On Dokuzuncu Bölüm

90 13 1
                                    

Sahne seni bekliyor Sebastian. Şimdi artık rolünü oynamak üzere perdenin açılmasını heyecanla beklemeye hazırsın.

İstediğin her ne ise, o role bürün... Bir kıyafeti uzun süre giyersen, artık o senin bir parçan olur. Kıyafetin, üzerinde olup olmadığını bile unutursun zamanla.

Rolünü oynamayı öğren. Başka hiçbir şey için değil; yalnızca özgürlük duygusuyla ilmek ilmek örülmüş dünyanı inşa etmek için...

Ne bir başkasından daha iyi olmak, ne de birinin onayını almak zorundasın. Kimseye bir şey borçlu değilsin Sebastian. Ama kendine... Kendine çok borcun var dostum. Limitlerini zorladığında ödeyebilirsin ancak borcunu. Hayatını bir şahesere dönüştürdüğün zaman...

Borcunu ödemen için, mutlu olman gerekir. Tadını çıkarıyor olmalısın aldığın her nefesin. Kendine olan borcunu ödemek için izler bırakmalısın geride. Anlam dolu bir yaşamın olmalı... Uğruna savaş verebileceğin bir şeyler...

Kendine hükmetmelisin dostum. En korkak parçanı dize getirip, onun geride bıraktığı gölgeleri silmelisin.

Mutlu ol ve köklerine sarıl Sebastian. Mutluluğu öteledikçe ve onu elinin tersiyle bir köşeye ittikçe, uzaklaşıyorsun kendi gerçekliğinden. Saklanmış eski çeyizler gibi tozlanmaya mahkûm ediyorsun içinde taşıdığın tüm o güzellikleri. Bir kısır döngüye kurban veriyorsun hayallerini. Aynı çemberin içinde dönüp duruyorsun... Nereye gittiğini bile bilmeden koşturup duruyorsun!

Sende hiçbir şey değişmiyor! Toprağa düşen tek bir tohumun içinde barındırdığı geleceği görmüyorsun... Öylesine aklından geçen bir düşüncenin, yaşamını ebediyen değiştireceğini anlamıyorsun. Her bir düşüncenin; içeriği her ne olursa olsun, tüm dünyaya istediğin şeyi haykırdığını fark et artık!

Bilerek ya da bilmeyerek, senin onayından geçmeyen hiçbir şey olmuyor. Gözlerini kapattığın o gerçek sana haykırıyor!

Gör artık Sebastian!

Henüz vakit varken gerçeği gör...

Dinle Sebastian - (Raflarda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin