktı.

Kağanın azından/
Kapıyı karsağnın açmasıyla küçük çaplı bir şok geçirdim. Bunun ne işi vardı mertin sadece ikimizin bildiği bu gizli alanda. Ona belli etmemeye çalışarak merti mutfağa çektim.
-onu sen mi getirdin buraya?
-evet ne olmuş?
-neden yoksa ona vuruldun mu lan çabuk söyle.
-ne diyosun abi ya kardeşime benziyor karakteri aynı o gibi bana bakışı sıcak kanlılığı.
-resmen tutulmuşsun işte.  Lanet olsun.
-kardeşim diyorum hem kalp gözüm sevdadan başkasını mı görüyor ha?

Oda haklıydı tam iki senedir kuzenime yanıktı . Ama karsağda insanları kendine çeken bir güç vardı. Banada uyguluyordu onu ama ben ondan daha güçlüyüm. İçerine Mert gittiğinde bi beş dakka sonra bende gittim. Onu mertle konuştuğunu gördüm ve kapıya yöneldiler. Bende konuya yabancı olduğumu çaktırmamak amacıyla onlara uydum. Karsağnın evine gelince nerde yaşadığını öğrendim. Artık onu daha sık rahatsız edicektim. Hepsi planımın bir parçasıydı. Karsağ inince merte nereye gittiğimizi sordum.
"Bara" diye yanıtladı. Kızgındı bana. Bide trip çekemezdim dimi. Onu takmayıp barın önünde durduk. Bara girdiğimizde deryalar falan içerideydi beni öpünce şu yılışıktan kurtulmak amaçlı karşılık vermedim. Biraz bozulsada yanımdaydı hala. Sırf ondan kurtulmak ve birazda yorgun olduğumdan merte gidelim diye kafamla işaret ederken. Oda yorgunduki hemen kabul etti kızlar mızmızlansada  mert bahane buldu ve bardan çıktık. Mert beni eve bıraktı ve gitti. Bende eve girdim. Kimseye bir şey demeden odama girdim duş alıp yatağıma uzandım. Aklıma karsağnın arabadaki hali geldi ve yüzümde hafif çaplı bir gülümseme oluştu. Nedenini bilmesemde ona bakınca yada ona değdiğimde ya kızarıyor yada elleri titriyordu. Derin düşüncelerden arınıp uykuya bıraktım gözlerimi.

Felaket Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin