Sahipsiz Gönlümün Kiracısı

40 7 1
                                    

Eve ulaşırken hava, güneşin doğuşu mu batışı mı olduğunu gizliyordu. Her attığım adımda biraz daha pişman oluyordum yaşadığıma. Gözlerimi dikmiş kaldırım taşı olmayı hayal ederken bir tanesinin üzerinde bir defter çıktı karşıma. Okumak istiyordum. Eskimiş sayfalarında parmaklarımı gezdirince okumak üzere geldiğim yere doğru yöneldim. Arkamı dönüp yolu atlatmaya meyillenmişken bir araba hızla soluğumun önünden geçti. Keşke dedim keşke bir santim daha ilerleseymişim. Korkmuyordum. Benim yerim burası değildi. Buraya ait hissetmiyordum. Bu düşüncelerden kurtulamayacağımı anlayıp eve doğru ilerlemeye başladım. İstanbul sokaklarındaki içip içip gezen ayyaşlardan farkım yoktu. Annemin uyuyor olması temennisiyle anahtarımı eskimiş kotumun cebinden çıkardım. Havanın karanlığıyla anahtarı yuvasına geçirince olimpiyat ödüllerine layık olduğumu düşünsem de sadece bir saniye sonra hiçbir şeyi haketmedigim kanısına devam ettim.
Uyumuştu. İsabet oldu. Zira onunla münakaşaya girecek halim yoktu. Duş almak için banyoya girdiğimde aynadakinin ben olmamın tiksintisiyle hemen temizlenmek ve biraz kendime gelmek için suyu açtım. Tenime değen her soğuklukta o siyah kirpiklerde kayboluyordum. Gözleri hapishane bende o gözlerin içinde kaybolan ömürlük tutsaktım. Banyo ilk kez işkence gibi geliyordu. Giyinip yatağıma uzandım. Esra'yı aramak istesemde içimin dökülmek istediği kadar dilim varmıyordu kelimelere. Uyumak istedim. Bir daha uyanmamak...

Bir kız için hiçbir aşk ilk aşkının yerini tutamaz. Bazıları için ilk gülüşlerinin sahibidir o. Bazılarının ağzından ilk o dökülür. Kimi daha çok seviyorsun diye sorulduğunda hiç çekinmeden onu söyler bazıları. En çok onu kaybetmekten korkar bazı kızlar. Hele de gamzesi varsa ilk aşkının o gamzeden öpmek ister. Bir kızı en çok üzen kalbinin çıt diye kırılmasına neden olan sözler onun ağzından dökülür. İlk doğduklarında karşılıklı olan duygular zaman geçtikçe yozlaşmaya başlar bir tarafta. Kız büyüdükçe aşkı daha da artar ama aşkı ondan uzaklaşmaya başlar sanki.

Uyandığımda babam gelmiş kahvaltı ediyorlardı. Beynimde ürettiğim bir hipotezi ona sunup sunmamayı düşünüyordum. İki kez dilimin ucuna gelen soruyu üçüncü kez geldiğinde bastırmayıp dışarı fırlatmayı başarmıştım.
"Baba!" derken ellerimin titremesini dindirmeye çalışıyordum. Sessiz kalmıştı. Konuşmasını, kızına cevap vermesini beklemiyordum da zaten. Bozmayarak devam ettim: " Bizi sevmiyor musun artık? " Cevabını bilsem de bir umut sormak istemiştim. Belki düşüncelerim saçma bir kuruntudan ibaretti.
Neredeyse hiç beklemeden cevap verdi: " Evet. " Ne diyeceğimi şaşırmış bir halde devam etmeye çalışıyordum. Ama boğazım düğümlenmiş, konuşamıyordum sanki. Ne demeliydim şimdi? Kızını sevmeyen bir babaya ne diyebilirdim ki artık? Oradan ayrılmak ve içimde zorla tuttuğum gözyaşlarını bir an evvel dışarı atmak istiyordum. Ama hayır, bunu yapmayacaktım. Onun karşısında ne zaman güçsüz kapsam böyle yapıyordum. Bu kez güçsüz kaldığımı göstermeyecektim. Sesimin titremesine engel olmaya çalışarak, " Neden? " diye sormayı başarmıştım. Onun ciddi olmadığına inanmak istediğimden hafif bir gülümsemeyi de eksik etmemiştim.
Benim sevecen ve titrek bedenime karşın o bir hayli sakin ve umursamazdı. " Ne demek neden? " diye sorduğunda bir yandan nefesimi toparlamaya çalışıyor diğer yandan vereceğim cevabı hazırlıyordum. Beynim durmuştu sanki. Ne düşüneceğimden habersiz başımı öne eğdim. Ve tekrar " Bizi neden sevmiyorsun? " diye mırıldandım. Belki de çok şey istiyordum. Ama içimdeki küçük cesur kıza engel olamıyordum.
" Bunu tartışacak vaktim yok. " dediğinde kendini sorgulamaktan alıkoyamadım. Ben kimdim de babama böyle sorular soruyordum. Bu kez oradan ayrılıp içimdekileri boşaltmaya kesinlikle ihtiyacım vardı. Hızla hazırladığım çantamı ve ceketimi alıp çıktım. Nereye gittiğimden habersiz yürürken ayaklarımın her zamanki getirdiği yerde buldum kendimi. Bağırmak iliklerime kadar ağlamak istiyordum oturduğum kumsaldan kalkıp avazım çıktığı kadar bağırıyordum. "SENDEN NEFRET EDİYORUM! NEFRET!" Bir kaç nefes ve hıçkırık sonrası tekrar bağırıp içimdeki zehri akıtmak istiyordum. " SENDEN... SEN... SENİ ÇOK SEVİYORUM!"
Arkamdan gelen soğuk yüksek sesle irkildim.
"BEN SANA AŞIĞIM!"
Arkamı döndüğümde ayaklarımın kesildiği yerden bir çift ayağı gördüğümde kafamı kaldırmama gerek kalmadığını hissederek ballı tütsü kokusunu şuursuzca içime çekmeye çalıştım. Kafamda milyonlarca soruyla birlikte kendimi denizin şeffaf renginde kaybetmek istiyordum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 17, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Hadi Birlikte Yalnız OlalımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin