Prensin prensesi

23 1 0
                                    

Paintbola gidiceğimiz gün gelmişti. Baya heyecan vardı tabi.internetten gördüğüm kadar ,zor bir oyun değildi. Rahat giyinmem gerektiğini düşünerek kot pantolonumun üstüne pudra pembesi üzerinde kocaman nike amblemi olan bir tişört giyindim. Ayakkabı terciğini de nike koşu ayakkabılarımı seçerek kullandıktan sonra evden çıktım. Kıvırcık olan saçlarım rüzgardan öneme gelirken aslında uykumu açmaya yarıyordu.

Okula geldiğimde nerdeyse tüm okul bahçedeydi. Gözüm Sevdayı seçerken yanına ilerledi ayaklarım. "Günaydın canım " dedi sevda. Karşılık verince bir sesizlik oluştu.yanımıza yankı ile  Melis geldiğinde sesizlik adeta bozulmuştu.
-günaydın Karsağ şey biz düşündükte takım halinde yarışacağımız bir oyunda olduğu için paintball  takım mı olsak he
Derken Sevdayla  gözlerimizin içine bakıyordu abartılacak bir şey değildi sonuçta sınıfta da aramın iyi olduğu iki arkadaşımdı Melis ve Yankı.
-tabikide Melis hem baya iyi olur.
Diye teklifini kabul ettim Melisin.Bizden sorumlu olan hocalarımız bahçeye girince kalabalık bir anda yuvarlak oluşturdu ve hocanın elinin hareketiyle hepimiz hocayı ortamıza aldık. O sırada bizi götürecek servis arabalarıda girince nedense bir anda heyecan bastı beni.
-evet gençler yaramazlık yapmak yok birinci sınıf değilsiniz sonuçta şimdi ben sizleri arabalara yerleştiricem. Kimse bu sayede yayan kalmayacak. Şimdi şu iki sıra ilk arabaya.  Dedi ve bizleri yerleştirmeye çalışan bir Savaş  hoca vardı. Melisi Yankıyı Sevdayı ve son olarak beni üçüncü arabaya yerleştirdi.İlk biz olduğumuz için koltukların en güzelini yani en arka dördü kaptık. Ardından bizim servise kağan ve dingo  çetesi girdi kağanın gözleri hemen arka koltuklara yerleşerek.
-kalkın ordan arkası bizim.
Dedi birinci sınıf beslemesi gibi. Ama ben de sesiz kalmam.
-allah allah nedenmiş o savaş hoca bizi buraya yerleştirdi bizde burda oturacağız. Kağanın gözleri fındaşı  gibi açıldı sinirlendi beyfendi belli.
-sana kalk diyorsam kalk. Dedi bana yaklaşırcasına ayaklarını hareket ettirdi. Korkmadım değil. Sevda bana kalkalım dercesine baksada onu yine takmıyordum. Ah tanrım bu kız ne zaman anlıyacak bazen onu takmadığımı. Gözlerimi tekrar kağana odaklandığımda nerdeyse yanımızdaydı. Neyseki savaş hocanın kafası serviste belirdi.
-bu ne gürültü ne oluyor burda. Yoksa yer kavgası mı yapıyorsunuz.
-ben istesemde onla kavga etmem. Ama en arka koltuk bizim söyle şunlara kalksınlar. Bu ne biçim bir tavırdı senin karşında hocan var be adam. Biraz olsun kork artık birşeylerden.

Hocayla konuşan kağan nasıl olmuş bilmiyorum ama ikna olmuş hatta bizim tam önümüzdeki koltuğa mertle yerleşmişlerdi bile. 
Yol boyunca bana arasıra bile bakmayan bir kağan vardı. Ben nedenini bilmeyecek  olmamla ona sürekli yada arasıra bakıyordum. Aslında onu izlemek hoşuma gidiyordu. Koyu saçları gözlerinin rengindeydi beyazımtırak teni ve araya kırmızılığıyla renk katmış dudakları sanki sadece ona yaratılmış gibiydi. Aynı dudak başkasındada vardı  ama onda bir başka duruyordu. İnanılması zor olmayan bir gerçek vardı. O dudakları her kız arzulardı. Bu düşünceleri aklımdan çıkartmak için gözlerimi kağandan ayırıp yola bakmaya başladım. Gidiceğimiz yol baya uzaktı.

Ormanlık alanı görmemizle servistekilerin sesleriyle yankılandı her yer. Bende iyice inceledim. Baya büyüktü ben kesin kaybolurdum. Burda neyseki özel arama diye birşey varmış iki set sonu bir kişi ortalıkta yoksa aramaya koyuluyorlarmış ekipler. Korkumu biraz hafifleten bu bilgi sonrası araba durmuştu. Herkes aşağı inerken servisin alanı dar olduğu için herkes arabanın koridorunda tek sıra halinde iniyordu. Önümde kağan vardı haliyle. Kağan bir anda arkasını dönüp aramızdaki mesafeyi yakınlaştırdı. Ve ağzını kulağıma kadar getirdi. 
-inşallah rakip takımıma düşmeşsin sinsirella. Yoksa baya canın acıyacak.
Dedi. Nefesini boynumda hissetmiştim adeta. Artık arabadan inince hıca bir yoklama aldı. Hiç eksik olmayınca içerdeki görevli gelip ilk biz kızları alıp beyaz konforlu bir villaya götürdü.
-kızlar bunlar kıyafetleriniz. Burdan bedeninizi seçip giyinebilirsiniz eşyalarınızıda aşağıya bırakabilirsiniz.  Orası güvenlidir. Dedi ve odadan çıktı baya geniş olan odada sadece ayna ve askeri botları vardı. Kendi bedenimi seçtikten sonra.  Giyinmeye koyuldum. Herşey yolunda gitmişti. Herkes giyindi ve eşyalarını aşağı kata bıraktı.

Felaket Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin