Kolay Ölüm Gecesi'ne 10 saat kala.
"Max, lütfen tekrar düşün. Neredeyse on ay daha yaşayabilirsin. Şu lanet geceye katılmak zorunda değilsin."dedim. Max benim çok yakın bir arkadaşımdı ve ben ölmesine hazır değildim. En azından bu gece ölmesine. Yirmi bir yaşında olmasına on ay vardı. Ama o Kolay Ölüm Gecesi'ne katılıp acısız bir şekilde ölmeyi istiyordu. Aslında haklıydı da. Fakat ben buna hazır değildim. Zaman nasıl bu kadar çabuk geçebilmişti ki? Onun yirmi bir yaşına yaklaştığını bir kez olsun düşünmemiştim.
"Özür dilerim tatlım. Kolay Ölüm Gecesi'ne katılmak herkese nasip olmaz. Bu fırsatı kaçıramam."dedi ceketini giyerken. "Hadi çıkalım."
"Seni kaybetmeye hazır değilim Max." dedim asansöre binerken.
"Ben de seni güzelim, ama önünde sonunda öleceğim. Bunun acı verici şekilde olmasını istemiyorum." Sıfırıncı kata bastı. Doksan sekiz kat aşağı inecektik. Onu ikna etmem gereken bir süreymiş gibi düşünüp konuşmaya başladım.
"Max sana bir erkek buldum."dedim. Aklıma gelen ilk şey olmuştu. Max gaydi ve şuana kadar hiç bir erkek arkadaşı olmamıştı. Olmaması garipte değildi zaten. Dünyada insan sayısı her geçen gün azalıyordu. Bu yüzden üremeyi engelleyecek her şey yasaktı. Bu durumda eş cinsellik de yasak oluyordu tabi.
"Böyle ucuz numaralar ile beni kandıramazsın tatlım."
"Ben ciddiyim." Yalan söylüyordum.
"Bir eş cinsel bulmanın ne kadar zor olduğunun farkında mısın? Özellikle de erkek erkeğe olanından. Kimsenin benimle olmak için sürgüne gönderilmeyi göze alabileceğini sanmıyorum. "dedi. Haklıydı.
"Ah, tamam yalan söyledim. Ne yapabilirim aklıma bundan daha iyi bir fikir gelmiyor." Bana sarıldı. İnmemize üç kat kalmıştı. Hafifçe kollarını gevşetip, geri çekildi. Gözlerimin içine hüzünle baktı.
"Her şey geçecek. Ben, böyle olmasından memnunum tamam mı? Ölüm beni korkutmuyor." Tekrar sıkıca sarıldı.
"Seni seviyorum."
"Ben de." Asansörün kapısının açılmasıyla yavaşça birbirimizden ayrıldık. Çıkmak için asansörün kapısına doğru döndüğümüzde Kathrina ellerini göğsünde kavuşturmuş bize bakıyordu.
"Ne yapıyorsunuz siz?"dedi. Gördüğü manzaradan pek hoşnut olmamış gibiydi. Pek umursamadım.
"Max Kolay Ölüm Gecesi'ne katılmadan önce büyük annesi ve annesiyle vedalaşmaya gidiyor. Ben de çalışmaya gideceğim. Sen?"
"Max'i görmeye geldim. Birazdan hap dağıtımına gitmem gerek." dedi Kathrin ve Max'e sarıldı. Max karşılık vermedi. Kathrin ile pek anlaşamazlardı zaten.
Kathrin "Seni özleyeceğiz."dedikten sonra geri çekildi.
"Ben de sizi kızlar. Şimdi gitmem gerek, biliyorsunuz çok vaktim yok." Max hızla yanımızdan uzaklaştı.
"Onu çok özleyeceğim." Kathrin ile başbaşa kalmıştık. "Ben de. Hem de çok." dedim. Beraber içinde Max'in de dairesinin bulunduğu gökdelenden çıktık. Kathrin ilaç dağıtımı için gitmeliydi. Yollarımız ayrıldığında Klint'i aradım. Açmadı. Her zaman ki gibi...
Eğer bütün teknolojik ihtiyaçlarımızı karşılayan şu cihazlar derimizin içine monte edilmiş olmasaydı Klint yüzünden parçalayabilirdim. Ama kolumu seviyorum. Bu yüzden Klint'e ulaşamamaya alışmak en iyisi. Şu hayatta gördüğüm en zor insanın Klint olduğuna dair yemin edebilirim. Bu çoğu konuda iyi bir şeydi ama zaman zaman canımı sıkıyordu. En azından bana karşı duyarlı olabilirdi. Bunu hak ediyordum. Son bir kez daha onu aramayı denedim. Nihayet açtı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
21' #Wattys2016
Fiksi Ilmiah✨Her daim sonsuzluğu arzulayan insan oğlu, şimdi bir yaşa muhtaç olmuştu.✨ Yaşamak en kolay yaptığımız faaliyetti sanırsam. Zorlanıyorduk ama kolay kolay vazgeçemiyorduk da. Onlar da daha uzun yaşmanın bir yolunu arayan bir avuç insanlardı yalnızc...