Tek fark

21 1 0
                                    

Gözlerimi açtığımda bütün sınıf bize bakıyordu. Utancımdan ellerimden sular boşalıyordu. Hemen kağanı dürterek uyandırdım. Bazı kızların değişik sesleri geldi kulağıma o sesler o kozlardan nasıl çıkardıki. Neyseki kağan hemen uyandı. Oda baya şaşkındı hemen ayağı kalkıp merte bir şeyler söyledi. Mert de kalabalığı dağıtırken aradan hemen bir adet derya belirdi.
-işini iyi yapıyorsun kağan. Diye bağırdı.
Kağana baktığımda sinirli o donuk suratı yüzüne yerleşmişti bile. Cevap vermeden kağan yanıma geldi.
-bu geceyi unut ve kimseye bahsetme.
Dedi emir veren o tatlı gibi sert sesiyle.
Ama ben çekemem birinin bana emir vermesini.
-zaten anlatılcak bir şey olmadı sıradan bir gece işte neresini anlatıcam o gecenin.
Dedim telaşlı gibi çıkan sesimle beni takmadan yürümeye başladı. Annesinin arkasından giden küçük bir kız çocuğuymuş gibi kağanın arkasından yola koyuldum.

Otobüsten indiğimizde kağan ben mert ve sevda olarak okulun bahçesinde duruyorduk öyle.
-işiniz varmı kızlar ? Diyen mertle irkildim. İşim yoktu tabiki. Sevdada da merte hayır dicek yürek olmadığı için sevdayla birlikte bir anda hayır dedik. Mert kızlar dediğinden olsa gerek kağan merte cevap vermemişti.
Mert kağana sormadan arabaya bindi. Mert bize kapıyı açınca kağana içimden saydırdım. Biraz şu çocuk gibi olsa ne olurdu kesinlikle sevda çok ama çok şanslı.
Mert durup dururken sırıtıyordu. Kesin bunun aklında bir şeyler vardı. Mertin arabası baya hoştu. Geçen geldiğimdede aynı araba vardı. Nereye gittiğimiz anlamak amaçlı yola baktığımda atölyenin yoluna baya benziyordu. Sevda varken bizi hiç atölyeye götürmemişti. Asıl bomba soru şuydu acaba sevda mertin resim ile uğraştığını biliyor muydu? Aklım yine allak bullak olurken atölyeye gelmiştik bile. Mert arabadan inip sevdanın kapısını açınca ben kendi kapımı kendim açtım. Mert bana "ne olur affet durumları biliyorsun " bakışları atarken sinirimin ona değil kağana olduğunu anlatmak için kağanı işaret ettim. Baya sırıttık resmen gözce diye bir dil olsaymış mertle biz kesin birinci falan olurduk diye düşündüm.
İçeriye girdiğimizde sevda burayı ilk kez görüyormuş gibi şaşkınca etrafı inceledi.
-ama mert aşk olsun neden daha önce getirmedin beni buraya?
Mert yanımdayken kulağıma fısıldadı "aşk olur dimi karsağ?" Onaylarcasına kafamı aşağı yukarı indirdim. Gözüm kağanı ararken kendine içki almıştı. Pis bu çocuk ya.

Sevda ve mert diyer odada gülüşürlen ki seslerini duyuyordum biz kağanla oraya oturmuş birbirimize bakıyorduk. Ben utandığım için bazen gözümü kaçırıyordum.
-o gece ilk defa bir kızla sadece yanında uyuyarak geçirdim.
-ee başka kızlar sana bakmıyorsa ben ne yapıyım ? Dediğimin saçmalığını ben bile anlamıştım. Cevabımın nasıl bir kapak şekli olcağını beklerken ve cevap geldi.
-bana baktığını düşünüyordum tahminlerim doğruymuş.
-ne diyosun be sen ne sana bakıcam ben gider televizyona yada burdaki resimlere bakarım.
Derken suratına bir yastık atmıştım. Reflexleri iyi olduğundan yastığı havada bloklamıştı.
-tamam karsağ hanım.
Bana prenses dememişti işte başarı.
-yada ne demeliyim prenses iyi değil mi.
Al işte tam bir odundu bu çocuk. Aslında artık okadar zoruma gitmiyordu bu kelime çünkü bana o geceyi hatırlatıyordu. Prens prensesi seçti demişti. Ne yani prenses ben olduğuma göre prens kimdi? Bunu kağana sorucaktım tabikide. Ama daha müsait bir zamanda.
İçeriye elele sevda ve mert girince kağanında benimde gözlerimiz büyümüştü. Kağan bir anda tebrik ederken aynı şekilde bende tebrik ettim. Bunlar baya iyi olmuşlardı. Mert "darısı sizin başınıza" deyince bir yastıkta merte attım. Herkes gülerken tek ben gülmüyordum.

Akşam vakti olduğunda hava almak için biraz terasa çıktım. Baya güzel olan teras akşam daha da güzel oluyordu. Resmen hava almayı bahane etmiştim. Ellerimi soğuk mermere koymuştum. Yıldızlar ve ay o kadar güzeldiki. Gözüm bi tane yıldıza takıldı. Küçüktü ama diyerleri kadar ışık verdiğine emindim.
Arkamdan soğuk bir şey dolanınca bir anda önüme döndüm. Tabikide kağandı bu kişi. Artık baya alışmıştım bana yaptığı bu süprizlere. Ellerinin atsında kaybolunca akşam üstü düşündüğüm konu geldi aklıma kağana prensi sorucaktım.
- prens kim kağan?
-bu kadar saf olduğunu sanmıyorum.
-tamam ya iyiki bir şey sordum. Dedim dudağımı büzerek.

Felaket Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin